ARA

Tanju Özcan’ın sözleri ve Türkiye’de ırkçılık

19 Mart sonrası sokağa çıkanlar arasında Ermenilerin de olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çıkmasalar bile İmamoğlu’nun önünün siyasi olarak kesilmesine tepki duyan Ermeniler olduğunu haydi haydi varsayabiliriz. Tüm Türkiye’de olduğu gibi… Bu da çok normal çünkü Türkiye Ermeni toplumu ayrı bir dünyada yaşamıyor. Tablo bu iken CHP’deki sessizlik, tarif etmesi zor bir yarılma, çelişki yarattı Türkiye Ermeni toplumunda. Özetle CHP’nin bu konuda bir açıklama yapması şart, bu çok açık. Beri yandan şunu da not etmeden geçemeyiz. Özcan’ın çıkışı tam da TCK 216/1’de tarif edilen “halkın bir kesimini diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik” suçu.
CHP’ye ırkçılar mı yön verecek?

CHP’nin tabanının bir kısmı (bu anlayışta olanlar CHP’nin tabanıyla sınırlı değil) “Kürtleri” gösterilerde görmek istemiyor çünkü onların desteği olmadan da iktidar değişiminin mümkün olduğunu göstermek istiyorlar. Böylece, onlara ihtiyaç olmadığını da göstermiş olacaklar. Nitekim, aynı anlayışı “İstanbul belediyesi nasıl kazanıldı” ve “cumhurbaşkanı adayı kim olsun” tartışmalarında da görüyoruz. Bu grup, İstanbul’un kazanılmasının “Kürtlere borçlu” olunmadığını iddia ediyor ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de onların oyuna ihtiyaç olmayacağını dolayısıyla Mansur Yavaş gibi bir profilin aday olabileceğini savunuyorlar. Geçen yazıyı “Devlet zihniyetinin ve müesses nizamın öteden beri en çok çekindiği hatta korkulu rüyası diyebileceğimiz şey, şehirli eğitimli orta üst sınıf Türklerin Kürt siyaseti ve toplumuyla fikirsel, eylemsel, duygusal ve moral bir yakınlaşmaya girmesidir” diyerek bitirmiştim. Bu yakınlaşma aynı zamanda Türkiye demokrasisinin ilerlemesinin anahtarıdır.
Bilmiyorum daha ne kadar götürebilirler böyle

Dış politikada, Trump adlı hasta kişinin “Erdoğan’ı seviyorum, o da beni seviyor, o çok güçlü ve zeki biri” deyip ağız dolusu övmesi ve ardından da “Sert adamı oynama. Aptallık etme!" diyen 2019 tarihli hakaret mektubuyla Rahip Brunson’ı nasıl geri aldığını hatırlatması zaten başlı başına vahim bir gösterge. Ama geçtiğimiz son 8-9 günün dış politika bilançosu fazla ürkütücü.
GÜNCEL “Mahir Polat'a yapılanın adı eziyettir ve bu da suçtur

19 Mart’tan beri ciddi sağlık sorunları nedeniyle Silivri Cezaevi, hastaneler ve Adli Tıp Kurumu arasında defalarca gidip gelen Mahir Polat’ın tutuksuz yargılanması için verilen mücadele 21 gün sonunda sonuç verdi. Polat, ev hapsi şartıyla tahliye edildi. Ancak 21 gün boyunca Mahir Polat ve ailesine yaşatılanlar, hak ihlali olarak tarihe geçti. Hukukçular Fethiye Çetin ile Hürrem Sönmez ve hekim Sinan Adıyaman, Polat'a yapılanın "eziyet" ve dolayısıyla "suç" olduğu görüşünde.
GÜNCEL 2 Nisan boykotu, ne kadar etkili oldu?

Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre, 2 Nisan'daki tüketim boykotu “dikkate değer bir düşüşe” neden oldu. Esnafın yüzde 56’sı satışların düştüğünü söyledi.
GENEL Mahir Polat Adli Tıp yerine hastaneye götürüldü, tekrar Silivri'ye nakledildi

Tutuklu İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat'ın avukatı Erkam Erdem, Polat için "Adli Tıp Kurumu'na sevkini bekliyorduk, başka bir hastanede olduğunu öğrendik" dedi. Erkam Erdem, müvekkilinin Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi'nde kontrolden geçirildiğini, tansiyonunun 24 saat takibi için cihaz takıldıktan sonra cezaevine geri gönderildiğini paylaştı
KÜLTÜR SANAT Çipras / lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos’un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı ‘Lensler konuşabilseydi’ başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.