Mesut Yeğen: DTK’nın teklifini oturup konuşmak gerekir

Öz yönetim tartışmalarını Kürt meselesini yakından takip eden Prof. Mesut Yeğen'e sorduk.

Kürt meselesinde 7 Haziran seçimlerinden sonra hendekler, sokağa çıkma yasakları ve başlayan çatışmaların ardından Bölgeden ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. Çatışmaların başlamasıyla birlikte Kürt siyasetçilerinden ‘öz yönetim’ çağrıları gelmeye başlamıştı. Demokratik Toplum Kongresi, hafta sonu yaptığı toplantıda öz yönetim çağrısını daha detaylı ve daha yüksek sesle dile getirdi. Kongrede, aralarında HDP’nin olduğu Kürt siyasetinin önde gelen aktörleri ‘öz yönetim’ konusunu tartışmaya açtı. Kürt meselesini yakından takip eden İstanbul Şehir Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Mesut Yeğen, Agos’un sorularını yanıtladı. 

DTK’nın yayınladığı bildiriyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt meselesinde yeni bir döneme mi girildi?

Kürt meselesinde yeni bir dönem olduğu açık. Ancak ortaya konan teklifin bu işle ilgilenenler açısından sürpriz olduğunu düşünmüyorum. DTK, şimdiye kadar ortaya konmuş olan önerilerin daha derli toplu bir biçimde, daha sistematik ve oldukça soğukkanlı bir dille aktarmış oldu. Dolmabahçe’deki uzlaşılmış metnin yanına yeni bir metin eklemiş oldu. Dolmabahçe’deki metinle birlikte yol haritasını şekillendirecek metinlerden biri olacaktır. Devlet ve sistem nazarında, teklif çok maksimalist bulunacaktır. Ancak yakın bir okumayla, Kürt meselesinde değişen şartları göz önüne aldığımızda, yapılan teklifin çok maksimalist olmadığı görülüyor. DTK bir tür yetki devrini teklif ediyor. Bu yetki devrinin nasıl isimlendirileceği ayrı bir mesele ama açık ki güvenlikten iktisada, sağlıktan eğitime idarenin belli başlı temel işlevlerinin yerel idare tarafından yerine getirilmesi ve bu yerine getirme işinin de bir tür bölgesel meclis tarafından yapılmasını öneriyor. Dolayısıyla önerilen esas olarak bir bölgesel meclis ya da meclisler. Bu ve benzeri durumlar İspanya’da Almanya’da İrlanda’da uygulamaya konulmuş durumda ve çalışıyor. DTK’nın teklifini oturup konuşmak gerekir.

Konuşma zemini yakalanabilecek mi?

Yeni anaysa tartışmasında elbette bu zemin yakalanabilir. Ama bu hendek siyasetinin nihai devam etmesini beklememeliyiz. Orada ya bir eskalasyon yaşanacak ya da müzakereye dönüş. Eskalasyon yaşanırsa, DTK’nın ortaya koyduğu teklifler, silahın konusu olur, müzakereye dönülürse masadaki referans metinlerinden biri olacaktır.

Bu çatışma ortamı sürdürülebilir mi?

Sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. İki taraftan birinin şiddeti yükseltmesiyle devam edecek. Devlet uyguladığı şiddet dozajından memnun gibi. Çünkü henüz Kürtlerde kontrol edilemez bir kitlesel tepkiye yol açmış değil ama bu olmayacak anlama gelmiyor. Kürtler buna birkaç ay daha dayanamaz. Benim öngörüm, Suriye’de yeni durum bekleniyordur. Eğer orada devlet lehine bir durum hasıl olursa, ki ben olacağını zannetmiyorum, devletin eli daha güçlü olacaktır. Ama işler devletin beklediği şekilde gelişmezse ki ben öyle olacağını düşünüyorum, büyük ihtimalle müzakereye dönmüş olacaktır ya da kendi açısından şiddet kampanyasına girişecektir. Bunun da işlerin içinden çıkılamaz hale getireceğini ve hep konuşageldiğimiz kopuşu geri dönülemez hale getireceğini düşünüyorum.

Öcalan’ın yeniden devreye gireceği söyleniyor. Öcalan hangi durumda devreye girebilir?

Öcalan, büyük ihtimalle devletle Kandil arasında oluşabilecek uzlaşma formülüne ancak mühür vurabilir. Kendisi yaratıcı bir gündeme gelemez çünkü Kürt hareketiyle teması yok. Kürt hareketinin bu koşullarda neyi kaldırıp neyi kaldıramayacağını yerli yerinde tespit edemiyordur. Bunu tespit edemeden tümüyle kendi öngörüleriyle bir teklif yapması durumda Kürt hareketi üzerindeki karizmasını zedeleyebilir. Öcalan da devlet de bundan uzak duruyordur. Kürt hareketi de böyle bir şeyin olmasını istemez. Kürt hareketiyle devlet arasında üzerinde konuşulabilir bir uzlaşma zemini ortaya çıkarsa, Öcalan bu zeminde konuşabilir, olan formülün geliştirilmesini sağlayabilir, sonrasında da o formüle damgasını mührünü vurmak isteyebilir ya da öyle bir mühre ihtiyaç olduğunda Öcalan devreye girer.

Hendekler olmadan konuşamaz mıydık? Süreç devam edemez miydi?

Hendekler olmadan bunları konuşabilirdik. Konuşuyorduk zaten. 7 Haziran’dan sonra meseleyi konuşmak için daha elverişli bir ortam olduğunu düşünüyorum. Daha zayıf bir AK Parti, daha güçlü bir HDP. Böyle bir ortamda Kürt sorununu konuşmak, öz yönetim, yetki devrini konuşmak daha kolaydı. Hendek siyasetinin işleri kolaylaştırdığını düşünmüyorum. Türkiye’de siyasi ortamı, Kürt meselesini konuşmak için olumlu bir yöne evirtme konusunda olumlu bir etkisi olmadı. Devlet bir süredir, silahları bırakma, sınır dışına çıkmayla müzakereyi başlatacağını söylüyordu gelinen durum hendeklerin kapatılması üzerinden başlanabileceğini gösteriyor. 

DTK ne dedi? 

Demokratik Toplum Kongresi, (DTK) aralarında HDP, DBP ve HDK’nın da içinde bulunduğu, Kürt siyasi ve sivil toplum kuruluşlarını içinde bulunduran bir çatı organizasyonu. DTK, 26-27 Aralık’ta Diyarbakır’da genişletilmiş olağanüstü kongresini topladı. Toplantıya HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek’in de arlarında bulunduğu çok sayıda kurum temsilcisi katıldı. Açıklanan sonuç bildirgesinde, “Kürt sorununun demokratik özerklik çözümü Türkiye’nin demokratikleşmesinden ayrı ele alınamaz. Türkiye gerçeğinde demokratik özerkliğe dayalı bir siyasi ve toplumsal sistem yaratmadan Türkiye’nin demokratikleşmesi mümkün değildir” denildi. Tartışmaya ve uzlaşmaya açık olunduğu vurgusu yapılan sonuç bildirgesine öz yönetim özetle şu şekilde tanımlandı,

“Ülke genelinde kültürel, ekonomik, coğrafi yakınlıkları dikkate alınarak bir veya birkaç komşu şehri kapsayacak biçimde demokratik özerk bölgelerin oluşturulması, tüm bu özerk bölgelerin ve kentlerin demokratik esaslarla seçilmiş meclisler ve meclisler içinden seçilmiş özyönetim organları tarafından Türkiye’nin yeni demokratik Anayasasının temel prensipleri çerçevesinde yönetilmesi. Özerk Bölgelerin halk iradesinin ayrıca TBMM ve merkezi yönetimde de demokratik esaslar temelinde temsil edilmesi.”

Demirtaş ve HDP’lilere soruşturma

Açıklamanın ardından ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında "özerklik" konusundaki açıklamaları gerekçe gösterilerek soruşturma başlattı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Diyarbakır Savcılığı ise Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Hatip Dicle, Kamuran Yüksek, Selma Irmak ve Sebahat Tuncel hakkında özyönetim açıklamaları nedeniyle soruşturma başlattı.


Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem

Etiketler

PKK DTK HDP Demirtaş


Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.