OHANNES KILIÇDAĞI
Kürtler ve Ermeniler, tırnak içinde
Sonuçta ‘büyük’ aktörler yağmadan büyük pay, ‘küçük’ aktörler küçük pay aldı. Bunların yanı sıra, kendini ‘haram’dan sakınan Kürtler, Türkler, Müslümanlar olmuş mudur? Evet. Bütün bu sorular ve cevaplar birbiriyle çelişkili değildir, gerçeğin karmaşık niteliğine işaret eder sadece.
Yine mi "kılıç artığı"?
Bugün Ermenileri kastederek söylense de söylenmese de, muarız olarak görülen birilerine kötü bir şey söylemek maksadıyla, Ermenileri –ve diğer katliam mağdurlarını– aşağılayan bir söz kullanılmıştır. Nereden baksan yanlış, nereden baksan vahim.
“Yerevan’a değil cehenneme!”
Müttefiklerin açıkça sırt çevirdiği, Ankara’dan kapalı-açık tehditlerin geldiği bu ortamda, üstelik Eylül 1922’de İzmir’in Rum ve Ermenilerine yapılan ve bugün hâlâ ‘düşmanı denize dökmek’ adı altında övünülen muameleler de gözlerinin önündeyken, Ermenilerin bir karar vermesi gerekiyordu.
Karantinada bir 24 Nisan
Peki, Türkiye toplumu için Ermeni Soykırımı’nı hatırlamak, kurbanları anmak ve bunların ötesinde soykırımın ne olduğu, nasıl olduğunu idrak etmek neden önemli ve gerekli? Bu yazıda kısaca üç başlık altında bu soruya eğilmeye çalışacağım.
Virüsten Holokost’a notlar
Ölümün toplumsal hayatta oturtulduğu ‘normal’ pozisyondaki, ritüellerdeki kaymalar insanlar arasındaki ilişkide de çarpılmalara yol açıyor. . O yol ve yöntemler ortadan kalktıkça insan ve kitle davranışları da savrulmaya, ölümle başka tür bir ilişkilenme biçimi ortaya çıkmaya başlıyor.
Patrikhane Diyanet’e bağlanmış, duymamışız
Asıl vahamet, devlet camilerle ilgili bir karar almadan kendilerinin de kiliselerle ilgili bir karar alamayacaklarını söylemesinde. Aradaki bağı kurmakta zorlanıyorum.
Korona ve çalışma düzeni
Koronavirüs salgını hepimizi değil ama çoklarımızı eve kapattı. Ne kadar süreceği belli olmayan bir (a)sosyal düzene geçtik. Bunun bir parçası da, özellikle ofis işi yapan beyaz yakalılarımız için yeni bir çalışma düzeni oldu.
Agamben’i Texas Vali Vekili’yle buluşturan virüs bize ne yapmaz?
Gelelim Agamben tarafına. Agamben, geçmişte de benzer salgınlar olduğunu ama bu derece tedbir alınmadığını söylüyor. Ona göre devletler, bu salgını, istisnai durumu daimiye çevirmek ve böylece baskıcı rejimlerinin kökleştirmek için bir fırsat olarak kullanıyorlar. Getirilen uygulama ve kısıtlamaların kalıcı olma riskine dikkat çekiyor ve “Daimi olağanüstü halde yaşayan bir toplum özgür bir toplum olamaz” diyor.
Tuvalet kâğıdı ve tabanca
Aslında bu tip salgınlar, afetler vs. bize iki şeyin kırılganlığını net biçimde gösteriyor, daha doğrusu hatırlatıyor, hatta yüzümüze çarpıyor: Bir canlı türü olarak kırılganlığımız ve kurduğumuz toplumsal düzenin kırılganlığı.
Göçmenler bir kaledir
Göçmenlere destek olmanın başka bir gereği de içinde yaşadığımız siyasi düzenin selametiyle ilgili. Şöyle ki, bu insanlara maddi, manevi ve söylemsel düzeyde destek olmadığınız zaman ülkedeki siyasi önceliği ve inisiyatifi, ırkçı, ayrımcı, saldırgan çevrelere bırakmış oluyorsunuz