Aydın ve sanatçılardan açlık grevleri için çağrı

Yaşar Kemal, Murathan Mungan, Zülfü Livaneli, Mehmet Bekaroğlu ve Vedat Türkali’nin aralarında bulunduğu aydın ve sanatçılar açlık grevleri için adım atılması çağrısı yaptı.

 

Cezaevlerinde devam açlık grevleri 51. Gününe girerek aydın ve sanatçılardan taleplerin karşılanması ve adım atılması çağrısı yapıldı.

Aydın ve yazarlar Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Yaşar Kemal, Aydın Engin, Erol Katırcıoğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Gencay Gürsoy, Zülfü Livaneli, Mehmet Bekaroğlu, Murathan Mungan, Osman Kavala ve Garo Paylan’ın aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Yaşar Kemal: Bir nesli yok edecekler

Yaşar Kemal: Biz zamanlar böylede yaptık. Daha gün gibi. Buraya çok insan geldi buraya. Biz daha önce bu kadar kötü başladık. Livaneli, Bekaroğlu ve ben. Biz orada ölümlerle karşılaştık. İkinci ölümden sonra daha çok uğraştık. Bu çocuklara çok zulüm yapmışlardı. Ve çocuklardan bir kısmı öldü. devletin başında olanların hepsinin suçu vardı ve bugün de var. Bir nesli yok edecekler.

Bekaroğlu: Başbakan bu söyleminden vazgeçmelidir

Mehmet Bekaroğlu: Fiilen içine girdiğimiz üçüncü dalga bu. Bir ülkede hak aramak için yöntem olarak ölüm oruçlarının ve açlık grevlerinin seçilmesi çok acıdır. Türkiye maalesef hala bu noktada. İşin başında olanlardan adım atılması gerekiyor. Başbakan’ın ve iktidar partisinin bazı yetkililerin açıklamaları herkesi rahatsız etti. Fakat bugün bile atılacak bir adımla bu iş çözülebilir. Siyasi talepler bunlar ve yapılamayacak talepler değil. Tecrit 14 aydır devam ediyor. Kaldırılabilir. Anadilde savunma için yargı paketi hızlandırılmalıdır. Bu adımları atmayanlar bu ölümlerden sorumlu olacaktır. Bu iş Kürt meselesinden kaynaklanıyor. Bu mesele çözülmeden bugün açlık grevlerinden büyük hasar çıkmadan son verebiliriz. Kürt meselesi çözülmeli ve bunu en temel problemi güven problemidir. Bu açlık grevleri güven probleminin çözülmesi için fırsata dönüşebilir. Sayın Başbakan siz insansınız, siz Müslümansınız, nasıl böyle konuşabilirsiniz. İnsanların ölümleri üzerine nasıl böyle konuşursunuz.  Hemen vazgeçin. Çıkın bir açıklama yapın. Güven ortamı için bu önemlidir.
 

Livaneli: Ölümlerden Başbakan sorumludur

Zülfü Livaneli: İnsanlar geri dönülmez noktaya geliyor. Bir çığlık buradaki. Rakam olarak görmek çok farklı bu olayı ama biz 96’da ölmüş bir genci, ölmek üzere olan gençleri gördük. Bunun muhatabı ölüm orucuna yatanlar değil. Biz diyoruz ki insan hayatı her şeyden önemlidir, o diyor ki benim davam hayatımdan önemlidir. Burada ki muhatap hükümettir ve Başbakan’dır. Ana dilde savunma en doğal insan hakkıdır. Zaten yıllarca anadiline yasak uygulamasaydınız 50 bin insanımız kaybetmezdik. Anadilde savunma resmen ilan edeceğiz dediler. Öcalan’la görüşeceğiz diyorsunuz ve arkasından Başbakan kuzu kebap edebiyatına giriyor. Amacımız hayat kurtarmak. Bazıları ölsünler ne olacak diyebilirsiniz. Biz biliyoruz her idam her zulüm bütün bünyeyi hastalandırıyor. Toplum hastalanıyor. Başbakan’a sesleniyoruz. Bu üslubu değiştirin. Yenilgi gibi görmeyin. Başbakan’dan başka kimse çözemez. Ölümlerden de başbakan sorumludur.

Mungan: Uçuruma gidiyoruz

Murathan Mungan: Bugün yurttaşlık ve hayat bilgisine sahip olduğum için buradayım. Temel insani değerlere vicdana sahip her insanın ses çıkarması gerektiğine inandığım için buradayım. Kendimi ifade etmek konusunda daha şanslı olan insanların, kendini ifade etme imkânı olmayanların sesi ve sözü olmak zorundadır. Adil yargılanma hakkı demokrasi hakkı, kendini anadilinde savunma hakkı için buradayım. Bu topraklarda gün gelecek herkes anadilinde konuşacak eğitim yapacak kendini savunacak. Buraya ne kadar çabuk ulaşırsak, gökdelenler yerine temel insani değerleri yükseltebilirsek bunu o kadar kısa hallederiz. Uçuruma gidiyoruz. Bir düşmanlık dili tesis ediliyor. Bir hınç ve öç dili. En tepeden aşağılara kadar ağır bir kutuplaşma içinde, konu ne olursa olsun dilimizi bu öç kültürü belirleyebiliyor. Bir arada yaşamak zorunda kalan insanlar birini anlamanın dilini ve temel insani değerlerini bulmak gerekir. Açlık grevlerinin sağlık sorunları kadar ciddi bir başka mesele daha var. İktidardakilerin söylemleri ve tutumları ile ciddi bir akıl ve ruh sağlıkları bu toplumu çok etkiliyor.  Her şeyi kin ve öfke üzerinden ifade etmenin sıkıntısı yani iktidarın söylemi çok daha ciddi bir sağlık problemine yol açıyor. Muhataplık konusunda yeterince inanç sahibi değilim. Ses çıkartmak gerekiyor. Sadece İmralı’da tecrit yok. Türkiye’de de tecrit var. Hakikati öğrenme korkusuyla büyütülüyoruz. Medyasından basın organlarına kadar bildiğimiz öğrenme hakkımız tecrit edilmiş durumda. Gerçeklerden yüzleştirilmekten çekinerek büyütülüyoruz.

Engin: Taleplere manasız diyenler abdest tazelemeli

Aydın Engin: Hep üstünde tartışılan abuk sabuk taleplerle açlık grevi yapıyorlar iddiasının özellikle hükümete sadık medyanın birazda meslek ahlakını zorlayarak yaydıkları bir hava bu. Talepleri anadilde savunma, öbür talep İmralı’da ki tecridin kaldırılması. Bu iki talebin sadece açlık grevlerini yapanların değil hükümetin gündemine aldığı konular. Bunlar manasız talepler diyenlerin abdest tazelemeleri gerekiyor. 40. gün kritiktir. Anason kokusu duyulmaya başlarsınız. Önce siz duyarsınız. 50. günler gerçekten kritik günlerdir. Anason kokusu, ağızdan gelen anason kokusu çevreden de duyulmaya başlar. Anason kokusunun duyulmaya başlamasının tek anlamı vardır kalıcı hasarlar başlamadan bir önceki dönemdir. Şov yapıyorlar gibi ahlak dışı söylemler hapishanelerden tabutlar çıkmasına çanak tutması demektir.

 

Vedat Türkali: Sayın Başbakan ölümlere son vermeniz bekleniyor

Aralarında Deniz Türkali, Jülide Kural, Nur Sürer, Orhan Alkaya, Vedat Yıldırım, Şebnem Sönmez, Yıldırım Türker gibi isimlerinde bulunduğu çok sayıda  sanatçı Taksim Tramvay durağında oturma eylemi yaptı. Orhan Alkaya Vedat Türkali’nin gönderdiği mesajı okudu.

Vedat Türkali: Bu açlık grevleri sizden acımanızı, göz yaşı dökmenizi değil en yasal, en doğal haklarım engelsiz duyurmak için destek vermenizi bekliyor. Böyle bir yasal girişimdeki insana destek vermeniz için düşüncesini değil insanlığıyla ortak yanınızı anımsamanız yeter. Bir yaratıcı kişi, bir sanatçı olabilirsiniz. Sıradan biri, işçi, memur, iş insanı, ev kadını, öğretmen, bir eğitim aşamasında öğrenci olabilirsiniz. Dindar olabilirsiniz. Ya da herhangi bir dinsel inanca bağlı olmayabilirsiniz. Hangi türden olursanız olun, sonunda insansınızdır. Şu ya da bu biçimde vicdan sahibisinizdir. 'Devlet pazarlık etmez' diyor Sayın Başbakan. Devlet vatandaşına zulüm de etmez sayın Başbakan. Vicdanınız olması gerekir. Evet, çözüm yolunu açmanızı, kanı durdurmanızı, ölümlere son vermenizi bekliyor. Koca bir ülkenin sorumlu yöneticisi olarak temel görevinizdir bu. Bağışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz Sayın Başbakan.

Kategoriler

Güncel Gündem

Etiketler

Sanatçılar