ARA
Adalet için bir de uluslararası propaganda ve yozlaşmayla mı savaşmam gerek?
Benimle hikâyelerini paylaşan ve sayelerinde gerçek ve adalet üzerine uzlaşma için bana umut veren, Türkiye’den bütün o harika insanlar, size teşekkür etmek istiyorum. Sizler için de dileğim, Türkiye’nin sevgili insanları, gerçekten kendinizi bulabilmeniz.
Bu halkı yok etmek isteyenler amaçlarına ulaşamadı
'Geçen yıl 24 Nisan’da, torunum yanıma gelip ‘Dede, Türkleri sevmiyorum’ demişti. ‘Niye güzelim?’ demiştim, ‘Sen hayatında hiç Türk gördün mü? Onun kötülüğünü duydun mu?’ diye sormuştum. ‘Hayır’ demişti torunum, ‘Ama biliyorum ki, onların büyükleri Ermenileri kesmişler, kiliselerimizi yıkmışlar ve bizleri de vatanımızdan kovmuşlar.’ Bu masum çocuğun ruhunun böylesine zehirlenmesine razı olamazdım...'
Tarih her zaman yeniden yazılabilir
'Ailemden, Türkler ve Ermeniler gerçekten birbirlerinin gözlerinin içine bakarlarsa, umut için sığınılacak bir yer her zaman bulunur diyen yüce gerçekliği miras aldım.'
Özgürlük ve onur, atalarından insafsızca miras kalan bu geçmişi affeden bir gelecekte mümkün
'Hiçbir ana-baba, öğretmen ya da hükümet açıktan açığa inkâr, kandırma, yanlış bilgi ve yalanlara dayalı bir öğreti içindeyken, milliyetçi ve ırkçı ideolojiler uğruna olan biteni adice yok sayıp karanlığı savunurken, bir korunma hakkı talep edemez.'
Bilinmeyen geçmişten bilinmeyen geleceğe Ararat’ın doğusu ve batısı
'Dedemin aksine babam Sovyet rejimi altında yaşamak istemedi, özgür Ermenistan hayaliyle yaşadı. Ararat’ın doğusundaki Ermenistan’ın üç renkli bayrağını gördü, fakat batıdaki memleketine hiçbir zaman ayak basmadı.'
Bugünün Türkiyesini inşa eden çarklar
“Ermenilerin esas tarihinin farkında olmayan Türkiye toplumunda yaşarken düşünüyorum. O toplum küçük küçük binlerce Ermeni çakıl taşıyla döşenmiş. Elimizdeki sadece yüz yıllık bir inkâr değil, daha fazlası...”
Bugünün Türkiyesini inşa eden çarklar
“Ermenilerin esas tarihinin farkında olmayan Türkiye toplumunda yaşarken düşünüyorum. O toplum küçük küçük binlerce Ermeni çakıl taşıyla döşenmiş. Elimizdeki sadece yüz yıllık bir inkâr değil, daha fazlası...”
Yalanlar bizi nasıl körleştiriyorsa, gerçek de hakikaten özgür kılıyor
Micheline Aharonian Marcom: “Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı olan anneannem, doksan dokuz yıl önce, on üç yaşındayken, annesini, babasını ve bütün sülalesini yitirdi. Akrabaları ya öldürüldü ya da Der Zor’a gönderildi. Anneannem evini kaybetti.”
İşlenen suçun kabulü insana onur bahşeder
Robert Guédiguian: 'Soykırımın sorumluluğu hiçbir şekilde bugün yaşayan Türklere yüklenemez. Aksine, atalarının işlediği bu suçu kabul etmek onlara çok büyük bir onur bahşedecek.'
Neden suçladığımı anlamanız için
Aşod Pakraduni: ‘Soykırım değildi’ söylerler, ‘tehcire çıkmaya mecbur değildiniz’ söylerler, ‘biz sevgi dolu komşuyduk’ söylerler... ve Mecliste bir Ermeni Mebus olan Krikor Zohrab da öyle söylemişti: “Benim kardeşim beni öldüremez!” Ertesi gün kardeşi Talat kafasını elinde tutuyordu...