Öğretim üyesi ve Zaman gazetesi yazarı Prof. Dr. İhsan Dağı, Uludere katliamı sonrasında, hükümet, muhalefet ve asker arasındaki ilişkiyi değerlendiren, ilginç bir yazı kaleme aldı:
“Devleti savunmak zor iş. AK Parti’nin son zamanlarda başına gelen de bu. Eskiden çok rahattı AK Parti. Hem iktidardaydı, hem de muhalefette gibi devlet iktidarına karşı meydan okuyabiliyordu. O zamanlar Başbakan Erdoğan ‘bürokratik oligarşi’ sözünü dilinden düşürmüyor, partisi de ‘devlet iktidar’ına karşı ‘halk gücü’nü temsil ediyordu...
“Bu ‘karşılaşmada’, otoriter-bürokratik direnç odaklarına karşı geniş bir merkez-sağ kitle ve demokrat aydınlar AK Parti’nin arkasında saf tuttular. Devleti dönüştürecek, ehlileştirecek ve demokratikleştirecek tek güç olarak AK Parti görülüyordu...
Askeri, yargısı ve yüksek bürokrasisiyle ‘devlet’in adeta savaş açtığı AK Parti’ye halk ve Türkiye’nin demokrat aydınları destek çıktı. Bunun kilit anlarından birisi 12 Eylül Anayasa referandumuydu...
Sonuçta, son yıllarda verilen ‘sivilleşme-demokratikleşme’ mücadelesiyle vesayet rejimi neredeyse bitti. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek yargı yeni kadrolarla donatıldı, üniversiteler ‘zamanın ruhu’na uygun hale getirildi, asker topuk selamı vermeye başladı...
Vesayet rejiminin bitmesi, dolayısıyla, ‘devlet’le hükümetin ‘tek’leşmesi, hükümetin devlet haline gelmesi demektir. Bütün demokratik âlemde de bu böyledir. Eğer vesayet rejimi yoksa bir hükümet, bir de onun üstünde devlet olmaz. AK Parti’nin bugün ‘devlet’i savunur hale gelmesinin nedeni budur; vesayet rejimi bitmiş, hükümet devlet haline gelmiştir...
AK Parti devleti dönüştürürken kendisi de ‘eskisi gibi’ kalmamış. Uludere saldırısının ardından Taraf’ın ‘Devlet halkını bombaladı’ başlığına, hep ‘devletin gazetesi’ olan Hürriyet’in, ‘Devlet halkını bombalar mı?’ manşetiyle cevap vermesi hoşlarına gidebilir. Ancak görüntü onları yanıltmasın; bence Hürriyet hâlâ kendi çizgisinde. Arkasında durduğu şey, ‘devlet’in ta kendisi, AK Parti değil. Hürriyet, ‘devlet olan AK Parti’nin yanında, Taraf ise ‘devlet’i eleştirmeye devam ediyor eski günlerde olduğu gibi. Fark şu ki eleştirdiği devleti bugün AK Parti ‘kendisi’ olarak görüyor.
Gücünü ve meşruiyetini devletle mesafesinden alan bir parti bugün devletleşiyor görüntüsü veriyor. Devleti savunmak zordur, AK Parti için bile...
Taraf’a karşı AK Parti’yi Hürriyet’in savunması çok şeyler anlatıyor.”
(Zaman, 3 Ocak 2012)
Özkök’ün desteği
İhsan Dağı’nın yazısının üzerinden bir gün geçmeden, Hürriyet’ten yeni bir ses daha geldi. Bu ses Ertuğrul Özkök’ün sesiydi. “Askerimizi aydınlara, ona buna yem etmedin, helal olsun Başbakanım” diyordu.
Uludere’de 35 yurttaşın öldürülmesi, düne kadar hükümetle demokrasinin savunulmasında aynı frekanstan ses veren çevrelerde bir farklılaşmaya neden oldu. Başbakan bu çevrelere yönelik sert eleştiriler yaparken, Genelkurmay’ı bu olay nedeniyle savunmaya, askere teşekkür etmeye yöneldi.
Aslında bu farklılaşma yeni başlamadı. Kürt sorununun çözümüne ilişkin olarak hükümette son dönemdeki değişik yönelim, yeni bir duruma işaret ediyordu. Yaygın KCK tutuklamaları, ‘operasyoncu’ yeni bir sistemin yaygınlaşması, hükümetle demokratların arasına açacak sonuçlar doğuruyordu.
Uludere, bir anlamda bu değişimin nereye vardığını göstermesi bakımından önemli bir ayraç oldu. Bir tarafta Taraf gazetesi ve Ahmet Altan, öbür tarafta Hürriyet gazetesi ve Ertuğrul Özkök.
Çok paradoksal bir durum. Darbecilikle mücadele, askerin ve yargının, üniversitenin siyaset alanından çekilmesi noktasında önemli bir görev yerine getiren ve tayin edici bir rol oynayan, bu rolüyle belki de AK Parti’nin devlet güçleri üzerinde egemen olmasının altyapısının hazırlanmasına katkı sunan Taraf gazetesi, öte yanda ise Ertuğrul Özkök’te simgeleşen ‘statüko’, şimdi yer değiştirmiş gibi görünüyor.
Tabii ki, bu kadar erken karar vermek ve bundan kalıcı sonuçlar üretmek gerçekçi olmaz. Ama bu gelişmeler bir gidiş yönüne işaret etmek bakımından önemli veriler olarak kabul edilebilir.
AK Parti’nin reformcu işlevinin sonuna mı geldik?
Erken ama düşünmeden edemiyoruz.