Starların fotoğrafçısı Boğos Atanyan

‘Foto Stil’ stüdyosunun kurucusu Boğos Atanyan, 1949-1974 yılları arasında, dönemin bütün tanınmış sinema, tiyatro ve müzik starlarının fotoğraflarını çekerek, Türkiye’de 50’li, 60’lı ve 70’li yılların popüler kültürüne önemli bir katkı sundu.

Fotoğraf: BERGE ARABIAN

PAKRAT ESTUKYAN
pakrates@yahoo.com

Osmanlı İmparatorluğu’na ilk fotoğraf makinesinin geldiği günden itibaren, Ermeni fotoğrafçılar ‘ânı yakalama’ mesleğinde hep öncü oldular. Kevork-Viken-Hovsep Abdullah biraderlerin Beyoğlu-Tünel’de bir fotoğrafhane açmasıyla başlayan süreç, günümüzde fotoğrafın dijitalleşmesine kadar, hemen hemen kesintisiz şekilde devam etti.

‘Foto Stil’e uğramadan olmaz

O kuşağın önemli temsilcilerinden biri de, ‘Foto Stil’ stüdyosunun kurucusu Boğos Atanyan oldu. Atanyan, 1949-1974 yılları arasında, dönemin bütün tanınmış sinema, tiyatro ve müzik starlarının fotoğraflarını çekerek, Türkiye’de 50’li, 60’lı ve 70’li yılların popüler kültürüne önemli bir katkı sundu.

Hayat ve Ses mecmualarının da fotoğrafçısı olan Atanyan’ın, özellikle Ses’in kapağında yer alan her fotoğrafı, modelinin şöhret basamaklarında sıçrama yapmasını sağlardı. O yılların starları, yanlarında kartpostal boyutunda portrelerini bulundurur, karşılaştıkları hayranlarına, bunları imzalayıp hediye ederlerdi. İşte bu fotoğrafların çoğunun sağ alt köşesinde, Foto Stil’in logosu vardı.

Arşivde kimler yok ki

1974’te Kanada’ya göç eden Atanyan, bir süre sonra, eşinin akrabalarının da yaşadığı Atina’ya yerleşti ve burada da bir stüdyo açtı. Atanyan’ın mesleğine yönelik algısı sade ve mizah dolu: “Turgut Özal Yunanistan’ı ziyaret ettiği zaman üç gün boyunca yanından ayırmadı beni. Gittiği her yerde resmini çektim. Genelkurmay başkanları da çok meraklıydı benim stüdyomda fotoğraf çektirmeye. Ben hep ünlülerin fotoğrafçısı oldum. Ara Güler’i bu yüzden anlamıyorum. Adam gidip hamalların, balıkçıların fotoğrafını çekiyor...”

Giyimi, kuşamı, ceketinin yakasındaki rozetleriyle, nevi şahsına münhasır bir insan var karşımızda. Kolunun altında, rulo halinde getirdiği karton afişte, çektiği 114 sanatçı portresinin kolajı var. 70’li, 80’li yaşlarına aşina olduğumuz bir Münir Özkul’un, 25-30 yaşındaki hali veya tiyatronun duayeni Genco Erkal’ın henüz 20’sine ulaşmamış toy delikanlı görüntüsü, görenleri şaşırtıyor. Ya çoktan aramızdan ayrılıp giden Hulusi Kentmen’ler, Erol Taş’lar, Sadri Alışık’lar, Suna Pekuysal’lar, Nejdet Tosun’lar ve daha onlarcası... Hepsi, Boğos Atanyan’ın fotoğraflarıyla, bir kez daha ölümsüzleşiyor.

Bu fotoğrafları ve geçen zamanı düşününce doğal olarak soruyoruz: “Ya arşivin?” Arşiv konusunda biraz dağınık. Filmlerin çoğunu İstanbul’da yanında çalışan işçilere bırakmış. Bir kısmı da Yunanistan veya Kanada’da. Ona kalanlar, belki de en çok önem verdikleri. Katolikos I. Vazken’in elini öperken veya Yaşar Büyükanıt’la poz verirken çekilen resimleri, kutsal bir emanet gibi taşıyor.