Alex de Souza meselesi: Biat etmeyen bir efsane

Hüsranla biten Young Boys maçları sonunda, önündeki maçlara bakacağını söylemektense, takımdaki bireysel beceri ve organizasyon eksikliğinden dem vurarak 'futbol oynamıyoruz, sadece rakibin peşinden koşuyoruz' demişti Alex. Teknik direktör Aykut Kocaman'ın aynı maçtan sonra Alex'li 5 yılda 1 şampiyonluk dezenformasyonuna da bir tepkiydi belki.

Alper Öcal
alperocal@gmail.com

Fenerbahçe'nin kayan yıldızları arasına, bir efsane daha eklendi. Alex de Souza için kadro dışı kararı açıklandığında pek çok taraftarın tuttuğu dilek, bir gün onu tekrar bu camianın çatısı altında görmekti

Alex de Souza meselesi pek çok açıdan ele alınabilir. Ana akım medyada gönderiliş şekli, buna yol açan sportif ve disiplin odaklı sebeplerin geçerli olup olmadığına dair fikirler dillendirildi. Oysa Fenerbahçe kulübünde krize yol açan bu elvedanın bir de sosyal tarafı var.

Alex de Souza her şeyden önce bir insan ve birey. Türkiye'deki futbolcu ortalamasının çok üstünde bir entelektüel farkındalığa sahip, okumayı çok seven bir karakter.

Fikirlerini de hür bir şekilde ifade ediyor. Yurt içi ve yurt dışı basın fark etmeksizin her konuyla ilgili açık bir şekilde konuşuyor. Placar dergisine verdiği bir röportajda eski kulüpleri Palmeiras ve Flamengo'nun kendi döneminde yaşadığı problemleri şeffaflıkla dile getirmişti.

Fenerbahçe kariyerinde, hüsranla biten Young Boys maçları sonunda, önündeki maçlara bakacağını söylemektense, takımdaki bireysel beceri ve organizasyon eksikliğinden dem vurarak 'futbol oynamıyoruz, sadece rakibin peşinden koşuyoruz.' demişti. Teknik direktör Aykut Kocaman'ın aynı maçtan sonra Alex'li 5 yılda 1 şampiyonluk dezenformasyonuna da bir tepkiydi belki.

Twitter üzerinden aktif bir şekilde gelen her soruya net cevaplar verdi. Sosyal medyayı etkin kullanması yönetimi rahatsız etmesine rağmen, bildiği gibi devam etti.

Başkan Aziz Yıldırım'ın düşman ilan ettiği yöneticilerden Hakan Bilal Kutlualp'e heykelinin açılışında samimi bir teşekkür etmişti. İnsan ilişkilerini kendisine söylenen şekilde yaşamadı, sanki vebalıymış gibi muhalif yaftası vurulan kişilerle kendi mesafesi dahilinde görüştü.

Türkiye'nin her yerine sinmiş otoriteye itaat kültüründe, hele de karşı bir tavır gördüğünde gücüne sarılan ve kabalaşan futbol yönetimlerinin sultasında bir gün üstünün çizileceği belliydi.

Bilinen ilk hatasına ve gol atamadığı en uzun sekansı yakaladığı döneme denk gelmesiyse tesadüf olmasa gerek.

Başkan Aziz Yıldırım kendi istediği gibi olmayan ve kulübe etki alanına sahip her iç dinamiği önce kendine yontmaya çalışan bir karakter. Eski yönetici, kulüp üyesi, teknik direktör, futbolcu, taraftar farketmeksizin direnç gördüğü zaman ötekileştiriyor. O direnç yazılı ya da sözlü bir şekilde ifade edildiğinde ise itibarsızlaştırıyor. Dozajına göre hainleştiriyor ve bunu kendi tabanına kabul ettirecek hamasi argümanlarla her türlü PR çalışmasına giriyor.

O argümanların başında da ötekileştirilen kişiyi zamanında kendisinin koruyup kollaması, herkesin gelip geçip Fenerbahçe'nin bâki kalacağı ve kurumsal çatıda başkanlık makamının yüceliği gibi kavramlar var.

Türkiye'deki biat etmeye kodlanmış birey kültürü ve insanların makamlara değil makamların insanlara saygınlık ve dokunulmazlık kazandırdığı ortamda da bu ucuzluk alıcısız kalmıyor.

Alex için ilk fitil bir televizyon programında efsane olmadığı söylenerek ateşlendi.

Ayak üstü bir havalimanı basın toplantısında çarkın diğer dişlileri dönmeye başladı. Kadro dışı kaldıktan sonra talep ettiği randevuya geç kalması, görüşme esnasında telefonunu kurcalaması, bacak bacak üstüne atması gibi üfürükten sebeplerle itibarsızlaştırma adımları atıldı.

Üstelik bu açıklamalar zorbalık derecesinde bir tavırla, kameralara parmak sallanarak, bağıra çağıra ve maaşlı çalışanı olan kulüp tercümanına ite kaka doğrulatılarak yapıldı. Gaziantepspor maçının ardından tribündeki kadın ve çocukların 'Alex nerede' tezahüratlarının karşılığı da benzer bir şekilde mikrofonda milyonların önünde azar olmuştu.

Alex eğer Pazartesi günü yapacağı basın toplantısında yine isyankâr söylemler takınırsa, hainleştirme sürecinin başlamaması sürpriz olur. Zira kulübün Cuma günü yapacağı söylenen toplantısı iptal edildi ve bir anda medyada ve taraftar forumlarında ipe sapa gelmez iddialar dillendirilmeye başlandı bile.

Alex de hiç kimse gibi kusursuz değil, hataları attığı Twitter mesajında olduğu gibi muhakkak var ama futbol bunların çok daha fazlasını gördü. Çok geriye gitmeye gerek yok.

Carlos Tevez bir Şampiyonlar Ligi maçının ortasında oynamıyorum dedi. Manchester City formasını giymeyi reddetti. Hocası Roberto Mancini'ye bir dolu laf saydı, kendisine köpek gibi davrandığını söyledi. Yaşadığı Manchester şehrine burun kıvırdı ve memleketine çekti gitti.

Carlos Tevez halen City formasını giyiyor ve 11 oyuncusu...

Alex ise heykeli dikilmiş bir Fenerbahçe efsanesi. 4-4-Alex-1 olarak ismi sistemin içine işlemiş, tartışılmaz bir dominasyonla kulübün futbol tarihinin en parlak sayfalarını yazmış biri.

Fenerbahçe için sahada ter dökmüş, yüzlerce kez taraftarını sevindirmiş, alçakgönüllülü, duyarlı ve sportmen karakteriyle örnek bir temsil sergilemiş futbolcunun isyanı bile yöneticisinin her türlü varlığından kıymetlidir.

Kulüplerin varoluş değerlerini taraftarları ve sporcuları oluşturur. Yönetimler bunları temsil eder.

Türkiye'nin tersten işleyen, tabanını hiçe sayıp üst perdeden bakan, yönetim tarzı ne derse desin bu değişemeyecek.

Alex de efsane bir karakter olarak hatırlanacak.

 


Bu haftanın Şapgir'i
Dünya'dan FOTO haber
29.09.2012
22.09.2012
15.09.2012
 

 

Kategoriler

Toplum Spor Şapgir