DOSYA

DOSYA Dersim belgeleri, Ayşe Hür ve Los Angeles Examiner

Ayşe Hür’ün sahte olduğunu ileri sürdüğü benim yayınladığım mektuplar Hasan Saltık arşivinden. Dersim Gazetesinde yayınlanan belgelerin biri Hasan Saltık diğerleri Cumhuriyet Arşivinden. Ayşe Hür her iki arşivdeki belgelerin “iktidara yakın bir mahfil tarafından üretilen bir dizi sahte belge” olduğunu iddia ediyor. Bu iddia, normal düşünce sınırlarımızı zorlayan çok tuhaf bir iddia.
DOSYA Ermeni dostlarına kucak açan bir Kızılbaş Kürt piri: Qêrlî Mahmut Dede

Qêrlî Mahmut Dede hakkında yazacaklarımın büyük çoğunluğu, tek evladı olan babaannem Elif’in anlattıklarından ibarettir. Dede hakkındaki tek yazılı kaynak Ermeni kaynaklarıdır; Alişêr Efendi’nin Kürdistan Teali Cemiyeti (KTC) aracılığıyla Paris barış görüşmelerine gönderdiği telgraf da tali bir kaynaktır. Bununla birlikte belki de çok sayıda belge gün yüzüne çıkmayı bekliyor.
DOSYA 1915 ve sonrası, Arap coğrafyasında nasıl yaşandı?

Agos'un eski çalışanlarından tarihçi Emre Can Dağlıoğlu’nun derlediği ve bir makaleyle katkıda bulunduğu “Arapların 1915’i- Soykırım, Kimlik, Coğrafya” başlıklı kitap, 2021 yılının sonlarında İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı. Kitap, Ermeni soykırımı çalışmalarına yeni bir bakış açısı kazandırıyor, soykırımın tarihlendiği 1915 ve sonrasını Arap coğrafyası açısından ele alıyor. Kitapta, Hamit Bozarslan, Nora Arissian, Victoria Abrahamyan, Rashid Khalidi, Anna Aleksanyan, Narine Margaryan, Keith David Watenpaugh, Samuel Dolbee, Şule Can gibi isimlerin makaleleri bulunuyor. Dağlıoğlu ile Arapların 1915’ini konuştuk.
DOSYA Dersim Katliamı’nda zehirli gaz kullanma emri Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’den

Taner Akçam, Dersim Katliamı döneminden önemli bir evraka, dönemin Dahiliye Vekili Şükrü Kaya'nın komutan Abdullah Alpdoğan'a gönderdiği bir mektuba ulaştı. Mektuba göre zehirli gaz emri dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Başbakanı İsmet İnönü'den gelmiş. Kaya mektubunda ayrıca "Bütün o şakileri mağaralara göm, göm ki bir daha canlanmasınlar" diyor. Akçam yazısında zehirli gaz tedarikine dair başka evraklar da paylaşıyor.
DOSYA Türkiye’ye sığınan iki Yahudi gemisinin akıbeti

Hükümetten aldığı tehditler karşısında Salvador, limandan hareket etmek zorunda kaldı ve bir kılavuz kaptanla Marmara’ya açıldı. Gemi Silivri açıklarına geldiğinde şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Fırtınaya dayanamayan çürük geminin her iki direği de kırıldı ve dağılarak parçalara ayrıldı. Yüzlerce yolcu kendisini soğuk denizin ortasında buldu. Yüzme bilenlerin bir kısmı büyük güçlüklerle karaya çıktı, fakat Silivri-Çorlu karayolu üzerinde bir kısmı soğuktan donarak hayatını kaybetti.
DOSYA Sadece insanları değil bir şehri de kaybetmek

Sabah olunca sadece insanları değil şehri de kaybettiğimizi anladık. Gün aydınlanınca gördük ki Antakya yok olmuştu, Ezan, çan, hazan susmuş, tarih enkaz altında kalmıştı. Bizim oraların ortak adı afet bölgesi oldu, adına deprem bölgesi dediler oysa ki biz “doğunun kraliçesi” derdik. Antakya, İncil’de bile adı geçen çok kültürlülüğüyle ünlü gözbebeği bir şehirdi…
DOSYA Ankara’nın yok olmaya yüz tutmuş hafızası KarDes’te

Hrant Dink Vakfı’nın hayata geçirdiği “KarDes: Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi” mobil uygulaması içeriklerine Ankara’yı da eklemişti. Böylece uygulamayı kullananlar için Ankara’nın Hisar, Ulus Meydanı, Yahudi Mahallesi ve Kavaklıdere bölgelerindeki semt sakinlerinin ve yapıların çokkültürlü hikâyeleri ve elbette kentin Ermeni mirası artık ulaşılır oldu. Ankara turuna geçtiğimiz günlerde “Kızılay” da eklendi. KarDes’daki yenilikleri projeye emek verenlerden Mehmet Polatel ve Atom Şaşkal ile konuştuk.
DOSYA Ermeni ve Süryani tarihyazımında  Antakya depremleri

Ermeni müverrihlerden Urfalı Mateos, Sımpat Isbarabed (Başkomutan Simbat), Metzın Vartan (Müverrih Vardan), Urfalı Vahram ve Süryani Mihail özellikle Antakya’daki depremleri, salgın hastalık gibi afetleri detaylarıyla aktarmışlardır. Bu isimler en kıymetli Ortaçağ aktarıcıları arasında gösterilir.
DOSYA 1893 Malatya depremi bize ne anlatıyor?

Kahramanmaraş merkezli iki deprem, 10 kentte büyük yıkım yarattı. Oysa bu bölgenin tarihte de güçlü depremler yarattığını biliyoruz. 1893 Malatya depremi de bundan tam 130 yıl önce bölgede büyük hasar yaratmıştı. Dönemin Ermeni basını depreme büyük ilgi gösterdi. Büyük bir felaket olmasının yanısıra bu ilginin sebeplerinden birisi o coğrafyada o zamanlar Ermeni nüfusun da yaşıyor olmasıydı. Zakarya Mildanoğlu Ermeni basınından döneme dair geniş bir derlemeyi 2020’deki Malatya-Elazığ depremi sonrasında Agos için kaleme almıştı. Bu derlemeden kısa bir özeti bir kez daha yayınlamak gereği duyduk. Çünkü 130 yıl önce olanlar hala çok tanıdık geliyor. Daha doğrusu 130 yıldır sanki hiç ders alınmamış.
DOSYA Yüzyıllara direnen bir boya: Ermeni Koşinili ya da  Vordan Garmir

Antik çağda, Ararat Vadisi’nin bitki örtüsünde doğan ve yetişen küçük bir böcek, Ermeni köylüler tarafından toplanıp işlendikten sonra, koyu ve yoğun kırmızı bir boya elde etmede kullanılmış. Yüzyıllar boyunca bu doğal boya, Ermenistan'ın gururu olmuş. Herodot, Kafkas halkının asla solmayacak parlak renklere sahip güzel halılar kullandığını yazar. Tarihçi Ahmad ibn Yahya al-Baladhuri, ‘Fütûhu'l-büldân’ adlı eserinde, tarihî Artaxata (Արտաշատ) köyüne, Al-Qirmiz diye hitap eder. Köyün sakinlerinin kırmızı boya ürettiklerinden bahseder.