ARA

KÜLTÜR SANAT Muharebe / lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'Lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.
DOSYA Üç İstanbul

İki yıldır zorunlu ikametgâhım Bakırköy Kadın Cezaevi’nde, haliyle okumaktan başka, pek bir şeyim yok. Arka arkaya sekiz sezon dizi izler gibi, arka arkaya durmadan okuyabiliyor insan. Kendince sıralamalar yapıyor, bazen de hayat sürprizler yapıp kendi sıralamalarını yaratıyor, geçen hafta da böyle oldu. Hayat kendi sıralamasını yaptı. Önümde üç kitap, üçünü de Aras basmış, üçünün de sırtında “anı” yazıyor. Biri Zabel Yesayan’ın ‘Silahtar Bahçeleri’, biri Hraç Kırmızıyan’ın ‘Nereden Nereye’si, sonuncusu da Michael Asderis’in ‘Dersaadet’i.
TOPLUM

Sevag Balıkçı, Ermeni Soykırımı’nın 96.yıldönümünde, 24 Nisan 2011 tarihinde Batman’ın Kozluk ilçesinde zorunlu askerliğini yaptığı sırada aynı birlikteki arkadaşı Kıvanç Ağaoğlu'nun silahından çıkan kurşunla öldürüldü. Birileri Ermenilere, yüz yıllık soykırım hafızasını, Hrant Dink’in katlinden dört yıl sonra yeniden hatırlatıyordu. Nor Zartonk olarak on yıl süren yargılama boyunca, çeşitli kurumlar, aydınlar ve milletvekilleri ile birlikte İstanbul ve davanın görüldüğü Diyarbakır’da basın açıklamaları, yürüyüşler, basın toplantıları ve anma etkinlikleri düzenledik. Gün geldi küçücük mahkeme salonunda Sevag’ın katili ile yanyana oturmak durumunda kaldık, gün geldi savcının uyuklamasına şahit olduk. Bu süreçte Balıkçı ailesi bizim ailemiz oldu. Onların adalet feryatlarını duyurmak ve Sevag’ı unutturmamak için birçok etkinlik ve röportaj gerçekleştirdik. İşte bu röportaj da Kasım 2013’de henüz dava sürecinin başlarında Balıkçı ailesi ile gerçekleştirdiğim röportajın bir bölümüdür.
GÜNCEL 23,5 Nisan’ı birlikte hayal ettik

23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı açılışının beşinci yılına da denk gelen 20-27 Nisan haftası boyunca, Hrant Dink’in “23,5 Nisan” başlıklı köşe yazısındaki anlatılara farklı etkinliklerle değinildi. 20 Nisan'daki ilk etkinlikte çocuklar biraraya geldi.
'1920-21 ruhu ve toplumsal mutabakatı' mı, Hrant’ın 23,5 cumhuriyeti mi?

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları 23 Nisan vesilesiyle Meclis'te bir konuşma yapmış ve şu önemli cümleyi sarf etmiş: “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında krizlerden çıkışın yolu 1920 ruhuyla 1921’de yapılan toplumsal mutabakatın güncellenmesinden geçmektedir.” Sayın Hatimoğulları’nın niyetini anlıyorum. İyi niyetli bir girişim diyelim ama dananın kuyruğu öyle değil. Tarih bize 1920 ve 1921 ‘Ruhu ve Toplumsal Mutabakatı’ konusunda başka bilgiler veriyor.
'Cürm-ü Âzam’ ve Aram Andonyan

Andonyan’ın yazımını 1919’da tamamladığı bu kitap, yazarın kendi tecrübelerine, sağ kalan Ermenilerden topladığı bu tanıklıklara ve Halep Muhacirin Müdüriyeti’nde görevli Naim Bey ismindeki bir memurdan aldığı resmî belge kopyalarına dayanıyor. Eser, yazıldığı anda henüz birkaç senelik olan taze anıları ve resmî belgeleri ihtiva etmesi açısından bilhassa önemli.
24 Nisan mesajları ne anlattı?

Bunun için zaman gerektiğini biliyorum. Değişen siyasi dengelerin bazen yeni yollar açtığını, bazen de o açılan yolları kapattığını da biliyorum. Bildiğim bir şey daha var: Türkiye Ermeni toplumu açısından 109 yıldır tutulamayan bir yas var.