BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Emeklisine verecek para bulamayan bir ülkede paraların nerelere harcandığına bakmak da iyi olur. Cumhurbaşkanının biri Ankara’da, biri Marmaris’te, biri de Bitlis Ahlat’ta olmak üzere 3 tane köşkü var. Bunlardan “Ak Saray” olarak anılan Ankara’daki, sit alanı olan Atatürk Orman Çiftliği’nin 50 dönümü üzerine 1.150 odalı olarak 350 milyon dolar maliyetle inşa edildi . Günlük masrafı Sayıştay raporuna göre 15 milyon TL’yi aşmakta . Adları “devlet konukevi” diye geçtiği halde iki köşk daha var.

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (kazayı yapanın babası), "Türkiye 10 yıl boyunca denizlerimizi koruyacak. 10 yıllık işbirliğinden sonra biz de denizlerimizi koruyacak bir donanmaya sahip olacağız" dedi . Eğer Afrika’yla özel olarak ilgili değilseniz, bu kadar uzakta olan ve bu kadar yakın davrandığımız Somali hakkında özet bilgi yararlı olabilir

T24’ten Cansu Çamlıbel, “Mavi Vatan” doktriniyle tanınan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’le uzun ve önemli bir söyleşi yaptı . İnanılması zor. Montrö’yü uygulamayalım, diyor, sonra da Kemalistim diyor. Atatürk’ün yaptığı en önemli antlaşma Lozan değil Montrö. Çünkü Lozan bir uzlaşma olduğu için Boğazları Türklere vermedi. Oysa Montrö, Batılıların paniğe kapılıp Boğazları TC’nin egemenliğine verdiği metin.

Aday açıklamaları iki büyük partiyi yani AKP ve CHP’yi sarsmaya devam ediyor. İktidarın durumu daha iyi değil ama, AKP’nin şahıs partisi olması sayesinde, çıkması beklendiği kadar patırtı çıkmıyor şimdilik; Yeniden Refah Partisinin (YRP) rekabeti dışında. Tabii, Tek Adam Erdoğan artan ve artacak iç ve dış sorunlar karşısında tek adamlığını ne kadar sürdürür, bekleyeceğiz. Şu anda her şey ve herkes ayakta.

CHP dışındaki muhalefet öyle bir genel görüntü veriyor ki, bunlar AKP’ye kaybettirmek amacından çok, CHP’ye kaybettirme amacı taşıyorlar. Asırlık CHP’nin kendi kendisine ettiği zaten yetmekte. Gelelim CHP’nin DEM Parti’yle ilişkilerine...

Biraz çelişki yok değildi. Çünkü CB ve AKP Gn. Bşk. Erdoğan, 27.10.2021’de İslam İşbirliği Teşkilatına gönderdiği video mesajda “Bir tarafta 810 milyon insan en temel gıda maddelerine ulaşamazken, diğer tarafta büyük sermaye sahipleri birkaç dakikalık turistik uzay seyahati için yüz milyonlarca doları harcayabilmektedir” demişti.

Mülkiye’de bölüm odasına çıktığımda sekreter “Hocam, sizi arıyorlar” dedi. Telefonda tanımadığım bir ses: “Ben İstanbullu Ermeni iş adamlarından Fırat Dink. Size teşekkür etmek istiyorum. Bizim dilimizin yasaklanması için yapılan teşebbüslere karşı çıktığınız için.” Ben o sıralarda ya Aydınlık’ta yazıyorum ya onun devamı olan 2000’e Doğru’da yazıyorum çünkü bu yayınlar o zamanlar en ilerici olanlar; bugünkü gibi değil.

Batı dünyasının ırkçı İsrail’i böylesi bir ortamda nasıl körü körüne desteklediğini okudukça sinirlere gark oluyoruz. Bizde çıkan haberleri tarih sırasıyla izleyip bu rezaletten bikaç örnek verelim. Sonra Türkiye’ye dönelim ve Batı’da yapılanlara nasıl simetrik kafiye tutturulduğunu izleyelim. Kafelerde hamburger yiyip kahve içenlere İsrail’i destekliyor diye saldırılan, İktidarın Netanyahu’ya söylemedik laf bırakmadığı bir ortamda günde 8 geminin İsrail’e mal götürdüğü bir ülke....

Selahattin Demirtaş, mahkemede 9 gün süren, 118 sayfalık bir savunma yaptı. Böylesi uzun bir “savunma”yı haftalık bir köşe yazısında özetlemek kimsenin harcı olmasa gerek. Fakat metindeki başlıca konular ve kavramlar, önem sırasına konmadan ve Demirtaş’ın kullandığı biçem korunarak sıralanabilir.