1915 soykırımında bütün ailesini kaybeden ve mucize kabilinden hayatta kalan Aurora Mardiganian adına her yıl Ermenistan’da verilen ödülün bu yılki sahibi Myanmarlı Müslüman bir avukat oldu. Ödül törenini yerinde izleyen Agos yazarı Vicken Ceheterian, hem izlenimlerini yazdı hem de Myanmarlı Müslümanların (Türkiye’de daha çok ‘Arakanlılar’ olarak biliniyorlar) var kalma mücadelesine omuz veren avukat Kyaw Hla Aung ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
Vicken Cheterian/YEREVAN
1,1 milyon dolarlık ‘Aurora Uyanan İnsanlık Ödülü’ne bu yıl Myanmarlı avukat Kyaw Hla Aung’un layık görülmesi sürpriz oldu. Çünkü finale kalan diğer iki kişi, güçlü karakterleri ve anlattıkları inanılmaz hikâyelerle kuvvetli adaylardı. Sürpriz oldu, çünkü 78 yaşındaki bu avukat, hayatı boyunca, kendi kendini tecrit etmiş bir ülke olan Myanmar’ın Rakhine eyaletinde yaşamıştı; günümüzde hepimizin yaptığı gibi, halkının hikâyesini iki dakikalık açıklamalarla anlatmaya alışkın değil. Ayrıca, ömrünü, uzaklarda bir ülke olan Myanmar’da, devletin ayrımcı politikalarına karşı, Müslüman bir halk olan Rohingyaların haklarını savunarak geçirmişti.
Ancak bir kez daha düşünüldüğünde, bunun çok anlamlı bir seçim olduğu görülüyor. Aurora Ödülü, Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümündeki anma etkinlikleri sırasında tasarlanmıştı. Carnegie Corporation of New York adlı kuruluşun başkanı Vartan Gregorian ile, girişimciler Noubar Afeyan ve Ruben Vardanyan, bu ödülü tesis ederken, soykırım kurbanı Ermenilerin yaşadıklarına duyarsız kalmayıp, yardım etmek için bir şeyler yapmaya çalışan insanların hatırasını esas almışlardı. Şimdi, yüz yıl sonra, modern dönemin ilk soykırımından kurtulanların torunları, Aurora Ödülü’yle, kitlesel şiddete maruz kalan başka halklara yardım eli uzatacaktı. Aurora’nın ruhunu, dinî ve etnik kimliği nedeniyle aynı adaletsizlikler, katliamlar, tehcirlerle karşı karşıya kalan, kültürü köklerinden sökülen bir halktan daha iyi yansıtabilecek bir şey olabilir mi?
“Kyaw Hla Aung’un çalışmaları, Aurora Ödülü’nün ruhunun canlı bir örneği. Alt edilmesi çoğunlukla mümkün görünmeyen bir adaletsizliğe karşı verilen mücadelede, bir bireyin ne kadar etkili olabileceğini; dünyanın en savunmasız insanlarına destek olmak için atılan cesur bir adımın nasıl devasa bir etki yaratabileceğini ortaya koyuyor.” Seçme komitesinin üyesi ve eski Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri ve eski İrlanda Devlet Başkanı Mary Robinson ödülün gerekçesini bu sözlerle anlattı.
Halkının tarihiyle örtüşen bir yaşam öyküsü
Aung’un yaşamöyküsü, Rohingya halkının tarihiyle örtüşüyor. 1970’li yılların sonlarında Rohingyalara karşı ayrımcı politikalar başladığında memleketinde avukatlık yapıyormuş, hatta milletvekili adayı olmuş. Myanmar’daki askerî yetkililerin, Rohingyaları “Bengalli” saymaya yani komşu ülke Bangladeş’ten gelen göçmenler olarak görmeye karar vermesinin sonucu olarak, Rohingyalara yönelik ayrımcı politikalar geliştirildi. 1982 anayasasında, Burma’daki 135 “ulusal ırk” arasında anılmayan Rohingyaların vatandaşlık hakları ve siyasi hakları kısıtlandı. 1986 yılında yetkili makamlar çiftçi Rohingyaların topraklarına devlet adına el koymuş; o dönemde hiçbir avukat, onların haklarını savunmaya cesaret edememiş. Kyaw Hla Aung, davayı üstlenerek halkının haklarını barışçıl yöntemlerle savunmak üzere yola koyulmuş. Mücadelesi boyunca defalarca tutuklanmış ve toplamda on yıl hapis yatmış.
2012 yılında, aşırılıkçı gruplar, en büyük Rohingya şehri olan Sittwe’de sivillere saldırdı. Halen, binlerce Rohingya’yla birlikte, iç mülteciler için kurulmuş bir kampta yaşayan Kyaw Hla Aung, “Polis oradaydı. Teröristler evlerimizi yakarken, polisler bize camiye sığınmamızı emrettiler” diyor ve ekliyor: “Bütün kitaplarımı kaybettim.”
Rohingya İslamcı başkaldırı hareketi, şiddetin yükselmesinden başka bir işe yaramadı. 2015-2017 arasında maruz kaldıkları kitlesel şiddet nedeniyle en az 650 bin Rohingya ülkesini terk etti ve Bangladeş’teki Rohingyaların sayısı bir milyonu geçti. 53 bin Rohingya halen kendi ülkesinde, kamplarda yaşıyor. Kendi memleketinde kalanların sayısı sadece 400 bin. Tehdit altında bulunan Rohingya kimliği ve kültürü, ancak uluslararası düzeyde itirazlarla ve devlet politikasının değişmesiyle kurtulabilir.
Kyaw Hla Aung 1 milyon 100 bin dolarlık ödülün yalnızca 100 bin dolarını alabilecek; geri kalan 1 milyon dolar ise onun belirlediği üç kuruluş olan Sınır Tanımayan Doktorlar (İngiltere), MERCY Tıbbi Yardım Derneği (Malezya) ve Uluslararası Katolik Muhacerat Komisyonu (İsviçre) arasında paylaştırılacak.
‘İktidar hala ordunun elinde’
Kyaw Hla Aung’a, Myanmar’ın başında, bir insan hakları savunucusu ve Nobel Barış Ödülü sahibi olan Ang San Su Çi bulunduğu halde Rohingyalara yönelik zulmün nasıl devam edebildiğini sordum. Aung, Su Çi’nin hakiki bir gücü olmadığını, iktidarın hâlâ ordunun elinde olduğunu söyledi. Devlet Başkanı’yla tanışıklığı olmadığını belirten Aung, Aurora Ödülü’nün ardından uluslararası düzeyde bir ilgi oluşmasıyla, kendisini davet etmesini umuyor; “Ona ne yapmamız gerektiğini anlatmak istiyorum” diyor. Rohingyaların yaşadıkları toprakları Myanmar’dan ayırmak ya da Bangladeş’le birleşmek gibi bir talebi yok: “Biz Myanmar’da yaşamak istiyoruz, ama kanun ve düzen, sulh ve sükûn içinde.”
Aurora Uyanan İnsanlık Ödülü’nü geçen yıl Sudan’daki iç savaş bölgesinde çalışan ve yüzlerce insanın hayatını kurtaran Dr. Tom Catena almıştı. Ödülün ilk sahibi ise Burundi’de iç savaş sırasında yüzlerce yetimin hayatını kurtaran Marguerite Barankitse olmuştu.