DOSYA

DOSYA Edvin ahparig, Hrant’la bu kez ışıklı bir yoldasın

Hrant Dink'i ABD'ye davet eden, yanından bir dakika bile ayrılmayan, ABD'nin bir ucundan diğerine arabasıyla ona şoförlük ederken Diaspora ve Türkiyeliler arasındaki buzların kırılabileceğine Hrant'la birlikte inanan ve Hrant Dink'e o uzun otoban yolculuklarında diasporalı Ermeniler hakkında bilgi notları veren Edvin'di...
DOSYA Mimarlar Odası’ndan Zakarya Mildanoğlu portresi

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yayınları kapsamında hazırlanan ‘Mimarlar Odası Tarihinden Portreler’ dizisinde ‘Zakarya Mildanoğlu’ kitabı yayınlandı. Saliha Arslan’ın gerçekleştirdiği, yaklaşık üç yıl süren sözlü tarih çalışmasının ürünü olan kitapta, Mildanoğlu’nun aile tarihinden mesleki ve siyasi yaşamına uzanan, hayatının farklı boyutları ayrıntılı bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Agos okurlarının yakından tanıdığı Zakarya Mildanoğlu ile kitabın serüvenini ve önümüzdeki dönemde yayınlanacak çalışmalarını konuştuk.
DOSYA

Dr. Hakan Şahin’in ‘Türkiye’de Asker, Toplum ve Siyaset: Askerlerin Yaşam Anıları Üzerinden Bir Okuma’ başlıklı kitabı Beyoğlu Kitabevi Yayınları’ndan çıktı. Tanzimat döneminden başlayıp, 2010’lara uzanan, erden mareşale her rütbeden 132 askerin kaleme aldığı 163 hatırat, günlük, defter ve otobiyografiyi inceleyen çalışma, modern Türk ordusunun son 150 yıldaki geçmişine ayna tuttuğu gibi çok kapsamlı bir zihniyet analizi de yapıyor. Siyaset bilimci Dr. Şahin ile kitabından yola çıkarak, Türkiye’de asker-siyaset ve asker-toplum ilişkilerine uzanan bir söyleşi yaptık.
DOSYA Türkiyeli Ermeniler ve Ermenistan: Pasaport ile aidiyet arasında

Çeşitli nedenlerden ötürü son yıllarda Ermenistan pasaportu alan Türkiye Ermenileri’nin sayısı arttı. Az da olsa Ermenistan’a yerleşenler de var. Bir konferans vesilesiyle 2018 yılında Ermenistan’da tanışan Hrag Papazian ve Aykut Öztürk, bu konuya odaklanan akademik bir çalışma gerçekleştirdi: ‘Between Passports and Belonging: Practices of dual citizenship among Armenians of Turkey’ ('Pasaport ve Aidiyet Arasında: Türkiye Ermenileri Arasında Çifte Vatandaşlık Uygulamaları’) Hrag Papazian ayrıca ‘Armenians of Turkey in Armenia: conditions, issues, recommendations’ ('Ermenistan'daki Türkiye Ermenileri: koşullar, sorunlar, öneriler') başlıklı bir makale de kaleme aldı. 2020 yılının yaz ayında başlayan çalışma, 2021 yılının ilk aylarında tamamlandı. Öztürk ve Papazian ile yaptıkları çalışma üzerine konuştuk.
DOSYA Yolun ışıklar içinde olsun

Sevan gidince bana kaldı Raffi'yle haberleşme işi. Sonraları ahparik oldu. Her yazımdan ve haberimden sonra uzun uzun arayıp "şöyle de düşünmelisin" konuşmaları yapıldı, bazen iki paragrafta eleştirdiğim Ermeni toplumunu savunmak için Paris'ten sayfalarca ikna metinleri yazdı...
DOSYA Raffi’mize Veda

Aslında günaydın anlamına gelen, ama Yerevan’da günün her anında selamlama şekline dönüşen “Barlus’a” fena gıcıktı. “Bu saatte ne Pariluysu, Pari or (İyi gün) deyin!” derdi mahalleliye.
DOSYA Bir mübadilin torunundan 1922 yılında İzmir

George Poulimenos, İzmir üzerine değerli çalışmalar yürüten bir araştırmacı. İzmir Çeşme yakınındaki Kato Panagia (şimdi Çiftlikköy) kökenli bir mübadil ailesinin torunu. Kendisi ile son çalışması olan "İzmir 1922 Seyahat Rehberi" üzerine konuştuk.
DOSYA ‘İki kere öteki’ olarak Konyalı Kürtler

Konya Meram’da 30 Temmuz’da yaşanan katliamda Dedeoğlu ailesinin yedi ferdi öldürüldü. Aile daha önce ırkçı saldırılara maruz kalmıştı. Saldırının katil zanlısı olaydan altı gün sonra yakalandı. Saldırıdan sonra hükümet yetkilileri ve yerel mülki yöneticiler olayı aile husumeti ile açıklarken ailenin fertleri daha önce Kürt oldukları gerekçesiyle maruz kaldıkları ırkçı tacizlere dikkat çektiler. Hacı Çevik, kısa süre önce İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Konya’da Kürt mü Var?’ başlıklı kitabında tarihten günümüze Konya’da Kürtlerin yaşadıkları süreci anlatıyor. Çevik’le kitabından yola çıkarak 30 Temmuz’da yaşanan katliamın ardından Konyalı Kürtlerin içinde bulunduğu durumu konuştuk.
DOSYA Kırşehirli Garabed ve oğlu “Alaturkacı” Hagop

Dedem, dudusu ile birlikte yaşadıkları bölgedeki baskılara dayanamayıp 1927 yılında ellerinde sadece bir tahta bavulla İstanbul’a Haydarpaşa’ya vardıklarında gördükleri manzara karşısında dudusu ‘’Garabed oğlum göğün tüm ışıkları buraya inmiş’’ demiş.