Kapıdaki tehlike: zaman aşımı

Çok sayıda faili meçhul ve kayıp davasında zaman aşımı sınırına gelindi. Eğer adım atılmazsa bu dosyalar kapatılmış olacak. İHD ve Cumartesi Anneleri zaman aşımı tehlikesine karşı yeni bir kampanya başlattı.

Türkiye’nin yakın tarihi, faili meçhuller ve toplu katliamlar tarihi aynı zamanda. 1980 askeri darbesinin ardından başlayan zorla kaybedilmeler, 1990’lı yıllarda bilhassa Güneydoğu’da sistemli bir devlet politikasına dönüştü. Yüzlerce insan, kolluk güçleri tarafından zorla kaybedildi. Şimdilerde her gün yeni bir toplu mezar bulunuyor.  Her cumartesi, başta Galatasaray Meydanı olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerinde insanlar kayıplarının akıbetini arıyor. Onlarca yıl yaşanan ağır hak ihlalleriyle ilgili şimdiye kadar somut hiçbir adım atılmış değil. Açılan soruşturmalar, davalar, yıllardır hiçbir ciddi gelişme yaşanmaksızın devam ediyor. Sistemli bir şekilde uygulanan hak ihlallerinden sonra şimdi de dosyaların sistemli bir şekilde kapatılması söz konusu. Türkiye’de kayıp yakınlarının mücadelesinde sembol olmuş, pek çok zorla kaybedilme davası, zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya. 

İnsan hakları ihlallerine karşı yıllardır mücadele eden İnsan Hakları Derneği ve Cumartesi Anneleri, zaman aşımı uygulamasına karşı 31 Mayıs’a kadar sürecek olan bir kampanya başlattı. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları zaman aşımı uygulamasının kaldırılması ve etkin bir soruşturma yürütülmesini istiyor.  Kampanya 4 Şubat Çarşamba günü, Cezayir’de düzlenen basın toplantısıyla başladı.

Yargı işlevini yerine getirmedi

Kampanyayla ilgili konuşan İHD Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan, cezasızlığın Türkiye’de devletin her kademesinin işbirliğiyle yaratılan bir gelenek olduğunu ve cezasızlığın ana sebeplerinden birinin, yargının işlevini yerine getirmemesi olduğunu söyledi. Arcan, bu tespitin, AİHM tarafından verilen kararlarda da sık sık yapıldığını vurguladı.

Zaman aşımı tehlikesine dikkat çeken Arcan, “Zaman aşımı uygulaması nedeniyle, insanlık suçlarında, evrensel hukuka aykırı bir biçimde, kovuşturmaya yer olmadığı kararları verilmektedir. Acil bir düzenleme yapılmazsa , binlerce dosya gibi zorla kaybedilme dosyaları da zaman aşımı gerekçesiyle yakın zamanda kapanacak ve bu suçların failleri, hesap vermekten kurtulmuş olacaklar” diye konuştu. Arcan, zaman aşımı kuralları ve af yasalarının insanlık suçlarında uygulanmaması evrensel kuralın yasallaştırılması çağrısı yaptı.

Erdoğan sözünü tutmadı

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumartesi Anneler’iyle yaptığı görüşmeyi hatırlatarak, “Erdoğan o görüşmede söz verdi. BM Kayıplar Sözleşmesine taraf olacaktı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanıyacaktı. Türkiye halen bu yetkiyi tanımış değil. Neyi bekliyorsunuz?” diye konuştu.

Türkdoğan, 1992 yılında kaybedilen ve 2012 yılında zaman aşımında dosyası kapanan Hasan Gülünay için de Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptıklarını ve yüksek mahkemenin zaman aşımı kararının uygulanamaz olduğu yönünde karar vermesini beklediklerini söyledi. 

Sembol davalar zaman aşımı tehdidi altında

Zaman aşımı gerekçe gösterilerek, kapatılma tehlikesi altında bulunan onlarca dava var. Mahkemeler, 20 yıllık zaman aşımı süresi dolmuş olan dosyaları kapatıyor. Kayıp yakınları için sembol haline gelmiş olan Hasan Ocak, Rıdvan Karakoç ve Murat Yıldız dosyaları önümüzdeki aydan itibaren zaman aşımını tehlikesi altına girmiş durumda. 1980 yılında kaybedilen Hayrettin Eren’in dosyası da geçtiğimiz hafta zaman aşımı nedeniyle kapatıldı.

Yüzde 67’sinin akıbeti belli değil

Hafıza Merkezi verilerine göre, devletin bir ‘terörle mücadele’ yöntemi olarak uyguladığı zorla kaybetme politikası sonucunda ortaya çıkan suçlardan yargıya intikal edenlerin yüzde 69’u soruşturma sürecinde bırakılmış. Bu dosyalardan yüzde 17’si hakkında dava açılması dışında bir gelişme yaşanmazken, yüzde 7’sine takipsizlik, yüzde 2’sine zaman aşımı ve yüzde 4’üne beraat kararı verilmiş. Mahkûmiyet kararı çıkan dosyaların genel oranı ise yalnızca yüzde 1. Buna karşın bu tür dosyalardan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidenlerden yüzde 78’inde Türkiye aleyhine ihlal kararı çıkmış. AİHM, davaların yüzde 9’unda taraflara dostane çözüm önerirken, dosyaların yüzde 3’ü şu anda Anayasa Mahkemesi tarafından inceleniyor. İncelenen dosyaların üzerinden ortalama 19 yıl 9 ay geçmesi, Türkiye’de bu tür soruşturmalarda genelde zaman aşımı süresi 20 yıl kabul edildiğinden, dosyaların büyük bölümünün kapanma riskiyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Ayrıca ihlalin üzerinden geçen bu uzun süreye rağmen, zorla kaybedilenlerin yüzde 67’sinin akıbeti halen belirlenmiş değil. Yüzde 27’sinin bedenleri bulunarak ailelerine teslim edilirken, yüzde 6’sının bedeni bulunmasına rağmen ailelerine teslim edilmeden kimsesizler mezarlığına gömüldüğü saptanmış.

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.