Patrik Mutafyan’a vâsi tayini için mahkemeye başvuruldu

Patrik Mesrob Mutafyan’a vâsi tayin edilmesi için İstanbul Sulh Mahkemesi’ne başvuru yapıldı.

Tatyos Bebek, Artin Mezedur, Nazaret Binatlı ve Harut Özer’in talebi, Avukat Arin Manca tarafından mahkemeye iletildi. Dilekçede, üç maddelik bir açıklama bölümü yer alıyor. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’ın, sağlık sorunları nedeniyle, “dokuz yıldır temyiz kudretini kaybetmiş durumda” olduğunun belirtildiği dilekçe, mahkeme tarafından kabul edildi.

Mahkemeye, Türk Medenî Kanunu’nun (TMK) 405. ve 445. maddelerine dayanarak oluşturulan dilekçeye ek olarak, Patriğin ‘Frondotemporal demans’ hastalığını belgeleyen, uzman hekimlerin düzenlediği, 21.07.2008 tarihli rapor da sunuldu. Haberin ulusal basına yansıması Ermeni toplumunda yankı uyandırırken, ‘vâsi tayini talebi’nin neyi amaçladığını sorduğumuz Tatyos Bebek, bu girişimi uzun süredir düşündüklerini belirtti.

Bebek, “Hukukçular, Patriğimizin başına bu hastalık geldiğinde vâsi tayininin aslında en başında yapılması gerektiğini söylüyor. Bugüne kadar bunun ne sebeple yapılmadığını bilmiyoruz. Son dönemde, Kilise hukukuna göre, bir patriğin yedi yıl boyunca görevini yapamaması durumunda makamın boş sayılması gerektiğine dair sözlerin söylenmeye başlanması, uzun zamandır yapmak istediğimiz başvuru için bizi harekete geçirdi. Bu başvurunun sonucunda, öncelikle, patriğimizin sağlık durumu hukuksal anlamda resmiyet kazanacak” dedi.

‘Birileri bir şey yapmalıydı’

2010 yılında, Başepiskopos Ateşyan’ın ‘eş patrik seçimi’ için yaptığı başvuruya cevaben İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda “Patrik yaşadığı sürece seçim yapılamaz” gibi bir ifadenin yer aldığını hatırlatan Tatyos Bebek, “Her şeyden önce, vâsi tayini yapıldığında, bu argüman çökmüş olacak. Çünkü hukukun vâsi tayin edilmesine karar verdiği bir kişi, hukuksal anlamda yaşamıyor demektir” dedi. Bebek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz tabii ki bu durumdan hoşnut değiliz. Fakat toplumun geleceğini ilgilendiren böyle bir konuda, birilerinin bir şey yapması gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, son VADİP toplantısında konuşulduğunu duyduğumuz şey de bizi hayrete düşürdü. Toplantıda denmiş ki, ‘Aldığımız duyumlara göre devlet bize Patrik ölene kadar seçim yatırmayacakmış.’ Bunu bilen herhangi bir vakıf başkanı veya bir kurum temsilcisi, bu durumu nasıl kabul edebilir? Neden kurumlarımız bir araya gelip çözüm üretemiyor?”

Başepiskopos Ateşyan’ın, İstanbul Valiliği’ne ‘patrik seçimi’ yapılması için verdiği son dilekçenin akıbetini bilen olmadığını da belirten Bebek, “Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 2 Ocak’ta Ankara’da azınlık mensuplarına verdiği davette ben de oradaydım. Patrik seçimi yapılamaması sorununu dile getirdiğimde, Sayın Davutoğlu, Patriğin sağlık raporunun sunulması durumunda seçimin yapılması için devlet açısından bir engel olmadığını söyledi. Böyle bir söz verilmiş olmasına rağmen, cemaatten hiç kimse eyleme geçmedi. Bu şaşkınlık verici” dedi.

Dilekçede en uygun vâsi adayı olarak Mesrob Mutafyan’ın annesi Mari Mutafyan’ın gösterildiğini, vâsi olmayı kabul etmemesi durumunda mahkemeden resen bir vâsi tayin etmesi talep edildiğini belirten Tatyos Bebek, ‘vâsi’ ile ‘kayyum’ arasındaki farka da dikkat çekti: “Görüşüne başvurduğumuz hukukçular, vâsi müessesesinin kayyumlukla karıştırılmaması gerektiğini belirtiyor. Buna göre, kayyumun aksine, vâsi, mahkemenin onayı olmaksızın hiçbir tasarrufta bulunamıyor. ‘Patriğin malı mülkü mü var, ne diye vâsi tayin edilecek?’ gibi şeyler konuşulduğunu duyuyoruz. Kimsenin yanlış izlenime kapılmasını istemediğimiz için bunu da belirtmek isterim.”

Kategoriler

Toplum Kilise