Özgünlüğünü bulduğunda isminle bütünleşebilirsin

Yürüttüğü proje sayesinde Birleşmiş Milletler Dünya Çocuk Zirvesi’nde ilk kez Türkiye’nin konuşma hakkı kazanmasını sağlayan ve yapılan uluslararası toplantıda Türkiye’yi temsil eden Doret Habib, babaannesinin ismini taşıyor. Hiç görmediği, tanımadığı, ama Trakya Olayları sırasında yaşadıklarından dolayı, hikâyesini ve adını tarih kitaplarında okuduğu babaannesi Doreta Aviyente’nin...

İletişim danışmanı Doret Habib’le, babaannelerden bize kalan isimler ve isimlerin marka değeri olarak algılanması üzerine söyleştik.

‘Doret’in anlamı nedir?

İki anlamı var – ikizler burcu olduğum için iki anlamı olabileceğini söylediler. Latincede ‘debora’, kraliçe arı demek, üretken, üreten anlamında. Yunancada ise ‘doro’, hediye demek. Doret bu kelimelerden türüyor. Anlamları beni etkiliyor mu diye düşündüğümde; evet… Hakikaten, ben üretmeyi, yaratmayı çok severim ve yaşamın bir hediye olduğunu düşünürüm.

Bu ismin size verilişinin nasıl bir hikâyesi var?

Bu, benim babaannemin adı. Babaannem çok enteresan bir kişilik. Aktif bir kadın. Çok güçlü, çok cesur, dediğim dedik bir insan. Ailesini ve toplumunu koruyan, bulunduğu yere fark getiren biri.

Trakya Olayları’nda nasıl “aktif” olmuş?

Yaşadığı deneyimle, kendi hikâyesiyle... Ben tanımadım, hiç görmedim, anlatılanlardan biliyorum. Adı tarih kitaplarında geçiyor – Doreta Aviyente. Ailesine nasıl sahip çıktığı yazılmış. Kırklareli’nden İstanbul’a gelişlerini, oralarda neler yaşandığını kitaplardan öğrendim. Babaannemin hikâyesini anlatacak çok fazla insan yoktu. Babam da o zamanlar 1 yaşındaymış. Olayı yaşayan büyükhalam Raşel Giyindiren hatırlıyormuş. Ağabeyim, Rıfat Bali’nin kitabını okuduktan sonra bana bu olayı anlattı, onun sayesinde öğrendim.

Babaannenizin yaşadıklarını öğrendikten sonra, Doret adıyla Türkiye’de yaşamak sizin için farklılaştı mı?

Hayır, ben hep, hiç çekinmeden, kim olduğumu, adımın anlamını söylüyorum. Adım aynı zamanda şirketimin de adı. İsmimi duyanlar bazen “Tercüman ister misiniz?” diye soruyorlar. Fakat anlamını anlatınca herkes saygı duyuyor. Adımı keyifle kullanıyorum.

İnsanın kendi isminden marka yapması nasıl bir durum?

İsmin marka değeri... Bence bu sektöre göre değişen bir şey. Bazı sektörlerde kendi adın çok önemli, çünkü adlar, marka adları, senin öz değerlerin demek. Karakterin aslında senin marka kimliğin; görünümün, giyinişin, seçtiğin kıyafet ise senin logon. İsmin ise markanı belirler. İnsanın bütünü, ismiyle örtüşüyor ve imajını oluşturuyor. Her şey bizim sorumluluğumuzda.

İnsan zaten ismiyle, kendi gibi yaşıyor. Bunun dışında, onunla bir imaj oluşturmaya çalışması tuhaf değil mi?

Benim yıllardır üzerine çalıştığım konu aslında bu, ve işin o kısmı çok önemli. Kişisel gelişimle marka ve isim gelişimi aynı. Mesela sana bakalım: Rita kimdir? Avukat. Ne yapar? Azınlık hakları konusunda çalışır. İşinin isminle bütünleşmesi için ona göre davranmak, ona göre etkinliklerde bulunmak, azınlıklarla ilgili çalışmalar yapmak, beslemek durumundasın. Bunu yapınca ismin pekişiyor.

Buna göre hareket etmeye çalışmak samimiyeti yok etmez mi?

Hayır, tam tersine, herkes kendi olmalı. Sen orijinalin değilsen marka yaratamazsın. Bazı insanlar, mesela şarkıcılar sahnedeyken başka bir ışık verir, otururken bambaşka. Sıradan bir yerde otururken görsen “Bu muymuş o kadın?” dersin. Fakat aslında o samimidir, çünkü ışıklar altındayken içindeki ışık bambaşka çıkabilir. Işığını verdiğin, verebildiğin ortam da önemli. O yüzden bence marka demek kendi özgünlüğünü bulmak demek. İsmin de böyledir, özgün... Kimseye ait değildir, sadece sana aittir. Özün neyse farkın odur. Adın gibi özün de farklı, kimse kimseye benzemez. Fakat bence ancak kendi özgünlüğünü bulduğunda isminle bütünleşiyorsun ve bu yüzden onu senden başka kimse geliştiremiyor.

Kişi kendi adını kullanarak bütün çalışma alanlarında, her sektörde var olabilir mi?

Kuruma, sektöre, kişiye göre değişir. Doktorsan, sanatçıysan, uzmansan kendi adınla konumlanman gerekiyor, başkasının adıyla yapamazsın. Bir ürün çıkartıyorsan, bir firmaysan o bambaşka bir şey ama markaların da bir kişiliği var. Her markanın bir kimliği, görüntüsü, bir duygusu var. Biz bu yüzden markaları yaparken, “O markanın yarattığı duygu nedir, algı nedir, neye benzer?” diye araştırmalar yaparız. Dolayısıyla, kendi isimlerimiz gibi, markaların isimlerinin de hikâyeleri, kişilikleri, yaşam tarzları olur. Ardında hikâyesi olan bu isimleri kendi özgünlüğüne göre beslemek, geliştirmek önemli. Bir proje yaptığında çabuk tükenir, onu geliştiren başka projeler de yapmalısın ki seninle beraber adın da büyüsün. Kendini ilerletip marka değerini beslemen ve yaşatmaya devam etmen önemli.

Marka yok olursa kişinin ismi de kirlenmiş oluyor mu?

En acısı bu, çünkü çok kolay bir şey. Yaratırken ne kadar çok emek veriyorsan, o kadar kolay yok edebilirsin. Çok dikkatli olmak lazım, çünkü internet ortamı sansürsüz. İsmin itibarı en önemli şey, çünkü ismin, senin güvenilirliğindir.

Türkiye’de yabancı bulunan isimlerimizi, marka adı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aha akılda kalıcı, farklı ismim olması bu anlamda beni memnun ediyor. Bazıları değişik ismi kullanmaktan rahatsız oluyor; daha çok bilinen, fonetiği daha kolay isimleri tercih ediyor. Bana güzel geliyor. Ben Anadolu’ya çok gidiyorum. Anadolu’daki şirketleri geziyorum, sanayi odalarında konuşma yapıyorum. Anadolu’daki güçlü firmaların, kobilerin satışlarını artırmak için nasıl bir algı, imaj oluşturmaları gerektiğine dair soruları yanıtlıyorum.

Anadolu’daki firmalar da kişilerin adlarını mı taşıyor?

Aile soyadlarında genelde ‘oğlu’ var. Geleneksel bir terminoloji bu. Aile soyadlarıyla, aileler biliniyor. İsim değeri, aile değeri de ‘oğullar’dan kaynaklanıyor. Bazen şirketlerine de bu adı koyuyorlar. Ben orada kendimi çok iyi hissediyorum. Çok samimiler ve onların haklarını onlar gibi koruduğun zaman çok ciddi şekilde sahipleniyorlar.

İlk karşılaşma nasıl oluyor?

Profesyonelce tabii ki. Beni, işin uzmanına ihtiyaçları olduğunda davet ediyorlar, dolayısıyla kim olduğumu, neler yaptığımı araştırmış oluyorlar. Benden öğrenmek istedikleri, tecrübelerim, ‘network’üm ve bilgilerimle ilgili oluyor. Nadiren de olsa adımın neden Doret olduğunu, ne anlama geldiğini soranlar çıkıyor. Anlatıyorum tabii ki. Ailemizin 500 yıl önce İspanya’dan geldiğini de söylüyorum. “Zaten sizde değişik bir tip var” diyorlar. İsmin değişik, tipin değişik... Değişikliğe, farklılıklara saygı benim için çok kıymetli. Bu yüzden Türkiye Down Sendromu Derneği’nin yönetim kurulunda, farkındalık yaratmak amacıyla PR iletişimine destek veriyorum. Farklılıklara kucak açmanın, barış içinde bir dünya için en değerli yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

Çocuğunuza hangi ismi seçtiniz?

Dedesinin isminden türettik, Enis... Benim için dostluk çok kıymetlidir. Enis, candan, iyi dost demek. Ve hakikaten de, Enis çok candan ve iyi bir dosttur. Soyadımız ‘Habib’, Arapçada sevgili demek. Tam bilemiyoruz ama herhalde eşimin ailesi Arap kökenli.

Kategoriler

Toplum

Etiketler

İsimler Hikayeler


Yazar Hakkında