‘Eğitim her fırsatta durdurulmamalıdır!’

Maraş merkezli depremler sonucunda evini kaybetmiş binlerce insanın barınması için KYK yurtlarının boşaltılma kararıyla birlikte üniversitelerin yaza kadar kapanacağı açıklandı.

Öğrencilerin eğitiminin bölünmesi, aileleri deprem bölgesinde olan öğrencilerin de kaldığı yurtların alelacele boşaltılması hem akademik kadronun hem de öğrencilerin büyük tepkisiyle karşılandı. MEF Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi Narod Erkol’la bu kararın eğitim, öğrenciler ve akademisyenler üzerine yaratacağı etkiler üzerine konuştuk.

Alınan bu kararı akademide çalışan bir eğitimci olarak nasıl yorumluyorsunuz?

Kapatma kararı sadece ilk birkaç günle sınırlı kalsaydı belki anlaşılabilir olurdu. Çünkü bu günler tam da üniversitelerin bahar dönemi öncesi, öğrencilerin ders seçimi yaptığı günler. Dolayısıyla hem öğrenciler hem de akademisyenler için oldukça yoğun bir hazırlık dönemi. Bu sürecin sekteye uğramaması adına, bir anda herkesi farklı şekillerde etkileyen deprem sonrasında organize olabilmek için birkaç günlük bir erteleme anlaşılır olabilirdi. Fakat sonrasında bunun birkaç günle sınırlı olmayacağını ve önümüzdeki tüm dönemin akademik verimliliğini etkileyecek bir süreç olacağını öğrendik.

Kapanma kararının eğitime, öğrencilere ne gibi etkileri olacak?

Ben bu kapanma, daha doğrusu uzaktan eğitim kararının herhangi olumlu bir yönünü göremiyorum. Olumsuzluklarını da birkaç farklı grupta değerlendirebiliriz. Öncelikle, tüm dönemin ve bütün derslerin uzaktan eğitimle devam edecek olması ders verimliliğini olumsuz etkileyecek. Biz üniversitede pandemi döneminde uzaktan yapılan bazı dersleri hâlâ telafi etmeye çalışıyoruz. Bazı konular, bazı bölüm dersleri uzaktan yapılmaya uygundur ve eğitimci planlamasını ona göre yaparsa verimli ders işlenebilir. Fakat bazı dersler için yüz yüze yapılması bir gerekliliktir. Bunun yanında, bugün birçok üniversite bahar dönemine başlamak üzere ve elbette ders içerikleri de çok önceden yüz yüze yapılacak şekilde planlandı. Bu ders içeriklerinin uzaktan eğitim modeline uygun hale getirilmesi bir akademisyen için çok büyük bir emek ve vakit.

Tüm bunların yanında bu kararı deprem sonrasında psikolojik olarak etkilenmiş bir toplumu daha da yalnızlaştırmak olarak değerlendiriyorum. Biz sürekli ders verimsizliğinden, bunun zorluklarından bahsediyoruz ama üniversite, öğrencilerin sadece ders için, akademik olarak kendilerini geliştirdikleri bir yer değil. Onlar üniversiteye bir arada olmaya, sosyalleşmeye, paylaşmaya hatta birlikte üretmeye geliyorlar.

Kararın bir sebebinin de eğitimde fırsat eşitliği yaratmak adına verilmiş olduğu söylense de ben bu durumun, aksine fırsat eşitliğini zedeleyen bir karar olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki, depremzede üniversite öğrencilerinin uzaktan eğitimden yararlanabileceği konusunda da şüpheliyim. Henüz bu öğrencilerin başka üniversitelere dağıtılmaları konusunda da kayda değer bir koordinasyon sağlanmış değil. Ama sonuçta bu kararın, verilen tüm tepkilere rağmen, değişeceğini de düşünmüyorum.

Pandemide de üniversiteler kapanmış, uzaktan eğitime geçilmişti. Deprem dolayısıyla üniversitelerin kapanmasını, eğitimin şimdilik durmasını önceki sürecin etkileri ve deneyimleri üzerine değerlendirmek mümkün mü?

Pandemiden önce uzaktan eğitime bakış açımız elbette bugünkü gibi değildi. O dönemde bunun bazı olumlu yönlerini de yaşadık. Üstelik çok da başka bir alternatifimiz yoktu; ya eğitim duracaktı ya da uzaktan eğitim olacaktı. Fakat durum bugün aynı şekilde değerlendirilemez. Pandemi sürecinin aksine bir yandan hayatın da devam ettiği günümüzde, uzaktan eğitim daha da verimsiz ve kalitesiz bir hal alacaktır. Zaten iki yıla yakın uzaktan eğitim görmüş bir üniversite öğrencisi, önümüzdeki dönem bir kez daha uzaktan eğitimle öğrenim görecek ve neredeyse hiç üniversitede zaman geçirmeden mezun olmuş olacak. Dolayısıyla bu toplumda eksik eğitimle mezun olup, mesleğinin gerektirdiği donanıma sahip olmayan bireyler yetişecek.

Akademisyen, eğitimci olarak bu durumdan nasıl etkileniyorsunuz?

Az önce bahsettiğim uzaktan eğitimle ders işlemenin, öğretim sürecini ve kalitesini olumsuz etkileyeceği kanısındayım. Bunun yanı sıra ben bir akademisyen olarak meslektaşlarımla bir araya gelip araştırma yapma ve birlikte üretme hakkımın elimden alındığını düşünüyorum. Akademisyenlerin asıl işleri olan araştırma yapmaları, üretebilmeleri için meslektaşları ve öğrencileriyle bir arada olmaya ihtiyaçları vardır. Eğitim her fırsatta durdurulacak bir şey olmamalıdır!



Yazar Hakkında