"Suriyeli ve Türkiyeliler arasında köprü kurmalıyız"

Ülkesi Suriye’den savaş yüzünden ayrılan yönetmen Kaiser Nahhas, Ürdün durağından sonra İstanbul’a geldi. Kamerasını buradaki sığınmacılara ceviren Nahhas “Syrian in Istanbul” belgeselinin ardından şimdi de Suriyelilerin Türkiye’den Avrupa’ya göç etme sürecini anlatacağı “Yasadışı Göç” belgeseli üzerine çalışıyor. Nahhas’la İstanbul’daki Suriyelilerin durumunu konuştuk.

GÜLŞAH KELEŞ
gulsahkeless@gmail.com

  • ‘Yasadışı Göç’ belgeselinden bahseder misin?

Her gün İstanbul’a yeni Suriyeliler geliyor, çoğunluğu genç ve burada bir şeyler yapma konusunda umut dolular. Buradaki Suriyeli gençlerin çoğu benzer süreçlerden geçiyor: ilk önce hiç veya çok az Türkçe bilerek geliyorlar. Diğer Suriyelilerle bir daireyi paylaşıyorlar. Üç oda bir salon bir dairede yaklaşık 10­15 kişi yaşayıp kişi başı 250­300 lira ödüyorlar. Genellikle de Fatih ve Aksaray’da ya da şehir merkezinden uzak yerlerde kalıyorlar çünkü buralar daha ucuz. Restoranlarda, büyük fabrikalarda, dikim atölyelerinde iş buluyorlar. Bu tür işler dil gerektirmiyor ve yaşamaları için yeterli parayı sağlıyor. Bu durumu belgelemenin ilginç olabileceğini düşündüm, bu sayede Türkiyeliler Suriyelilerin buraya gelme gerekçelerini ve yaşam koşullarını anlayabilirler. Bir de buraya gelmek isteyen Suriyelilere durumun ne olacağını göstermek istedim, burada hayat  mümkün ama çok çalışmak gerekli. Belgeselimde iki durumu karşılaştırmaya çalıştım: birincisi Türkiye’de bir aydır yaşayan ve Türkçe bilmeyen bir adamın yaşadıkları; ikincisi ise burada bir yıldan fazladır yaşayan ve iyi Türkçe konuşan bir adamın koşulları.

  • Suriyelilerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya yaptıkları göç üzerine çalışıyorsun. Bu belgeselin içeriğinde neler olacak, neler işleyeceksin?

Başta Avrupa’ya göç etmeye çalışan sığınmacılarla görüşmeler yapmayı düşündüm, sürecin nasıl işleyeceğini, neler yaşandığını, bunu deneyimlemiş insanların gözünden vermeyi düşündüm. Daha sonra belgeselde sadece konuşan kafaların olmasının sıkıcı olacağını fark ettim.  Bu yüzden hem yurtdışına yasadışı yollarla göç etmeye çalışan sığınmacıların yaşadıklarını aktaracağım hem de Avrupa’ya göç etmek isteyen bir sığınmacı olarak kendimi merkeze koyup ,göç trafiğinin nasıl olduğunu, ne kadar para ödendiğini, yolculuk sırasında neler yaşandığını, vardığımda bir sığınmacıyı nelerin beklediğini gizli bir kamera ile gözlemlemeye çalışacağım. Bunun tehlikeli olduğunun farkındayım. Bu göçlerle ilgili kimse herhangi bir çalışma yapmıyor ya da ben bilmiyorum. Bu süreci belgelemenin önemli olacağını düşünüyorum.

  • Suriyeli mültecilerin İstanbul'da yaşadığı başlıca zorluklar nelerdir?

‘Mülteci’ ifadesini tanımlayışınıza bağlı, çünkü kampların dışındaki Suriyelilerin çoğunluğu kendilerini mülteci olarak görmezler. Onlar ev kiralıyorlar, işlerde çalışıyorlar, para kazanıyor ve burada harcıyorlar. Yani onlar daha çok misafir gibiler ve ekonomiyi hareketlendiriyorlar. Ama eğer mülteciden kastın şehirde yaşayan insanlarsa, kiralık ev bulmada problem yaşıyorlar. Ayrıca iş bulmaları da problem. Çünkü her ne kadar burada iş bulmak kolay olsa da, iyi derecede dil bilgisi gerektirmeyen ve iyi kazandıran bir iş bulmak neredeyse imkansız.

Bence konaklama yerinin de bir rolü var. Bir çok Suriyeli kendini Fatih, Aksaray ve Avcılar gibi yerlerde kabul görmüş hissediyor. Ana diğer yerlerde problem yaşıyor. Çünkü bazı yerlerde yerel halk Suriyelilere evlerini kiralamıyor ve onları çalıştırmıyor. Çünkü Suriyelilerin sorun yaratan ve vahşi insanlar olduklarına dair bir izlenimleri var. Bence bu yaklaşımda politik tutumun da rolü büyük.

“Göçün sosyal altyapısı hazırlanmadan insanlar buraya getirildi”

  • Hatay, Antep, Maraş başta olmak üzere Türkiye’de Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırılar oldu,ülkelerine geri dönmeleri için protestolar yapıldı.  Bu saldırılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir çok yerde Türkiyeliler, Suriyelilerin işleri ve imkanları ellerinden aldığını ve gayrimenkul fiyatlarının artmasına neden olduğunu düşünüyor. Türkiyeliler, Suriyelilerin içinde bulundukları durumu fırsat bilip gayrimenkul fiyatlarını arttırana kızmak yerine Suriyeli sığınmacılara kızıyor; ya da fabrikalarında ucuza işçi çalıştırmak için Suriyelileri işe alan patronlara değil yine Suriyelilere kızıyor. Bu bir sermaye sorunu, bunu insanlara anlatmak gerekir. İstanbul’daki Suriyeli mültecilerin içinde bulundukları koşullar, yeni bir hayata başlama çabaları ve eklemlenmeye çabaladıkları sosyal hayata etkilerinin üzerinde durulması gerekiyor. Yerel halkın mültecilere karşı tutumu bu durumun politik aciliyetini gösteriyor. Tepkiler de çözüm önerileri de genellikle mültecilerin sosyal altyapı hazırlanmadan getirilmiş olmalarında odaklanıyor.

  • Türkiye’de ki Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları sorunların,saldırıların çözümü nasıl olacak?

Suriyeliler ve Türkiyeliler aynı şehirlerde farklı hayatları yaşayan insanlar.Suriyeliler bu topluluktan yalıtılmış gibi. İki taraf arasındaki iletişim sorunlarına bakınca Suriyelilerin Türkiye’deki toplumun bir parçası olmadığını düşünüyorum, onlar kendi toplumunun bir parçaları; bu yüzden iki taraf arasında köprüler kurmalıyız. Bu noktada hükümete düşen çok fazla sorumluluk var. Göçmenler için sosyal altyapıyı kurmak, iki tarafında güvenliğini sağlamak, kimsenin mağdur olmamasına çalışmak gibi. 

Kategoriler

Güncel Yaşam