Malta’da bir ‘faili meçhul’ gazeteci cinayeti

Faili meçhul cinayetleriyle katledilen gazetecilerin aileleri 5 Eylül’de İstanbul’da İsveç Konsolosluğu’nda Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin düzenlediği ‘Faili Meçhul: Gazeteci Cinayetlerinde Cezasızlıkla Mücadele’ adlı panelde bir araya geldi. Ekim 2017’de arabasına yerleştirilen bombayla öldürülen Maltalı araştırmacı gazeteci Daphne Caruana Galizia’nın oğlu Matthew Caruna Galizia, hâlâ annesini öldürenleri arıyor. Galizia, Türkiye’de faili meçhul cinayetlerle öldürülen Hrant Dink, Musa Anter, Uğur Mumcuve Metin Göktepe’nin aileleriyle görüştü; faili meçhul cinayetlerde cezasızlıkla mücadelenin yollarını tartıştılar.

Daphne Caruana Galizia’nın zorlu gazetecilik yolunu, cinayetiyle ilgili yürütülen çalışmaları ve Malta hükümetinin tutumunu oğlu Matthew ile konuştuk. 

Annenizin araştırmacı gazeteciliğe giden yolunu anlatır mısınız?

Annem insan haklarını kendisine dert edinmiş bir insandı. Daha 16-17 yaşındayken gücün suistimaline tahammülü yokmuş. Daha o zamandan beri insan haklarını ihlal eden, ülkemizi dış dünyadan izole eden, faili meçhul cinayetlerine bulaşmışdönemin hükümetine karşı eylemlere katılmış. Ülkenin betonlaşma politikasına karşı yapılan eylemlerde de aktif rol almış. 19 yaşındayken katıldığı protestodan gözaltına alınıp iki gün boyunca karakolda tutulmuş. Ailesi onun nerede olduğunu bilmedikleri için öldüğünü düşünmüş. Ona zorla polise saldırdığına dair tutanak imzalattırmaya çalışmışlar. Sonra babamla tanışıyor ve 21 yaşındayken ben doğuyorum. Ondan sonra gazeteciliğe başlıyor. Malta’da muhabirlik yapan ilk kadın gazeteciydi; aynı zamanda kendi ismiyle köşe yazan tek insandı. Ondan önce köşe yazarları hep takma ad kullanıyordu. O zaman Malta’da kadınlar evde oturuyor, üniversiteye bile gitmiyorlardı, banka hesabı açamazlardı, özgür değillerdi. Annem bu kalıpları yıkarak 30 sene boyunca yazmaya devam etti.

Gazeteci olarak Daphne ne gibi tehditler ve tehlikelerle karşı karşıyaydı?Matthew Caruana Galizia. Fotoğraf: Berge Arabian

İnsanlar zamanla annemi takip etmeye başladı; yazdığı yazılar pek çok Maltalı tarafından dikkatle okunuyordu. Yolsuzluğa bulaşmış siyasetçiler, ona düşmanlardı çünkü annem onların geçmişlerini araştırıp, hesap vermelerini sağlamaya çalışıyordu. Bu insanlar annemin hayatını cehenneme çevirmeye çalıştılar. Bütün hayatım boyunca bize karşı farklı saldırılar oldu. Köpeklerimiz zehirlendi, evimizi yakmaya çalıştılar. Annem uyuşturucu ticaretine bulaşmış birisi hakkında yazılar yazmıştı. Bu kişinin babası da orduda üst rütbeli askerdi. Babasının yardımıyla ülkeye uyuşturucu getiriyordu. Bu uyuşturucu kaçakçısı anneme karşı saldırılar organize etmeye başladı. Bir başka örnek, Neonazilerin mültecilere karşı saldırıları hakkında yazdıktan sonra, orduda yer alan bu Neonaziler evimize saldırdı. 2006’da takip edip hepimizin uyumasını beklemişler, evin etrafına petrol varilleri yerleştirip, yakıp bizi öldürmeye çalıştılar. Neyse ki ailem erken uyanıp, itfaiye çağırdı da kurtulduk. Polis soruşturması sonucunda, bu olayın ordu mensupları tarafından yapılabileceğine karar verilmişti. Ancak sonuç olarak kimse yargı önüne çıkmadı. 

O zamanlar annem daha çok yolsuzluk vakalarına odaklanıyordu. Kendi bloğunu kurdu. Böylece daha özgür bir şekilde yazabiliyordu. Benzeri olmadığı için blog kısa sürede çok popüler oldu. 30 kişinin çalıştığı gazeteler bile annemin yazılarından olayları takip ediyordu. Bloğunu bazen bir günde milyonlarca kişi okuyordu. Malta’nın nüfusunun yarım milyonu aşmadığını düşünürseniz, annemin yazılarının uluslararası kamuoyunun dikkatini çektiğini söyleyebiliriz.

Yolsuzluk vakaları araştırmaya başladıktan sonra tehditler artmış mıydı?

2016’da olaylar daha da tehlikeli hal almaya başladı.Annem, yazılarıyla üst düzey devlet yetkililerinin ciddi yolsuzluklara bulaştığını gün ışığına çıkardı. Azerbaycan’la ilişkili yolsuzluk vakaları ortaya çıktı.Azerbaycan, İran, Rusya gibi ülkelerden Malta vatandaşlığına geçmek isteyenlerden yüksek rüşvetler alındığı ortaya çıktı. Annem bunları yazıyordu ama hiçbir sonuç alınamıyordu. O zaman annem kendisinin tamamen yalnız olduğunu anladı. Normalde demokratik bir ülkede gazeteci bu yolsuzluk vakalarını ortaya çıkardıktan sonra polis bunu araştırmaya başlar. Ancak Malta’da böyle olmadı. Ondan sonra annemin hayatının tehlike altında olduğunu anladık. 2017 yazındaMalta’ya geri dönüp, ailemin yanına taşındım. O dönemde Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyum (ICIJ-International Consortium of Investigative Journalists) için çalışıyordum.

Annem öldürüldüğü gün evdeydim. Benimle vedalaşıp çıktı ve 30 saniye sonra bomba patladı. Annemin öldüğü andan itibaren Malta hükümetinin bu olayı soruşturmayacağını, örtbas edeceğini çok iyi biliyordum. Hepimiz kendimizi bu işe adadık; kardeşlerim ve ben işi gücü bırakıp bu olayın peşine düştük. Malta hükümeti ise hiçbir zaman bir şey yapmadı; halen de yapmıyor. Sadece üç kişi yargılandı. Bunlar da sıradan sabıkalı tipler. Banka ve mağaza soygunu, küçük çaplı uyuşturucu ve sigara kaçakçılığına bulaşmış insanlardı bunlar. Tutuklanan bu üç kişiyi de ABD’nin istihbarat ve güvenlik gücü FBI ortaya çıkardı. Annemin cinayeti sırasında FBI Almanya’da terörle mücadele eğitimi gerçekleştiriyordu. Malta’daki ABD Büyükelçiliği bu ekibin Malta’da telefon konuşmalarından olayı araştırabileceğini söyleyince hükümet buna hayır diyemedi. Arabanın cep telefonu aracılığıyla patlatıldığı düşünülüyordu. FBI ekibi, bu üç kişinin patlama anında bağlantıda olduğunu, içlerinden birisinin attığı mesajla bombanın patladığını ortaya çıkardı. Malta polisi bunun üzerine o üç kişiyi tutuklamak zorunda kaldı. 

Fakat olayın arkasında başkalarının olduğunu düşünüyorsunuz değil mi?

Evet. Bu üçünün arkasında siyasiler ve bürokratların olduğunu düşünüyoruz. Farklı ülkelerden araştırmacı gazeteciler annemin projesini bitirmek için birlikte çalıştılar. Onların topladığı verilerden Malta Ekonomi Bakanı’nın yukarıda bahsettiğimiz üç kişi ile annemin cinayetinden önce ve sonra görüştüğü ortaya çıktı. Annemin cinayetini organize etmek için Ekonomi Bakanı da başkaları tarafından kullanıldı diye düşünüyoruz. 

Bunca delil varken, Ekonomi Bakanı yargılandı mı?

Hayır. Bir bakanın o kadar sıradan bir sabıkalı ile işi olmaz. Bakanın defalarca görüştüğü bu kişi attığı mesajla bombayı patlatan şahıs. Buna rağmen Ekonomi Bakanı’na bir şey olmadı. 

Soruşturma halen devam ediyor mu? Malta hükümeti neler yapıyor?

Gazetecilerin araştırmaları devam ediyor. Fakat hükümet bu üç kişiyi tutuklayarak olayın üstünü örtmeye çalışıyor. Kâğıt üstünde ise soruşturma devam ediyor. 

Annenizin işini devam ettirmek için neler yapıyorsunuz?

Öncelikle hükümetin yaymaya çalıştığı bilgi kirliliğine karşı mücadele vermek önemliydi. Aynı zamanda annemin işini sürdüren gazeteciler için konsorsiyum oluşturup, onlara destek olmaya çalışıyoruz. Malta’nın değişeceğine, ülkede artık hiçbir gazetecinin öldürülmeyeceğine inanıyoruz. 

Siz ve aileniz kendinizi güvende hissediyor musunuz?

Hayır. Ama buna yenilmemeye çalışıyoruz, aksi taktirde mücadele edemezdik. Annemi gündüz vakti gözümün önünde öldürdüler. Bu bir mesaj. “Yaptığınız işlerden vazgeçin, durun” diyorlar. Tehlikenin farkındayız ama bizi durdurmalarına izin vermeyeceğiz. Doğru bildiğimiz yolda devam edeceğiz.

Türkiye’de sizinle benzer şeyler yaşayan ailelere mesajınız var mı?

Onların anne babaları, kardeşleri, akrabaları verdikleri mücadele nedeniyle katledildi.  Onların mücadelesini devam ettirmeliyiz. Biz de aynı durumdayız. Hükümetler, bize karşı da  aynı ‘yöntem’i kullanıyor. Bu ‘yöntem’i anladığımız için ona karşı hep beraber mücadele etmeliyiz. Asla umudumuzu kaybetmemeliyiz.Haklı olduğumuz için kazanacağımıza inanıyorum.



Yazar Hakkında