ARA
Spaç Hapishanesi’nde hafıza yolculuğu
Geçtiğimiz günlerde, Cultural Heritage Without Borders (CHWB) adlı, kültürel mirası yaşatmaya odaklanan, restorasyon yaparken sadece yapıları değil, ilişkileri de restore etmeye çabalayıp mükemmel işlere imza atan kurumun hafıza mekânları üzerine düzenlediği bir çalıştay vesilesiyle Tiran’ı ziyaret etme fırsatı buldum.
Tiran’da bir müze bar: Radio
Arnavutluk, Enver Hoca’nın 45 yıllık totaliter rejimi boyunca türlü türlü hak ihlallerinin ve akıl almaz yasakların yanı sıra, ülke dışına çıkma yasağı nedeniyle de dünyanın en izole ülkesi olarak nitelendiriliyordu.
Doya doya Ermenistan’ı yaşa!
Live Love Armenia (Ermenistan’ı Yaşa-Sev) bir paylaşım platformu olmasının yanı sıra, görsel malzemelerden oluşan bir arşiv işlevi de görüyor.
Parça ve bütün, baba ve oğul
Cannes Film Festivali’nin en büyük ikinci ödülü Grand Prix’e layık görülen, 2016 Oscarlarında Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü’ne aday olan ‘Saul’un Oğlu’, bir Holokost filmi olmanın tüm zorluklarını göze alıyor. Macar yönetmen László Nemes’in ilk uzun metraj denemesi, aslen yazar ve şair olan başrol oyuncusu Géza Röhrig’in ilk oyunculuk deneyiminde sergilediği olağanüstü performansla öne çıkıyor ve izleyiciyi, 1944’te Auschwitz toplama kampındaki Macar tutsak Saul Auslaender'in iki gününe ortak ediyor.
‘Neden Adana’da doğdun?’
Kanadalı aktör ve yönetmen David Hovan, ‘Born in Adana’ (Doğum yeri Adana) adlı belgeselinde Beyrut’ta yaşayan dayısı papaz Antranig Teğararyan’a, hikâyenin Beyrut durağına varmadan, şöyle soruyor: Bütün ailenin kökleri Diyarbakır’a uzanırken, sen neden Adana’da doğdun?
Raffi Portakal: Servetin el değiştirmesine çok tanıklık ettik
Portakal Sanat Evi’nde, Raffi Portakal ve bugünlerde galerinin yönetimini babasından devralan Maya Portakal’la söyleştik.
Dersim coğrafyasının uçsuz bucaksız müzikleri
Müzikolog Dr. Martin Greve'le, katliamlar, göçler ve politik akımların etkileri altında değişen yapısı ve bugüne dek keşfedilememiş yönleriyle, Dersim’in müzik gelenekleri ve Dersim Ermenilerinin bu gelenekler içindeki yeri üzerine konuştuk.
‘Kabadayılık başka, mafya başka; kabadayılık beyefendiliktir’
Korkuyu söylemek en büyük dürüstlük, en büyük cesaret. Hakkını savunmak için bıçak çeken ellerini, toprağını ya da bir gülü okşarken hayal etmek zor değil benim için. Ve o hep bir ve aynı insan. Soyadını kenara atmış biri. Kabadayı Sarkis. Ne mutlu ki yollarımız kesişmiş.
‘Vatan’a giden yollar kapalı
İstanbul doğumlu Fransa vatandaşı Şant Vosgeriçyan bir süredir kendisine konan Ermenistan’a giriş yasağı ile mücadele ediyor. Kendisine somut bir gerekçe sunulmamasını anlayamadığını söyleyen Vosgeriçyan Yerevan’da 2 Mart’ta yapılacak mahkemenin sonucunu bekliyor ve “Vatanıma giden yolu açın” diyor.