Ermenek madeni, malumun ilamı

Karaman’ın Ermenek ilçesindeki Has Şekerler Madencilik’e ait kömür ocağında, su basması sonucu mahsur kalan 18 işçiye halen ulaşılabilmiş değil. Yaşanan bu son maden faciası, 301 işçinin hayatına mal olan Soma maden faciasının ortaya saçtığı sorunların devam ettiğini bir kere daha gösterdi. Nedenler yine aynı: Özelleştirmenin getirdiği denetimsizlik, plansız üretim ve devletin kontrol eksikliği.

GÖZDE KAZAZ
gozdekazaz@agos.com.tr

28 Ekim Salı günü saat 12.15 sularında, Karaman’ın Ermenek ilçesinde, kömür ocaklarının yoğun olduğu Güneyyurt Beldesi ile Pamuklu Köyü arasında bulunan Has Şekerler Madencilik’te gerçekleşen su basması, Türkiye’deki işçi sağlığı ve iş güvenliği ihlallerini tekrar gündeme getirdi. Su basması neticesinde, 18 işçi yerin 350 metre altında, 150 metre uzunluğundaki galeride mahsur kalırken, yapılan açıklamalara göre yaklaşık 11 bin ton suyun bulunduğu bölgeye ulaşmak en az iki gün sürecek.

Madendeki 8 eksiğe idari para cezası

Ermenek madeninde yaşanan kaza, Soma maden faciası sonrası başlayan denetim sürecinin de soru işaretleriyle dolu olduğunu ortaya koyuyor. Zira, Has Şekerler Madencilik’e ait maden, son olarak Haziran ayında denetlenmiş; Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın açıkladığı kadarıyla 8 eksik bulunmuş, eksiklerin kapatmayı gerektirmediği tespit edilerek madene 9 bin lira idari para cezası kesilerek tutanak tutulmuş.

Ermenek, Eylül ayında Torba Yasa’da geçen düzenlemenin ardından da Karaman, Zonguldak gibi üretimin durdurulduğu yerler arasındaydı. İşveren, Soma’da yaşanan maden faciasının ardından çıkarılan maden güvenliği düzenlemesi nedeniyle artan maliyetleri sebep göstererek 130’dan fazla işçiyi işten çıkarıp madeni kapatmak istemiş; işçiler yemek ve servis parası hakkından feragat edince maden tekrar açılmıştı.

‘Temel sorumlu, özel işletme mantığı’

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, kaza sonrası bölgeye giderek hazırladığı inceleme raporunda, su basmasının nedenini, aynı sahada daha önce üretim yapan ve sonradan kapatılan bir madende biriken su olduğunu belirtiyor. Aynı bölgede birbirinden habersiz üretim yapan 3 maden ocağının bulunduğu vurgulanan raporda, rödovans, yani devlet tarafından özel firmaya kiralama usulü ile çalışan madenlerin bütüncül bakış açısıyla planlanmadığı belirtiliyor.

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’ndan, söz konusu 8 eksikliğin tamamına dair bir açıklama gelmezken, Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, bütüncül planlama olmadan üretim yapılması ve yer altı suyu için kontrol sondajının yapılmamış olmasının felaketi getiren en büyük etkenler olduğunu belirtiyor.

‘Eski imalatın ne planı, ne krokisi var’

Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı Mehmet Torun da önceki maden işletmelerinin imalat haritasına işlenmemesinin kazaya neden olduğu görüşünde: “ Madencilikte yapılan ocak çalışmaları ‘imalat haritası’ denen haritaya işlenir. Hangi yıllarda hangi üretim yapılmış, bunlar bellidir. İşçiler 10-15 yıl önce ocakların olduğunu, galerilerin daha önce de suyla dolduğunu belirtiyor ama eski imalatın ne planı var, ne krokisi. Böyle işletmecilik olmaz.” Torun, maden çıkaran işletmenin asıl sorumlu olduğunu; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün de asli görevini yerine getirmediği için sorumlu olduğunu belirtiyor.

250 Soma vardı, 249 tane kaldı

Peki bu kaza Soma’dan sonra alınan dersler hakkında bize ne söylüyor? Mehmet Torun’un cevabı dürüst olduğu kadar ürkütücü: “Karaman bölgesinde yaklaşık 12 tane rodövans usulü çalışan işletme var. Bu kaza başka bir yerde de yaşanabilir. Ayrıca Ermenek’te yaşanan, Soma’da yaşanan kazaya da çok benziyor. Orada eski imalat denen eski çalışma alanlarına gaz dolmuştu, burada da su doldu. Yer altı madenciliği, benzer yöntemlerle çalışır. Soma faciasından sonra, ‘Bu ülkede 250 tane daha Soma var’ demiştim, şimdi 249 tane kaldı.”

Baraj yer altı su seviyesini yükseltti

Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür ise madenin 5 kilometre doğusunda kurulan Ermenek Barajı ve HES’in madenlerdeki su riskini iki katına çıkardığını vurguluyor: “100 megawatt elektrik için yapılan bu baraj, yer altı suyunu 90 metre yükseltti. Göksu Nehri’nin akışı bozuldu, tarımsal üretim zarar gördü.” Öngür, bölgenin toprağının geçirimli tabaka olmasından dolayı yer altındaki su seviyesi düşürülmeden madene açılmasının büyük bir tehlike olduğunu, birdenbire su basması riskinin bulunduğunu belirtiyor. Su basmasının ardından Ermenek madeninde bugüne kadar alınmış tüm tedbirlerin yok olduğunu da hatırlatan Öngür, toprağın artık su nedeniyle gevşediğini, kömür çıkarmanın şu andan itibaren imkânsız olduğunu vurguluyor.


Verimli tarım toprağından kuraklığa

Son 30 yıldır istihdamın çoğunlukla kömürden sağlandığı Ermenek, aynı zamanda önemli bir tarım alanı. Fakat ziraat mühendisi Erhan Akça’nın aktardığı kadarıyla son yıllarda tarım gittikçe terk edilerek bölge insanı madenlerde çalışmaya yöneldi. Yer altından çıkartılan kömür arttıkça yer altında boş alan yaratıldı. Maden havzalarındaki kömürün çıkarılması amacıyla yer altı suları da dışarı atıldığı için tarım arazilerine gereken su miktarı azaldı. Akça, “Kömür yatakları hidrolojik döngüyü olumsuz etkiliyor” diyor; “Madencilik faaliyeti olacaksa bile, arazinin taşıma kapasitesine uygun miktarda yapılmalı. Çünkü doğa taşıma kapasitesini geri kazanmaya çalışır. Neticede yaşadığımız felaketler gibi durumlar ortaya çıkar.”

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem