BASKIN ORAN
Türkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo
Çorum'un Tarhan köyünde muhtar, “cami onarılana kadar” hoparlörün cemevine takılarak ezan okunmasına karar veriyor. Nüfusunun tamamı Alevi olan Dersim Ovacık’taki Munzur Suyu gözelerine Tunceli Valiliği mescit açıyor. Yunanistan’daki yaklaşık 120.000 Müslüman-Türk azınlığın yaklaşık 5.000’i Alevi. Bunlardan Evros (Meriç) ilindeki Ruşenler, Büyük Derbent ve Küçük Derbent köylerinde yaşayan yaklaşık 3.500 kişilik Alevi-Bektaşi’yi temsil eden Seyyid Ali Sultan Dergâhı Koruma Heyeti 2018’de devlete başvuruyor. Yunanistan Parlamentosu bu başvuruyu, 1 Ağustos’ta yasalaştırdığı “Bektaşi–Alevi tüzel kişiliği” kararıyla değerlendiriyor ve ülkedeki Alevi-Bektaşi inancını resmî bir inanç topluluğu olarak tanıyor. Batı Trakya Türk basını ağırlıklı olarak Alevi meselesini Alevilere haklar tanımak olarak değil, Batı Trakya Müslüman toplumunu bölmek olarak yorumluyor.
Canım ciğerim Ayı Mete abimin ardından
Aşina olmayanlar için hemen söyleyeyim, Mülkiye terminolojisinde “Ayı” lakabı bir mertebedir. Şöyle ki, sadece iri-yarı bir cüsse yetmez; çok sevimli, esprili, şakacı, konuşkan olmak ve dahası, kuş gibi bir kalbe sahip bulunmak lazımdır. Zor iştir, yani. Ben üçüncü sınıftayken “gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet”ten gözaltına alınmıştım. Kısa süre sonra Mete Abi’nin de tecride geldiği haberi ulaştı. Tabii, hemen bilinen usulle transfer ettik aramıza. Birlikte volta atıyoruz durmadan. İnsanın başı dönüyor, ilk seferlerde sarhoş gibi oluyor. Ama muazzam bir rahatlama ve vücudu yorup 70 kişilik koğuşta gece uykusuna hazırlanma olanağı. Mete’yle olunca da muazzam bir eğlenme ve öğrenme cümbüşü.
Umudumuz Sübyancıbaşı Epstein!
Bize hep, olaylarda “kişi”nin de rolünün bulunduğu, ama birinci derecede ekonomik-politik süreçlerin hâkim olduğu öğretildi. Doğruydu da. Ama Trump adlı kişinin dünyanın çivisini tek başına bu denli çıkardığına hâlâ inanamıyorum. Evet, zamanında kişi olarak Hitler dünyayı altüst etmişti, ama bunu Fransa’nın empoze ettiği Versailles Antlaşmasının Alman halkına büyük bir mazlumiyet duygusu yaşatması sayesinde yapmıştı. Trump’ta böyle bir durum yok. Şu anda hepsinden acısı, Gazze’de insanları bombayla, bebeleri de açlıkla öldüren Netanyahu, politikasının yanında... Netenyahu, Trump olmasa, bu yaptıklarının binde birini yapamazdı; bu kesin.
Kürt düşmanlığının en kıvrak versiyonu üzerine
Günlerdir okuyoruz: Erzincan İliç’li ailesinin mesleği olan “çoban”dan türetip adlandırarak kurduğu Chobani firmasıyla ABD’de yoğurt milyarderi olan Hamdi Ulukaya sponsorluk anlaşmasıyla Fenerbahçe’yi ihya etti.
Törende “Sayın başkan [Ali Koç], değerli yönetim kurulu üyeleri, kıymetli Fenerbahçe ailesi, tüm Türkiyeliler ve halkımız. Sizlerle birlikte olmak benim için büyük bir gurur ve onur” diyerek başladığı konuşma büyük gürültü kopardı. Dilimizde tüy bitti, artık bütün medya tarafından kullanılan bu terim okuması olanlar tarafından çok eskiden beri biliniyor. Kendini “Türkiyeli Kürt” olarak nitelendiren insanlara kalkıp da ‘Hayır, sen Kürt değil Türk’sün’ diyerek Kürt kimliğinin bizzat varlığını reddetmenin mantığı nedir, kendi kendini tatmin operasyonundan başka?
Paranoyamız Sevr ile idealimiz Lozan hakkında
Kürtlerle barış nasıl olabilecek? İlk verilecek cevap şu olabilir: Böyle giderse herhalde epey zor. Çünkü daha şimdiden: 1) Kürt haklarının saygı göreceği vaadinin hiçbir garantisi yok, olay alabildiğine muallakta; 2) Olayı tartışacak Komisyon’un adı (“Terörsüz Türkiye”) bile tartışmalı . CHP, bu yeni kuruluşun CB Erdoğan’ı ömür boyu koltukta tutma komisyonu olmasını önlemek için nitelikli çoğunlukla karar alınmasını şart koşuyor ; 3) Milli Savunma Bakanlığı 23 Temmuz’da Suriye’nin Türkiye’den “askerî destek” istediğini duyurdu.
Ulus-devlet’in mumu sönmeye koyulurken
Türkiye’nin kopyalamış olduğu Fransa artık bir Ulus-devlet değildir, bir demokratik devlet’tir. Çünkü çok önemli bir desantralizasyon / ademimerkeziyetçilik süreci sonucu yerel yönetimlere mali dahil çeşitli yetkiler tanınmıştır. Fransa’yı burada bırakır ve Türkiye’nin doğmakta olduğu döneme dönersek, bu bölgesel özerklik 1921 Anayasası Md. 11-14’te aynen mevcuttur.
Türkiye tarihinin en önemli olayı hakkında
Bu düzeltilme, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, epey ironik ama sağlamlaştırıcı bir biçimde, Türk milliyetçiliğinin lideri Devlet Bahçeli ve Kürt milliyetçiliğinin lideri Abdullah Öcalan tarafından örgütlendi. Yani, kimlerse onlar, rasyonel düşünen devlet yetkilileri sayesinde. Başlatmak, bitirmenin yarısı imiş. 11 Temmuz’da çok iyi başladık. Fakat şu geldiğimiz noktada Ulusalcıların, milliyetçilerin, hatta iktidarın hep birlikte gösterdikleri davranış nedeniyle tam emin olamıyorum.
İktidar: son gelişmeler programlı siyaset mi, panik mi?
Bir sürü gazeteciyi ve muhalifi içeri atan bu türden olaylar, Öcalan’la görüşen İmralı heyetinin “Görüşmede, sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı iradenin devam ettiğini” vurguladığı bir esnada vuku bulmakta. Yakında tutuklanmayan muhalif gazeteci ve muhalif belediye başkanı ancak eser miktarda kalabilir. Bırakın S. Demirtaş ve O. Kavala gibi tanınmış isimleri, 5 ayı aşkın bir süredir niye tutuklu olduğunu kimselerin anlamadığı oyuncu menajeri Ayşe Barım olayını halen yaşamaktayız .
Polis sizi arayıp “Para yollayın” derse?
Avukatımla görüştüğümde, buna benzer olayların genellikle 70’lerindeki kişiler tarafından yaşandığını öğrendim. Yine de içimin tam rahat etmesi için bu yazıyı yazmadan önce İstanbul Emniyet İl Müdürlüğü santralını (0212 636 10 00) aradım.
Santral, böyle bir konuşmanın imkansızlığını, il müdürünün kimseyi telefonla ara(ya)mayacağını, emrinde binlerce polis olduğunu, ayrıca hiçbir polisin sicil numarasını vermeyeceğini bildirdi. Bu olayı 0212-1120000’a şikayet etmemi, ayrıca savcılığa o telefon numarasını vererek suç duyurusunda bulunmamı söyledi.
Kürt meselesinde ideal ve mümkün tek çözüm
"Demokratik toplum” ve “Demokratik cumhuriyet” deyince, komşu üç ülkeyi bilemem ama, benim aklımda Türkiye için tek bir çözüm var: 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun (anayasasının), sonraki tüm anayasalardan İttihatçı zihniyet sonucu kaldırılan 11. Maddesi ve devamı . Günümüz diliyle: