Şam’da 22 Haziran’daki Mar İlyas Kilisesi’ne düzenlenen saldırıyı değerlendiren Bethnahrin Ulusal Konseyi Suriye temsilcisi Echoue Gouriye, “Bir ay önce, Levant Ulusal Konseyi temsilcileri, HTŞ’ye bağlı gruplar olduğunu düşündüğümüz kişilerce tehdit edildi. Tehdit ile kilise saldırısını birbirinden ayrı tutmuyoruz ve bir ‘tesadüf’ olduğunu düşünmüyoruz. IŞİD, bu saldırıyı üstlenmedi. Aksine köktenci Sünni bir grup üstlendi. Suriye Geçiş Hükümeti, Hıristiyan halklara güvence vermek için gerekli önlemleri almalı” dedi.
Suriye’nin başkenti Şam’ın Dweila semtinde, 22 Haziran Pazar günü öğle saatlerinde, Rum Ortodoks toplumuna ait Mar İlyas Kilisesi’ne intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 25 kişi yaşamını yitirdi, 63 kişi de ağır yaralandı.
Suriye Geçiş Hükümeti İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin Baba, düzenlediği basın toplantısında, saldırıyı “terör saldırısı” olarak nitelendirdi. Baba, ilk soruşturma bulgularının eylemin IŞİD tarafından gerçekleştirildiğine işaret ettiğini dile getirdi.
Saldırıda yaşamını yitiren 25 kişi için 24 Haziran’da Suriye’de cenaze törenleri ve anma etkinlikleri düzenlendi. Çok sayıda bölgede düzenlenen kilise ayinleri ile hayatını kaybedenler için dualar edildi ve faillerin yargılanması çağrısında bulunuldu.
Bethnahrin Ulusal Konseyi (Mawtbo Umthoyo D’Bethnahrin - MUB) Suriye temsilcisi Echoue Gouriye ile Suriye’deki Hıristiyan halkların saldırıya dair tepkileri ve talepleri üzerine konuştuk.
Suriye hükümeti, saldırıyı IŞİD’in düzenlediğini söyledi. Siz saldırı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şam'daki Mar İlyas Kilisesi'ne yapılan saldırı ilk değil. Son aylarda Suriye'nin Skelbiye bölgesindeki Noel ağacına, Wadi Al-Nasara'deki çarmıha yapılan saldırı ve en son Mar İlyas kilisesine yönelik terör saldırısı gibi olaylarla Hıristiyan topluluklara birçok kez baskı uygulandı. Dışişleri Bakanı'nın saldırıyı gerçekleştirenin IŞİD olduğu yönündeki açıklamalarına gelince, IŞİD'in terör saldırılarını ne zaman gerçekleştirdiğini hepimiz biliyoruz. Çünkü hiç çekinmeden doğrudan ilan ediyor. Ancak şimdiye kadar IŞİD bu saldırıyı üstlenmedi. Aksine iki gün sonra köktenci Sünni bir grup saldırıyı üstlendi. Ve bu az bilinen grup, yeni hükümetin bayrağı altına katıldığını açıklamıştı. Bu nedenle geçiş hükümeti saldırıyı yapanın kimler olduğunu açıklamalı.
Bu saldırı neden gerçekleşti, bölgedeki Hıristiyanlar neden hedef alındı sizce?
Bu saldırıların, radikal İslamcı ve Ortadoğu'daki Hıristiyan nüfusu ve kimliğini sona erdirmek isteyen karanlık güçler tarafından planlandığını düşünüyoruz. IŞİD'in Musul'a girmesinden ve Hıristiyanları o bölgede göçe zorlamasından bu yana, Irak'ta da bu senaryoyu gördük. Bağdat'taki Kurtuluş Meryem Ana Kilisesi'ne terör saldırısı yapıldı. Ama mevcut rejim, Hıristiyanları korumak için hiçbir şey yapmadı. Dolayısıyla amaç çok açık: Mallarına ve mülklerine el koymak için Hıristiyanların bölgesini boşaltmak.
Diğer yandan başkent Şam’da, 7 Mayıs’ta yapılan tarihi bir duyuru ile Şam, Halep, Humus, Hama, Tartus ve Hıristiyan vadisinde yaşayan Hıristiyan Rum Ortodokslar (Melkit-Süryani), Levant Ulusal Konseyi’nin kuruluşunu ilan etti. Suriye'nin geleceğini yeniden şekillendirmeyi amaçlayan Levant Ulusal Konseyi, Suriyeli Hıristiyanları siyasi ve sivil hayatta temsil etmeyi, haklarını savunmayı ve “devletin tüm etnik kökenlere, kültürlere ve dinlere karşı tarafsızlığına dayalı bir vatandaşlık devleti inşa etmeye” katkıda bulunmayı amaçlayarak yola çıktı.
Yaptıkları kongre ile konseyi ilan eden temsilciler, Şam’da telefon ve basın yoluyla tehdit aldı. Kongre sonrası Haziran ayında da, HTŞ’ye bağlı gruplar olduğunu düşündüğümüz kişilerce konsey yöneticilerimiz tehdit edildi. Tehdit alınması ardından konsey temsilcileri, Suriye hükümeti ile durumu görüştüler. Hükümet, “Biz tehdit etmedik, kimin ettiğini de bilmiyoruz” dedi. Ancak biz bu tehdit ile hemen çok kısa bir süre sonra gerçekleştirilen kilise saldırısını birbirinden ayrı tutmuyor, bunun bir ‘tesadüf’ olduğunu düşünmüyoruz. Bu saldırı ve tehdit, Suriye’deki Hıristiyan halklarda kuşku uyandırıyor.
Suriye’deki Hıristiyan halklar yapılan saldırıyı nasıl yorumluyor peki?
Ortadoğu'da özellikle Suriye'deki Hıristiyanlar, kökleri ve kimlikleri binlerce yıla uzanan halklardan biri. Amacın, onları yerinden etmek ve tarihsel medeniyetlerini ortadan kaldırmak olduğunun farkındalar. Ancak Hıristiyanlar hayatta kalma mücadelesinin tek seçenek olduğu bilinciyle, aşırılık yanlısı terörist grupların hedeflerine ulaşamayacağı düşüncesindeler.
Bölgedeki Hıristiyanlar saldırı sonrası ne hissediyor?
Terör saldırısından sonra Hıristiyanlar bu saldırılara karşı durmak için daha çok kenetlendi. Öte yandan Suriye Geçiş Hükümeti, bir sonraki aşamada Hıristiyan halklara güvence vermek için gerekli önlemleri almalı. Aksi takdirde, toplumda korku ve güvensizlik duygusu daha da artacak. Halklar artık Suriye’deki varlıklarını savunmak için bölgedeki ve dünyadaki tüm demokratik güçlere çağrı yapmaya başlayacak.
Saldırıya ilişkin bir soruşturma başlatıldığı paylaşıldı Suriye hükümeti tarafından. Bu doğru mu, etkin bir soruşturma yürütülüyor mu sizce?
Suriye hükümeti, kiliseye yapılan saldırının ardından bir grup teröristi tutukladığını açıkladı ve saldırıyı gerçekleştirenin IŞİD olduğunu söyledi. Ancak daha önce de söylediğim gibi IŞİD saldırıyı üstlenmedi. Dolayısıyla IŞİD ve tutuklama açıklamaları, halk için ikna edici olmadı. Öte yandan kamera incelememizde göründüğü gibi kiliseye giren erkek, iki ay önce kiliseye Hıristiyanları taciz etmek için “kamu güvenlik araçları”yla gelen bir grubun üyesiydi.
Bu yüzden şimdiye kadar bu konunun etkin bir şekilde araştırıldığına dair ikna edici bir şey yok. Suriye Geçiş Hükümeti, bir devlet olarak kendilerinden talep edilen soruşturmaları yürütmedi. Ancak Antakya Rum Ortodoks Patriği X. Yuhanna, Geçiş Hükümeti’nin yetersizliğine yönelik eleştiride bulunduğunda, Geçiş Hükümeti Patriği eleştirme fırsatını kaçırmadı.
Suriye’deki Hıristiyan halkların talep ve beklentileri nedir?
Tüm bileşenlerinin haklarını ve hükümetteki adil siyasi temsilini garanti alan bir Suriye anayasası istiyoruz.
Taleplerimiz:
- Haklarımızı garanti eden ve merkezi olmayan bir yönetim.
- Tarihi kimliğimizin anayasada tanınması.
- Süryani dili dahil olmak üzere tüm Hıristiyan dillerinin tanınması.
- Hıristiyan halkların kendi güvenlik ve yönetimini sağlayabilmesi.