ARA

“Atatürk” dizisi ve normalleşme

Öncelikle şunu söylemek isterim. Bir diziyi hedef almak, onun yayınlanmaması, hatta hiç çekilmemesi için çaba göstermek, bu örnekte, bana anlamlı görünmüyor. Burada bir zafer yok. Konuyu daha iyi anlamak için belki şunu söyleyebiliriz. Diyelim ki bu sefer yurtdışında Atatürk hakkında “eleştirel” olabilecek bir dizinin projesi duyuruldu. Türkiye de hükümet olarak bunu engellemeye çalıştı ve engelledi. Bu da bir zafer mi olacaktı? Hayır, olmayacaktı.
Akbelen ve İkizköy vesilesiyle: Millet’e karşı Devlet

Akbelen ve İkizköy ağaç kesimleri ülkemizde Tek Adam Yönetimi’nin düşüşünü başlatan bir tür milat olabilir. Sadece yandaş enerji şirketleri toprağın altındaki kömürü çıkartıp kârlarını artırmak için toprağın üstünü (ve orman köylülerini) jandarma nezaretinde kesip yıktıkları için değil. Başka şeyler de aynı anda vuku bulduğu için. Aynı anda ülkede pek çok şeyin çivisi çıktığı için.
DOSYA Raphael Lemkin’in otobiyografisi: “Tamamen Gayrıresmi”

Lemkin, Holokost sırasında annesi ve babası dâhil ailesinden kırk dokuz kişiyi Treblinka toplama kampında kaybetmişti. Muhtemelen bu travmadır, Lemkin’in ırkçılığa ve soykırıma karşı verdiği mücadelede enternasyonalist kalmayı sürdürme nedeni. Ancak yıllar sonraki çeşitli beyan ve yazılarından öğrendiğimiz üzere Lemkin'in ‘soykırım’ terimini yaratmasına neden olan şey daha çok, 1900’lerin başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Anadolu Ermenilerine karşı uygulanan katliamlar ve 1932-33 yıllarında da Stalin’in Ukrayna ve Kuban bölgesinde sunî olarak yarattığı ve yaklaşık 8 milyon insanın öldüğü -Holodomor- kıtlık politikasıdır.
GÜNCEL 308 kurum hükümete seslendi: Akbelen'i korumak zorundasınız

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin yanı sıra, siyasi partiler, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet, ekoloji, kent ve demokrasi mücadelesi veren kurumların aralarında olduğu 308 kurum, "Akbelen Ormanı'ndaki abluka kaldırılsın, kesim kararı durdurulsun" başlıklı bir ortak açıklama yaptı.