ARA

Çözüm sürecini yürütmek amacıyla kurulması planlanan TBMM Komisyonu için, partilerin görevlendireceği vekillerin kimler olduğu belirlendi. Komisyonun ilk toplantısını 5 Ağustos'ta yapacak.

Mimarisine pembe rengin damga vurduğu şehirleri gündeme taşıyan Fransız gazetesi Le Figaro, Ermenistan'ın başkenti Yerevan'ı da listeye aldı.

Topkapı Levon Vartuhyan Okulu’na maddi destek sağlamak amacıyla ‘İki Teker Bir Düş’ başlıklı bir proje başlatan Roni Kolukısayan, Fransa’dan başladığı bisiklet yolculuğunu Topkapı Levon Vartuhyan Okulu’nda tamamlıyor. Kolukısayan’ın 3 Ağustos Pazar günü okula varması bekleniyor. Levon Vartuhyan Okulu bu özel gün için bir etkinlik düzenledi.

Uluslararası sivil toplum ağı olan CIVICUS, sivil hak ve özgürlüklere yönelik baskıların artması nedeniyle Türkiye’yi İnsan Hakları İzleme Listesi’ne dahil etti.

1995 yılında gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürülen oğlu Hasan Ocak için adalet talebiyle Cumartesi Anneleri hareketini başlatan Emine Ocak, 22 Temmuz’da yaşamını yitirdi. “Yaşamı hep mücadelenin içinde geçti” diyen oğlu Hüseyin Ocak, “Annemize ve annelere sözümüz var, onların bıraktığı yerde, son gözaltındaki kayıplarımız buluncaya kadar onun mücadelesini devam ettireceğiz. Annem hiçbir zaman vazgeçmedi bu mücadeleden, biz de vazgeçmiyoruz” şeklinde konuşuyor.

Süryaniler her yıl 4 Ağustos’ta, IŞİD’in 2014’te gerçekleştirdiği Ninova Ovası Soykırımı’nı anıyor. Soykırımın 12. yılında Agos’a konuşan Bethnahrin Yurtseverler Birliği Başkanı Joseph Saliwa, “Yeni soykırımlar yaşanmadan, Ninova Ovası’nda kalan son izler ve Hıristiyanlar korunmalı, güvenli bir bölgeye dönüştürülmeli” dedi.

HDK soruşturması kapsamında 22 Şubat’ta tutuklanan gazeteci Ercüment Akdeniz’in, "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Mahkeme, "Bana yöneltilen suçlamalar çok yanlış, maddi hatalarla dolu ve suçlamalar dayanaksız. Hakikat ve adalet için tahliyemi talep ediyorum” diyen Akdeniz’in tutukluluğuna devam kararı verdi.

Sivil toplum kuruluşları, emek ve insan hakları örgürlerinden oluşan 166 kurum, kuruluş ve platform, Meclis’te kurulacak komisyona dair yaptığı açıklamada, “Çeşitli toplumsal kesimleri temsil eden barış ve demokrasiden yana kurumlar, platformlar, örgütler olarak; toplumun örgütlü kesimlerinin komisyona katılmasını sağlayacak mekanizmaların ivedilikle yaratılmasını talep ettiğimizi kamuoyuna duyuruyoruz” çağrısında bulundu.

Türkiyeli olmak Türk olmaya veya Türk olmak Türkiyeli olmaya engel değil. Tıpkı Türkiyeli olmanın Kürt, Ermeni, Laz, Yahudi vs. olmaya engel olmadığı gibi. Burada maksat herkesin kendini dahil edebileceği bir kategori ve kimlik yaratabilmek. Üst kimlik olarak tanımlanan bu kimliğin içinin mümkün olduğu kadar boş olması lazım ki herkes orada kendine yer bulabilsin. Türk tabirinin herkesi kapsamamasının en önemli nedenlerinden biri belki de birincisi de bu zaten: Türk tarihsel anlamda çok yüklü, içi çok dolu spesifik bir kavram.

Akademisyenleri, uzmanları sürece katmak elbette anlamlı. Ancak önerileri dikkate alınacak mı? Haklarında beyanat verilen okulların yöneticileri ne diyor? En önemlisi toplum bu konuda hangi yollarla fikrini beyan edecek? Bunun için de yollar aramak gerekmez mi?