ARA
Karanlıkta 6-7 Eylül tartışması
Karanlık İşler organizasyonu 6-7 Eylül pogromunu, 6 Eylül Pazar akşamı zifiri karanlıkta tartışmaya açıyor. Ayşe Hür’ün moderatörlüğünde yapılacak olan etkinlikte, o kara günler, anılar ve tanıklıklar üzerinden bir kez daha hatırlanacak.
Amerikan Millî Takımı’nın yeni kozu Stephanie Mutafyan
Amerika’ya göç etmiş İstanbullu Ermeni bir ailenin çocuğu olarak Kaliforniya’da dünyaya gelen Stephanie Mutafyan, sutopu sporunda önemli başarılara imza atıyor.
Musa Dağ’dan Marsilya’ya 100. yılda Ermeni direnişi
Ani Değirmencioğlu, Franz Werfel’in soykırımdan sığındıkları Musa Dağ’da direnerek kurtuldukları Ermeni köylüleri anlattığı ve okuru her daim etkilemeyi başarmış romanı ‘Musa Dağ’da 40 Günü’nden esinlenerek hazırlanan ‘40 Jours de la Méditerranée - de Musa Dagh à Marseille’ (Akdeniz’de 40 Gün) başlıklı gezi-projenin fikir sahibi ve koordinatörü. 2011 yazında Marsilya’da denize girerken bir anda Ani’nin aklında beliren ve bu süre zarfında yakasını bırakmayan hayalini hayata geçirebilmesi dört yıl sürmüş. Dört yıl boyunca nereye giderse gitsin yanında gezdirdiği proje için Antakya ve Marsilya’ya sık sık gidip gelir olmuş, Akdeniz’in iki ucundaki bu iki şehir arasında hiç beklemediği bağlar keşfetmiş. Cécile Thuillier, François Beaune, Hervé Massard’ın da sahiplendikleri ‘Akdeniz’de 40 Gün’ projesi ile 14 Eylül’de Musa Dağ’dan yola çıkarak başlayacak ve 40 gün sürecek olan gezinin amacı, rotası ve ayrıntılarını Değirmencioğlu ile Agos için konuştuk.
Marmara’nın gizli kahramanları: Hayalet Ağ Avcıları
Gırgır teknelerinin denizin dibinde terk edip bıraktığı kilometrelerce uzunlukta balık ağları karaya çıkararak, dipteki yaşamı kurtarmaya çalışıyorlar. Kimsenin üstlenmediği bu zorlu göreviyse hiçbir karşılık beklemeden gönüllü olarak yapıyorlar. Büyükadalı üç dalgıcı yakından tanımak için onlarla bir araya geldik.
Dünya sahnelerinin tozunu yutmuş bir virtüöz: Chilingirian
Henüz 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Kıbrıs’tan İngiltere’ye göç eden Levon Chilingirian, İngiltere’deki önemli orkestralarından biri olan ve kendi adını taşıyan kuartetin kurucusu. Chilingirian, Kıbrıs’tan Londra’ya taşınan, oradan da farklı kıtalara yayılan müzikal deneyimlerini anlatıyor.
‘Hangi çocuk bu şekilde büyür?’
Bared Maronian’la tanışmamız, Temmuz ayında Amerikan Kongre Kütüphanesi arşivinde bulunan ‘Ermenistan, İnsanlığın Beşiği’ adlı kısa belgesel filmin ortaya çıkmasıyla oldu. Ermeni Soykırımı’ndan kurtulanlara, özellikle yetimlere dair olabileceği düşünülen bu filmde tam olarak ne olduğunu söyleyebilecek birine ihtiyaç duyduğumuzda, bize önerilen isimlerin başında Maronian gelmişti. Maronian bize, ‘Orphans of the Genocide’ (Soykırımın Yetimleri) adlı belgesel filmi için üç buçuk yıl boyunca zorlu bir araştırma sürdürdüğünü ancak sorduğumuz filmle ilgili bir bilgisi olmadığını söylemişti. Harıl harıl bu filmi izleyen birini aramaya devam ederken, Maronian’la daha sonra kendi filmi üzerine söyleşmek için sözleşmiştik. Maronian bize, biraz aile hikâyesini biraz da, 2010 yapımı filmi ‘Soykırımın Yetimleri’ni anlattı.
Gökyüzüne yazılan göç hikâyeleri
7 Ağustos akşamı Beyoğlu semalarında bir hareketlilik başladı. Uzun bir aradan sonra The Marmara Pera Otel’in çatısındaki ekranda yeniden faaliyete geçen YAMA, bir ay boyunca her gün, gün batımından gün doğumuna kadar yirmi yılı aşkın bir sürede göç kazalarında yaşamını yitiren mültecilerle ilgili bilgileri ekrana yansıtacak.
Kalumenos’un 6-7 Eylül arşivi ilk kez Türkiye’de
Türkiye’nin cumhuriyet tarihinin en utanç verici sayfalarından biri olarak kabul edilen 6-7 Eylül Pogromu’na ait bugüne dek pek çok fotoğraf yayımlandı, sergilendi, basıldı. 6-7 Eylül’e dair bugüne dek sır gibi saklanan bir arşiv de kamuoyuna sunuluyor. Olaylar yaşandığında Ekümenik Patrikhane’de fotoğrafçı olarak görev yapan Dimitrios Kalumenos, 7 Eylül günü ve gecesi yağmalanan tüm Rum okul, kilise, mezarlık ve dükkânlarına giderek yaşanan vahşeti görüntüledi. Yaklaşık 1.500 fotoğraflık arşiv, halen Atina’da yaşayan, Dimitrios Kalumenos’un kızı Marina Kalumenos’un evinde bulunuyor. Görüntülerin 400’ü, 1966’da Kalumenos tarafından Yunanistan’da kitap haline getirilirken, bu kitap Türkiye’de yasaklandı. Gazeteci Serdar Korucu, yayımlanmayan fotoğrafları Türkiye’de ilk kez kitap olarak basmaya hazırlanıyor.
‘Geçmişin kara günleri’ bugün de yanıbaşımızda
Benim için, 6-7 Eylül olaylarının aktif hafızası ailemden ödünç aldığım anlatılarla değil, bizzat tanık olduğum, 6-7 Eylül 2005’te olayların 50. yılını anmak vesilesiyle düzenlenen fotoğraf sergisine yapılan saldırıyla başlıyor. Sanki tarihin bambaşka bir dönemine ait, kitaplarda okuduğumuz, anılardan dinlediğimiz zihniyet, o gün orada şahlanmış, yeniden aynı öfkeyi göstermiş, aynı ‘galeyana gelmişti’. Yüzleşilmesi beklenen tarih bizimleydi, yanıbaşımızdaydı;
İstanbul’da Rumların varlığı devam etmeli
en 6-7 Eylül’ün şiddetini kısıtlı olarak, 1964-74 ve yoğunlukla 1964-66 yılları arasındaki baskıcı ve saldırgan ortamı ise yakından yaşadım. Bu ortamı, aldıkları emirlerle yaratan, o devrin güdümlü basın organlarıydı. “Kopsi kefali, valto sto cuvali” (Kes kafayı, koy çuvala) tehditleri her gün gündemdeydi.