Akbank’tan ‘kıyak’ proje için SOCAR’a kredi

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın İzmir Aliağa’daki konteyner limanı projesi için Akbank’tan sağlanacak 212 milyon dolarlık kredi, 25 Mayıs günü onaylandı. Proje arazisi torba yasaya eklenen ‘kıyak’ maddesiyle, SOCAR’a geçti.

Projenin yapılacağı arazi, hükümet tarafından ‘tartışmalı’ biçimde Buhar Enerji şirketinden alınarak SOCAR’a tahsis edilmeden önce, arazi üzerinde yenilenebilir enerji projesi bulunuyordu. Buhar Enerji’ye yönelik 4 yıllık yargı süreci ve Enerji Bakanlığı’ndan gelen baskılar sonuç vermeyince, arazi torba yasaya eklenen ‘kıyak’ maddesiyle, SOCAR’a geçti. Peltim Konteyner Limanı, Ege’deki en büyük liman, SOCAR da Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımcı olacak.

SOCAR’ın İzmir Aliağa’daki projesi ‘Petlim Konteyner Limanı’ için 25 Mayıs günü, PETKİM’den Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklama ise şöyle: “Şirketimizin %70 oranında pay sahibi olduğu Petlim Limancılık Ticaret A.Ş., yürüttüğü konteyner limanı projesi kapsamında, dış kaynak ihtiyacı için, AKBANK T.A.Ş. ile ilk 3 yılı geri ödemesiz 13 yıl vadeli, 212 milyon dolarlık proje finansmanı kredisi sözleşmesi imzalamıştır.” Açıklamayı yapan PETKİM’in sermayesindeki yüzde 51 oranındaki kamu hissesi, 5 Temmuz 2007’de yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonucunda, 2 milyar dolar ile ikinci en yüksek teklifi veren SOCAR’a satılmıştı. 2008’de, geri kalan yüzde 10 kamu hissesini de 168 milyon 500 bin dolara satın alan SOCAR, bugün PETKİM hisselerinin yüzde 61,32’sini elinde bulunduruyor.

Hükümet, İzmir Aliağa’daki arazi için önce Buhar Enerji’ye jeotermal enerji tesisi, daha sonra SOCAR kontrolündeki PETKİM’e ise rafineri ruhsatı vermişti. Hükümetin bir yeşil enerji projesinden vazgeçerek, tam anlamıyla bir U dönüşüyle rafineri ve termik santral gibi çevreye zararlı bir projeye yönelmesi, ‘şaşkınlıkla’ karşılanmıştı. Hükümetin kararından sonra SOCAR, Buhar Enerji’nin lisansını iptal ettirmek için açtığı davayı 2010’da, ihaleyi iptal ettirmek için açtığı davayı da 2013’te kaybetti. O dönem ulaştığımız Buhar Enerji’ye yakın bir kaynak, hükümetten de Buhar Enerji’ye vazgeçmesi için telkin ve baskılar olduğunu iddia edip, SOCAR’a bir tür ‘güvenli bölge’ vaat edildiğini ileri sürmüştü. Orada rafineri, termik santral ve liman inşa ederek, üretim yapıp sonra da hiçbir kontrol olmadan, hiçbir kamu görevlisi bölgeye giremeden, hiç kimseye bir raporlama yapmadan gümrüğün kullanılmak istendiğini de söylemişti. Projeyle ilgili kredi onayı geldikten sonra, bu hafta tekrar kendisine ulaştık ve süreçte ‘sürpriz’ bir gelişme yaşanmadığını ve işlerin hükümetin ve SOCAR’ın istediği gibi ilerlediğini belirtti.

O dönem, yargı sürecinden ve hükümet baskısından sonuç alamayan SOCAR için torba yasaya eklenen bir maddeyle kolaylık sağlanmıştı. Eklenen maddeye göre, beş bakandan oluşturulması öngörülen ‘jeotermal kurul’, havalimanı, köprü, otoyol, liman ve enerji tesislerinin yapımına engel teşkil edecek yeraltı su kaynakları konusunda, kamu yararını dikkate alarak karar veriyor. Kurulun kararı, SOCAR’ın lehine olmuştu.

Rafineri ve konteyner limanının bulunduğu projenin finansmanı da soru işaretleri içeriyor. Akbank’ın 212 milyon dolar kredi sağladığı projenin finansmanının, ilk aşamada, İtalyan Unicredit’in Almanya iştiraki HypoVereinsbank ve Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası’ndan sağlanması planlanıyordu. Ancak, bu kurumların projeyle ilgili uygun biçimde bilgilendirilmediği ortaya çıkmıştı; zira, iki kurumun da yenilenebilir enerji projeleri dışında kalan diğer enerji projelerini desteklememe kararı var. Ege Çevre ve Kültür Platformu, o dönem yürüttüğü ‘Aliağa Yarımadası’nda Yeni Rafineri ve Termik Santral Yatırımlarını Finanse Etmeyin’ kampanyasıyla iki bankanın dikkatini çekmeyi ve kredi onayını erteletmeyi başarmıştı. Ertelenmenin başarıldığı günlerde görüş aldığımız platform sözcüsü Bahadır Doğutürk, “Her yıl ÇED toplantısı yapılır, biz halk olarak toplantının yapılmamasını sağladık. SOCAR, bu toplantının yapıldığını iddia ederek finansman başvurusu yaptı. Elimizde tutanaklar var, buna rağmen SOCAR, toplantının yapıldığını iddia ediyor. Bölgede yapılacak bu yatırımın tehdit oluşturacağını düşündüğümüz için bir tepki geliştirdik. O bölge bir yarımada, Aliağa’nın batısına denk geliyor. O yarımadayı zaten PETKİM ‘özel proje alanı’ ilan etmek istiyor. Bu onaylanırsa, nükleer atık bile depolasalar bir şey yapamayacağız” demişti. Söz konusu proje, 25 Ekim 2011’de, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından imzalanmıştı. Projede, Aliağa’da bir rafineri, termik santral, konteyner limanı ve 720 öğrencilik ‘Haydar Aliyev Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ bulunuyor.

Kategoriler

Güncel Türkiye



Yazar Hakkında