COP 20: Umudun ve acı gerçeklerin düellosu

Peru'nun başkenti Lima'da gerçekleşen 20. İklim Zirvesi'ndeki veriler vahim bir tablo ortaya koyuyor olmasına rağmen, bu seneki konferansa biraz daha umut dolu bir hava hakim. Bunun en büyük sebebi geçtiğimiz ay ABD ve Çin devlet başkanlarının sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik bir anlaşmaya varmış olmaları.

1 Aralık’ta başlayan ve bu sene Peru’nun başkenti Lima’da gerçekleştirilen COP 20’nin (20. Taraflar Konferansı) 12 Aralık'ta sona erecek. İklim değişikliğinin boyutları ve etkileri her geçen sene daha da ciddi ve kaygı verici bir hızla artmaya devam ediyor. Bilim insanları atmosfer sıcaklığında 2 derecelik artışın artık önlenemez olduğunu düşünüyorlar. Ama tabii ki herkes, durum ne olursa olsun iklim değişikliği ile mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerektiği konusunda hemfikir. 

Konferansın ilk günlerinde yoğun protestolar yaşandı. Özellikle gençlerin ve öğrencilerin aktif bir şekilde yer aldığı protestolarda, Amazonlar’da yaşanan tahribata, çevreye zarar veren büyük şirketlere ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Konferanstan çıkan önemli notlardan biri 2014 yılı tarihin en sıcak yıllarından biri olarak kayıtlara geçmesiydi. Kuzey Kutbu’nda bugüne kadarki altıncı en düşük buzul kütlesi kaydedildi; ne yazık ki uzmanlar, kutuplardaki erimenin geri döndürülemez bir boyuta ulaştığını söylüyorlar. Konferansta ayrıca, 2011-2012 yıllarında iklim değişikliği ile mücadele için 340 milyar doların üzerinde kaynak sağlandığı, bunun yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin uyum süreci ile ilgili masraflarının tahmin edilen miktarın oldukça üzerinde olduğu belirtildi.

ABD ve Çin’den tarihi adım

COP 20’nin sonuçlarının, önceki konferansların sonuçlarından çok farklı olmamasına, hatta verilerin daha da vahim bir tablo ortaya koyuyor olmasına rağmen, bu seneki konferansa biraz daha umut dolu bir hava hakim. Bunun en büyük sebebi geçtiğimiz ay ABD ve Çin devlet başkanlarının sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik bir anlaşmaya varmış olmaları. Bu anlaşmaya göre ABD, 2025 yılına kadar karbondioksit salımını %26-28 oranında azaltacağı; Çin ise, 2030’a kadar güneş enerjisi gibi temiz enerji kaynaklarının, toplam enerji üretiminin %20’sini oluşturacağı sözünü verdi. Şüphesiz ki, bu anlaşma iklim değişikliği ile mücadele sürecinde kilit bir rol oynayacak. Anlaşma sayesinde hem ABD ve Çin gibi sera gazı salımı oldukça yüksek iki ülke nihayet sürece katılmış oldu, hem de bugüne kadar iklim değişikliği mücadelesine katılmamak için bu iki ülkeyi bahane eden diğer ülkelerin ellerinde bir gerekçe kalmamış oldu. Artık gözler 2015’te Paris’te yapılacak olan COP 21’e çevrilmiş durumda. COP 21’in bu kadar önemli olmasının sebebi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek ve tüm dünya liderleri tarafından imzalanacak, yeni bir küresel iklim anlaşmasının yapılacak olması. Bu sene gerçekleştirilen taraflar konferansında bu tarihi anlaşmanın taslak metni oluşturulacak. 

Türkiye sürecin neresinde?

Türkiye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili diğer bakanlıkların da katılımıyla oluşan kalabalık bir heyet ile konferansa katıldı. 9 Aralık’ta başlayan üst düzey oturumlar bölümünde Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce Türkiye adına bir konuşma yaptı. 

İklim Eylem Ağı’nın (CAN) İklim Değişikliği Performans Endeksi 2015 raporuna göre Türkiye, değerlendirmeye alınan 58 ülke arasında 51. sıra ile “çok kötü” grubunda yer alıyor. İklim değişikliğine karşı kapsamlı bir ulusal eylem plan ve yönetmeliğin olmaması, kömür santrallerinin ve HES’lerin artması, yeşil alanların yok edilmesi, çevreyi doğrudan etkileyen birçok projenin ÇED raporundan muaf tutulması gibi hususlar Türkiye’nin en kötü grupta yer almasının sebeplerinden sadece birkaçı. Türkiye’de sera gazı salımlarının beyan edilmesi ve izlenmesi ile ilgili çalışmalar yapılmaya başlandı, fakat ülkedeki diğer bütün bürokratik uygulamalar gibi bu süreç de oldukça yavaş işliyor. Bu çalışmaların ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. 

Kategoriler

Dünya Dünya



Yazar Hakkında