ARA

Apaçık Radyo yayında

Apaçık Radyo 8 Kasım 2024 Cuma günü internet mecrasında dinleyicisiyle buluştu. Üç gün sürecek test yayınının ardından, 11 Kasım Pazartesi sabahı Apaçık Radyo programcıları mikrofon başına geçti.
Yaşarsak göreceğiz

Haftalar önce, İsrail Ordusu, ülkenin güneyinde yaşayanlara X (eski Twitter) üzerinden evlerini terk etmeleri ve “daha güvenli yerlere yerleşmeleri” talimatı verince, yaşadığımız bölgelere çok sayıda mülteci geldi. Burç Hamud’da kıyafet mağazası olan arkadaşım Zaven, “50-60 yaşlarında, siyah giysili, başörtülü üç kadın dükkâna gelip çalışana ihtiyacım olup olmadığını sordular. İş arıyorlardı. Yüreğim paramparça oldu. Zaten hiç iş yapamıyorum, onlara bir şey diyemedim” dedi. Çok geçmeden, evimin önünde bir kadın beni durdurup “Bildiğiniz kiralık ev var mı?” diye sordu. Burada uygulanan politika, yaptığımız okumalara ve çalışmalarımıza yansıyan sömürgeci ve emperyalist iştahtan farklı değil; cezasızlıkla korunarak, insanları topraklarına bağlayan her şeyi yok etmeye devam ediyor.
GÜNCEL Acemoğlu: Türkiye'de olsam Nobel alamazdım

Nobel ödüllü bilim insanı, MIT Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Brand Week kapsamında konuşma yapmak için Türkiye’ye geldi. Medyanın yoğun ilgisiyle karşılaşan Acemoğlu, Fatih Altaylı’nın Youtube programına da konuk oldu.
TOPLUM Azınlık okulları  6-7 Ocak’ta “mazeretli’ kabul edilecek

Agos olarak geçen hafta “Azınlıkların dini bayramları neden dikkate alınmıyor?” başlığıyla konuyu gündeme taşımıştık. Edindiğimiz bilgilere göre geride bıraktığımız hafta bir gelişme yaşandı ve azınlık okulları için yeni bir formül geliştirildi. Bu arada Ermeni okullarından bazı yöneticiler ve müdürler İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Mücahit Yentür’ü ziyaret etti.
Çözümsüzlüğün özellikle seçildiği otoriter “çözümler”

Bu gelgitli siyaseti soğukkanlılıkla anlamlandırmak, kalıcı bir çözümün, onurlu bir barışın en küçük ihtimalini heba etmek istemeyenler açısından önemli. “Otorı̇ter Çatışma Yönetı̇mı̇ Açısından 2015 Sonrası Değı̇şen Dı̇namı̇klerı̇yle Kürt Sorununa Bakmak” başlıklı rapor bazı taşları yerine oturturken kaynaklık edecek bir bakış açısı sunuyor. Rapor, otoriter yönetimlerin çatışma süreçlerini özellikle “çözümsüzlük” aşamasında tutmayı kendileri açısından bir tür çözüm olarak aldığı, bunu da sadece askeri güçle değil bir dizi siyasi, mekânsal ve ekonomik politikalarla destekleyerek hayata geçirdiği temel fikrine dayanıyor. Çatışmanın altında yatan yapısal nedenler özellikle ele alınmıyor, çözüme yönelik her tür demokratik alan tehlike olarak alınıyor, uluslararası aktörlerin dahli kabul edilmiyor. Neoliberal politikalarla eşgüdümle işletilebiliyor, yolsuzluk bir araç olarak kullanılabiliyor.
Takkeyi Al Külahı Ver pandomiması bıktırdı artık

Ağzından “Milli İrade”yi düşürmeyen bu hükümet 2016’dan beri 160 tane kayyım atamış . Tek Adam Rejimi mi dersiniz Cumhuriyet İttifakı mı, her neyse, ben hayatımda ülkesinin yanı sıra kendine de bu kadar zarar veren, böyle yavaş ve kararlı intihar olayı görmedim. Çünkü bir yandan Kürt oylarını kaçırıyor, diğer yandan genel kamuoyunu kendisine yabancılaştırıyor. Diğer yandan, diyalektik dediğimiz veya “şerden hayır” denilen bişey de var: Bütün bu acayip aşırılıklar, CHP gibi ayağını uzatıp yatan bir partiyi bile harekete geçirebilir.
Hava puslu ve karanlık

“Öcalan istediklerini vermedi, onlar da kayyum atayarak gözdağı veriyorlar” deniyor. İyi de, tüm o sözleri Öcalan’la konuşmadan mı söylediler, o çıkışları Öcalan’ı yoklamadan mı yaptılar? Bu pek mantıklı değil. Kaldı ki, 25 senedir hapiste tutulan Öcalan veya zaten birçok kayyum darbesiyle karşı karşıya kalan DEM’in fazladan üç kayyumla yılacağını düşünmek de pek mantıklı değil. Başka bir teori de, iktidar bloğu veya devlet içinde normalleşme/açılım hamlesini yapanlar ile kayyum atayanların farklı aktörler olduğu.