‘Şekilden şekle giren’ ve handan hana göçen bir Dzağig

Bu hafta, ‘Hanlar Hamamlar’ dizimizin sayfasını, ekibimiz Üç Şilahşörlerin Dartanyan’ı Zakar Abi’ye bırakıyoruz. Kendisi ticari faaliyet ve konaklama dışında, Ermeni basın tarihine de tanıklık eden hanların içerisinde basılan dergi ve gazeteleri, bu hanlardan geçen basın emekçilerini aktarıyor bizlere.

“İstanbul gibi tarihçilerin, seyyahların gözde mekânında bilimsel tarihi bir yapıt ortaya koyma gibi bir iddiamız elbette olamazdı. Ama istedik ki, o eski dokudan nasiplenelim ve Ermenilerin türlü meslekte yoğunlaştıkları kimi hanlarda o birikimi tanıklarından dinleyelim. Keza Ermeni tarihinden bağımsız olarak  yolu handan geçmişleri kucaklayalım, biraz öğrenelim, çokça hayal edelim.”

Karin; Pakrat ve Berge ‘Hanlar Hamamlar’ dizisinin ilkinde bu satırları dile getirmişlerdi. Ben de fiili bir durum yaratarak Üç Şilahşörler arasında kendime yer açmaya, rol çalmaya yeltendim. Pakrat da bana Üç Şilahşörlerin Dartanyan’ı adını yakıştırdı. Sağolsunlar ret etmediler, gecikerek de olsa peşlerine takıldım.

Ermeniler bu hanlarda farklı mesleki alanlarda yoğunlaşmışlar. İstanbul Ticaret Odası’nın çalışmasından alınarak Karin’in, ‘Hanlar Hamamlar’ sayfalarında yayınladığı listelere bakmak bu yoğunluğu gözlemek için yeterli olacaktır. 

Bu vesileyle söz konusu hanları mesken tutan ve Ermenilerin yoğunlaştığı mesleklerden birini hatırlatmaya çalışacağım. Bu yazı dizisinden tek bir farkla ki artık bu hanlarda, bu meslek alanından bir iz ya da o mesleği hatırlayan birilerini bulmak olanaklı değil.

Bu meslek basın yayın faaliyetini, harf tasarımından ve dökümüne, dizgiden matbaaya, klişecilikten ciltciliğine uzanan her tür faaliyeti kapsamaktadır. Elbette kağıt, boya temini ve basılan yayınların pazarlanması gibi ticari faaliyetler de hanların yakın çevresinde yer tutmuş, bazı yayınların yazı işleri müdürlükleri de bu hanlarda kendilerine kapı aralamış.

Gazetecilik öteden beri ve halen günümüzde de tehlikeli bir meslek. Sansür, sürekli takibata uğrama, para cezasının yanında kapatma, el koyma, hapishaneler, kaçak göçek yaşamak, canlarını kurtarmak için yurt dışına gitmek bu meslek sahiplerinin kaderi olmuş. Aylar, hatta yıllar süren bıktırıcı izin prosedürleri, ekonomik zorluklar, iflaslar, direnme, tekrar canlanma girişimleri, bir handan diğer hana göçmeler biribirini kovalamış. Çoğunun uzun ömürlü ve sabit bir mekânı olamamış.

Bu hanlarda ömür tüketen ve ‘Türklerin Gütenbergi’ olarak adlandırılan Ohannes Mühendisyan, Khaçig Kevorkyan gibi Ermenilerin, Abdülhamit’in Osmanlı harfleri konusunda sürdürdüğü zorbalığa karşın, bu harfleri de tasarladıklarını, farklı puntolarda harfleri bu hanlarda döktürttüklerini hatırlayalım.

Bu ana faaliyeti ve hanlar konusunu tek bir yazıda işlemek olanaklı değil. O nedenle önümüzdeki süreçte kısa bölümler, kutular halinde Karin’in ‘Hanlar Hamamlar’ sayfasında yayınlamaya devam edeceğiz.

Dzağig (Çiçek) : Ermenice, Ermenice Harfli Türkçe bir yayın

İlk durağımız 1886-1911 yılları arasında Andon Sakayan’ın imtiyaz sahipliğinde dergi ve gazete formatında yayınlanan Dzağig (Çiçek) ve onun hanlar macerası.

Dzağig 1886’da, Bab-ı Ali Caddesi no 20’de, H. Hacyan editörlüğünde, sekiz sayfalık bir mecmua olarak gözlerini dünyaya açtı. Yıllık abonelik ücreti 100 gümüş kuruş, altı aylık 50, taşra içinse 110 kuruş olarak belirlenmiş. İlk döneminde Çarşamba ve Cuma günleri Ermenice ve Ermenice harfli Türkçe olarak, ancak düzensiz aralıklarla yayınlanmış ve içeriği, sayfa sayısı sürekli değişmiş. Haftalık, haftada iki gün, onbeş günlük, aylık sürelerle de yayınlanmış.

Pek çok dergi, gazete ve yayınevi gibi Dzağig’in de yazı işlerinin ve basıldığı matbaaların adresi sürekli değişmiş.

Teotig (Teotoros Lapçinciyan) ünlü eseri ‘Dib u Dar’da (Harf ve Baskı) Dzağig’i “şekilden şekle giren bir gazete” olarak tanımlar.

Andon Sakayan Dzağig’in son sayısına kadar değişmez imtiyaz sahibi olarak kalmış. Ancak yazı işleri müdürleri ve editörlüklerinde önemli Ermeni aydınları görev alırken, pek çoğunun da şiirleri, hikâyeleri, araştırmaları gazetenin sayfalarında yer bulmuş.

Dzağig,1890’da başlayan yeni döneminde, yeni ebadı ve tasarımı ile Cumartesi günleri ‘milli, siyasi, edebi gazete olarak’ tanesi 40 paradan yayına başlar. 1890 Eylülü’nde yazı işleri müdürlüğünün yeni adresi Eski Zaptiye Sokak No 61olurken, Hovnan Palakaşyan da yeni yazı işleri müdürlüğünü üstlenir. Baskısı ise İkdam Han’daki Nışan G. Berberyan matbaasında yapılır.

Ekim 1891’de Dzağig yazı işleri müdürlüğü Bahçekapı Taş Han No 50’ye taşınır ve 1892’nin sonuna kadar haftada bir Cuma günleri yayınlanır. 1892’nin Eylül ayından itibaren baskısı Sümbüllü Han No 18,19, 21’de yer alan Mihran Papazyan Matbaası’nda yapılır.

Ocak 1891’den Mayıs sonuna kadar baskısı İkdam Han Berberyan Matbaası’nda yapılan dergi, Mihran Askanaz editörlüğünde Dzağig Mangats (Çocuklara Çiçek) başlığıyla yayınlanır.

1895, Anadolu’da Ermeni katliamlarının hız aldığı yıldır. Dzağig, 1 Mart 1895’te kendine yeni bir mekân, yeni bir yazı işleri müdürü belirler. Yeni adresi Çakmakçılar Yokuşu, Hagopyan Han No 9 olur. Yazı işleri müdürlüğünü de tanınmış Ermeni şair ve yazar Arşag Çobanyan üstlenir. Onbeş günlük dergi, bitişiğindeki 10 numarada yer alan Nerses C. Aramyan Matbaası’nda basılır.

Ocak 1897 tarihi Dzağig için yeni bir döneme işaret eder. Dergi tekrar Hovnan Palakşyan editörlüğünde Bab-ı Ali caddesi No 20-23’te yayınına devam ederken baskısı, matbaasını Mahmut Paşa Kürkçü Han No 26’ya taşıyan Aramyan Matbaası’nda yapılır. Diğer yandan aynı yılın Haziran ayında yazı işleri müdürlüğü adresi değişir ve Sultan Hamam No 14’te faaliyette bulunan Bağdatlıyan Kitabevi’ni kendisine mekân edinir. Baskısı ise Mikayel G. Sarıyan’ın Mercan, Örücüler Camii, Rüştü Efendi Han’da yapılır.

1898’de Dzağig başyazarlığını M. Sultanyan ve yazı işleri müdürlüğünü Mardiros Dökmeciyan üstlenir. Yazı işleri müdürlüğü Galata Noradungyan Han’a taşınır ve buradaki V. Minasyan Matbaası’nda basılır.

Temmuz 1899 başlarında Andon Sakayan haftalık Dzağig gazetesi yayınına devam ederken, ondan tamamen bağımsız olarak, kendi olanak ve editörlüğünde günlük Dzağig gazetesini de yayınlamaya karar verir.  Dzağig bir süre daha haftalık olarak Noradungyan Han’da yayınına devam eder. Ancak kısa bir süre sonra aynı adlı iki gazetenin uygun olmadığına karar verilerek haftalık Dzağig yerine Luys (Işık) adlı bir dergi yayınlanacağı açıklanır.

Günlük Dzağig gazetesi Andon’un kardeşi Rokos Sakayan müdürlüğü ve Ğ, Polad editörlüğünde 1900 yılı Mart ayı sonuna kadar Galata, Perşembe Pazarı, Hamdi Paşa Han’da yayınına devam eder.

Dzağig 1901-1902 arasında Aram Andonyan editörlüğünde,1903 Şubat başındaysa 16. yılında Mikayel Şamdancıyan editörlüğünde tekrar haftalık olarak yayınlanmaya başlar. Bu dönemki adresi Galata Kurşunlu Han No 7 olur.

Dzağig 1904 Eylül ayında tekrar Aram Andonyan editörlüğünde Nışan Babigyan kitabevinden haftalık edebi, bilimsel, siyasi ve sanatsal dergi olarak yayınına devam eder. 

Kadınlara ve Çocuklara özgü Dzağig  

1905 yılı Dzağik için tarihi bir dönemin başlangıcına işaret eder. Yazı işleri Eski Zaptiye Sokak No 72’de yer alırken, baskısı da Galata Kurşunlu Han’da bulunan Sakayan Matbaası’nda yapılır.

15 Eylül 1905’te başlayan yeni döneminde pek çok Ermenice gazetenin desteğiyle, Hayganuş Mark editörlüğünde ve çoğu kadınlardan oluşan yazar kadrosuyla Dzağig Ganats Hadug (Kadınlara Özgü Çiçek) resimli haftalık dergi olarak Kurşunlu Han No 7’de yayınlanmaya başlar,1906 yılı sonuna kadar da yayınına devam eder.

19 Mayıs 1907’den 10 Haziran 1908’e kadar Dzağig Dğots yev Badanineru Hadug (Çiçek, Çocuk ve Gençlere Özgü) Çocuk Bölümü başlığıyla yayınını sürdürür.

Hanlardaki dayanışma ruhu

1905 ile başlayan dönemde Dzağig yayın hayatının en zengin yayın kadrosuna sahip olur. Ermeni aydınları sanki sözleşmişçesine bu yayın etrafında kümelenir. Her biri emeğini, bilgisini, kaleminin mürekkebini bu yayına akıtır.

‘Hanlar Hamamlar’ için yola çıkmış, taş duvarlar arasında tanıdık Ermeni zanaatkârlardan ayakta kalanları arama sevdasına kapılmıştık. Ancak tarih beklediğimiz değil, beklemediğimiz birilerini bizlere hatırlattı. Kendileri yok, ama onların bu hanlara ayak bastıklarını, adım attığımız aşınmış mermer eşiklere bizden önce onların da ayaklarının değdiğini, bu sokakları arşınladıklarını, iki üç sayfa yazılarını teslim edip ayrıldıklarını, üç beş kişi de olsa bu hanların odalarında toplandıklarını, belki zaman zaman sert tartışmalar yaşadıklarını, özgürlük uğruna hayatlarını tehlikeye attıklarını hatırladık. Dzağik sayfalarını karıştırırken din adamlarının da bu mekânlara uğramış olacakları aklımıza geldi.

İçlerinde kimler yok ki… Ardaşes Harutyunyan, Rupen Vorperyan, Garabed Vosgyan, Avedis Aharonyan,Merujan Barsamyan, Aram Andonyan, Alpaslan, K. Beşgötüryan, Sibil, Hrand Asadur, Levon Kirişçiyan, Rupen Zartaryan, Dr. Vahan Ardzruni, M. Uğurluyan, Yenovk Armen, Nazaret Dağavaryan, Ağeksantr Panosyan, Zabel Esayan, Vahan Malezyan, Vahan Tekeyan, Çifte Saraf, Arşag Alboyacıyan, Krikor Zohrab, D. Çırakyan, Hayganuş Mark, L. Paşalyan, Çifte Sarraf, Dikran Yeseyan, D. Yelkenciyan, M. Şamdancıyan, Prof. Apraham Der Hagopyan ve daha onlarcası.

Bu isimleri duymuştuk, her biri hakkında az da olsa bilgi sahibiydik.

‘Hanlar Hamamlar’ bize aynı zamanda tarihin başka bir yüzünü, hanlarda yaşanan bu dayanışma ruhunu ve bize büyük bir tarih ve kültür mirası emanet edenlerin önemli bir kısmının Der Zor yollarında katledildiğini hatırlatıyor.

Hepsinin ruhu şâd olsun.

‘Çok yaşa padişahımız’

Abdülhamit döneminde harfler özel bir denetim altında dökülür, sayılır ve tutanakla satılırdı. Bu dökümlerin ihraç edilmesi ya da bir yerden başka bir nakledilmesi izinlere, bıkkınlık veren bürokratik işlemlere tâbi idi. Bu nedenle matbaaların yer aldığı tüm hanlar sürekli hafiyelerin gözetimi altındaydı.
Her tür eğitim yayını, periyodiklerde yer verilecek resim ve karikatür ancak özel izinle basılırdı.

Tüm gazeteler Sultan’ın doğum günü ve tahta çıkış yıldönümünde ‘sadakat’ ruhuyla şiirler, makaleler armağan etme göreviyle karşı karşıyaydı. Sansür Kurulu bu günlerde alabildiğine titiz davranır, tüm gazeteleri takip eder ve bu sadakatı belirtmeyen gazeteler derhal cezalandılırırdı. Dzağig de zorunlu olarak ilk sayfalarındaki duyurularıyla bu kutlamaya yer verirdi.

“ Doğum yıldönümü

Ulu Sultan II. Abdülhamit

Türkiye’nin hayırsever imparatoru

Kategoriler

Dosya



Yazar Hakkında