Claudio Filippini: melodi avucunun içinde

1 Kasım Cumartesi günü saat 19:00’da Akbank Sanat sahnesinin konuğu olacak Claudio Filippini, hem bir besteci hem de bir piyanist olarak alabildiğince kişisel bir dil yaratmayı başardığı albümüyle, 2014'te Avrupa caz sahnesinin önemli çalışmaları arasında şimdiden yer buldu.

SAMİ KISAOĞLU

24. Akbank Caz Festivali kapsamında İstanbul’a gelen isimlerden biri de, İtalyan caz sahnesinin yükselen isimlerinden 32 yaşındaki piyanist ve besteci  Claudio Filippini. 1 Kasım Cumartesi günü saat 19:00’da Akbank Sanat sahnesinin konuğu olacak olan müzisyen, bugüne kadar Tokyo, New York, Montreux Caz Festivalleri ve Londra’nın caz mabedi Ronnie Scott’s gibi caz adına birçok önemli şehir ve festivalde boy gösterdi. Filippini, İtalya’nın önemli albüm şirketlerinden ‘CAM Jazz’ için kaydettiği 4 albümün yanı sıra Wynton Marsalis, Dee Dee Bridgewater, Mike Stern gibi caz dünyasının birçok önemli ismi ile aynı sahneyi paylaşmış bir isim.

Adriyatik Denizi kıyısındaki İtalyan şehri Pascara’da doğan Filippini, henüz 3 yaşındayken babasının Liszt, Rossini, Verdi plaklarını onlarca kez dinleyerek müzik sevdasına tutulur. O zamanki en iyi dostu olarak hatırladığı, evlerindeki oyuncak org ile saatlerini geçiren Filippini 6 yaşına geldiği vakit ailesine hayatını değiştirecek olan soruyu yöneltir: “Benim için gerçek bir piyano alabilir misiniz?” Filippini’nin müzik macerası evlerine alınan ilk piyanonun ardından Giovanni Battista Pergolesi Konservatuarı’nda devam eder. Filippini, Bach’tan Mozart’a klasik piyano edebiyatının temel taşları üzerine çalışmakta olduğu sırada caz bölümünün bir dersine misafir olmasıyla gönlünü caza kaptırır. Henüz 11 yaşındayken müzik pusulasını caza doğru çeviren piyanist 17 yaşında kazandığı bir burs sonucunda eğitimine Chicago’daki ‘Columbia College of Music’de devam eder. Sanatçı bu dönemde Kenny Barron’dan Enrico Pieranunzi’ye caz piyanonun birçok usta isminin atölye çalışmalarına katılma fırsatı bulur. Yamaha Müzik Vakfı’nın 2002’de gerçekleştirdiği solo piyano yarışmasının Avrupa birincisi olan Filippini 2004 yılında ise konservatuardan piyanist diplomasını alır.

İlk Albüm, CAM Jazz Kayıtları ve Sonrası

Takvimler 2009 yılını gösterdiğinde, bir gecede kaydettiği ilk albümü Tintura Madre’yi (Cinik Records) yayınlar Filippini. Doğaçlamanın başrolde olduğu ve kimi hatalardan dolayı piyanistin mesafeyle yaklaştığı bu albümün ardından CAM Jazz etiketiyle çıkardığı ilk trio albümü gelir. The Enchanted Garden (2011) adını taşıyan albüm piyanistin kariyerinde önemli bir kırılma noktası oluşturur. Sesini daha geniş kitlelere duyurmayı başardığı bu albüm ile sanatçı İtalyan cazının yeni harika çocuğu olarak selamlanır. Albümün takdimi için kaleme aldığı yazısında duayen piyanistlerden Enrico Pieranunzi şöyle der: “Anlattığı müzikal hikayeler hayal gücü ve derinlik dolu; Claudio’nun doğaçlamaları güzelliklere açığa çıkaran bir müzikal dil içeriyor. Alabildiğine yoğun ve güçlü bir müzikal üretim söz konusu. Tebrikler.” Filippini’nin kontrbasta Luca Bulgarelli ve davulda Marcello Di Leonardo’dan kurulu İtalyan Triosu ile kaydettiği bu albüm bir yandan Akdeniz coğrafyasının müzikal renklerini taşırken bir yandan da Amerikan caz piyano üçlülerinin açtığı kulvardan yol olan bir müzikal formülü açığa çıkarır.

Claudio Filippini & Nordic Trio

İtalyan Triosu ile kaydettiği ‘The Enchanted Garden albümünün sonrasında trompetçi Fulvio Sigurtà ile Through The Journey (2012) albümünü kaydeden sanatçı, bu iki albüm sonrasında yeni bir döneme adım atar. İsveçli kontrbasçı Palle Danielsson ve Finli baterist Olavi Louhivuori’dan oluşan Nordic Trio isminli üçlüsü ile 2013 yılının Ocak ayında Facing North albümünü çıkaran piyanist ertesi yıl ise Breathing in Unison(2014) albümünü yayınlar. İtalyan Triosu ile kaydettiği albümüne göre oldukça farklı müzikal nüanslara ve bakış açılarına sahip olan bu iki albümün fikir babası ise CAM Jazz’ın prodüktörü olan Ermanno Basso olur. İlk kez Almanya’nın dünyaca ünlü Bauer Stüdyolarında (Ludwigsburg) bir araya gelen bu ekip kısa sürede 11 parçadan oluşan Facing North albümünü kaydeder. Genç piyanistin 1920’li yıllara ait bir Steinway piyanonun başında olduğu kayıtta 6 Filippini bestesinin yanı sıra Henry Mancini, George Gershwin, Brian Wilson ve Adele besteleri yer alır.

Son albümün hikmeti

Sözünü ettiğimiz iki İskandinav müzisyen ile Filippini’nin gerçekleştirmiş olduğu müzikal ortaklığın ikinci meyvesi ise geçtiğimiz günlerde açığa çıktı. ‘Breathing in Unison’ (2014) ismini taşıyan albümde üçlü, geleneksel bir bakış açısından yola çıkarak çağdaş bir söylem yaratmayı başarıyor. Albüm gerek incelikli repertuar seçimi gerekse yeniden yorumlanan bestelerdeki usta işi düzenlemeler ile göz dolduruyor. Filippini’nin kendi bestelerinin yanı sıra caz standartlarından pop baladlarına uzanan bir repertuarda gezinen albüm özellikle şarkı formundaki eserlerde sergilediği açık uçlu yaklaşım ile dikkatte değer. Akademi Ödüllerinde (1953) “En İyi Şarkı” ödülünü alan unutulmaz Secret Love (Webster Sammy Fain & Paul Francis) parçasından Rufus Wainwright imzalı Poses’a melodinin baş rolde olduğu birçok eserde adeta piyanosu üzerinden şarkılar mırıldanan Filippini önceki albümlerinde olduğu gibi yine kimi zaman Bill Evans’ı da hatırlatır. Evans gibi melodiyi avucunun içinde bir oyun hamuru gibi yoğuran Filippi yorumladığı her parçada derin bir samimiyet ve lirizm ortaya koyar. Filippini’nin hem bir besteci hem de bir piyanist olarak alabildiğince kişisel bir dil yaratmayı başardığı albüm 2014 yılının ilk üç ayında Avrupa caz sahnesinden çıkmış en iyi çalışmalarından biri olarak hatırlanıyor.

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik