ARA

“Ahlaki üstünlük” veya neden her şey çok güzel olmayacak

Eğer meseleye, “Canım Ermenilerin zaten kaç oyu var ki ben şimdi bununla uğraşayım” diye bakıyorsanız bu, meselenin sizin için doğru ilkeler ve değerler meselesi değil bir sayı ve siyasi çıkar meselesi olduğunu gösterir. Gel gör ki ahlaki üstünlük iddiasında olan sayı hesabı, çıkar hesabı yapmaz; ilkesel olarak doğru neyse onu uygular.
TOPLUM Zadgi Çoreg: Bolluk, bereket ve paylaşım

"Sofranız Şen Olsun" kitabıyla Ermeni yemek kültürünü herkese tanıtan Takuhi Tovmasyan, Agos okurları için bayram öncesi kendi tarifiyle paskalya çöreği yaptı ve çörekle ilgili "tatlı" ve "bereketli" bilgiler "paylaştı". Şnorhavor Surp Zadig!
GÜNCEL Paskalya: Diriliş ve Umut

Tatlı telaşlı, mutlu Paskalya günlerindeyiz. Sosi Hanım ve kayınvalidesi Nıvart Hanım’la birlikte, hem geleneksel soğan kabuğuyla hem de modern boyalarla yumurta boyayarak bu özel günü hazırlıyoruz. Ülke gündemi malum, yüz güldürmüyor. Fakat ne olursa olsun, bu sofralar hâlâ umut veriyor, birlikte olmanın, paylaşmanın ve yeniden başlamanın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Zaman değişse de geleneklerin gücü ve bir arada olmak iyi hissettiriyor. Belki de asıl diriliş, tam da burada başlıyordur.
TOPLUM “Avak Şapat, Avedaran’ın mükemmel özetidir”

Bu yıl Surp Zadig (Kutsal Diriliş) Yortusu 20 Nisan Pazar günü, kiliselerde yapılacak ayinlerle kutlanacak. Yortu öncesi Büyük Hafta olarak Türkçeye tercüme edebileceğimiz Avak Şapat’ta ise her gün kiliselerde özel ayinler yapılır, haftanın kendine özgü ritüelleri yerine getirilir. Üstrahip Hovagim Seropyan ile Avak Şapat yani Büyük Hafta’daki her günün anlamı üzerine konuştuk.
Geleceği kurmak

Bugün ülkemizde gençler, kadınlar ve halkın önemli bir kesimi, yıllardır dayatılan baskı, korku, adaletsiz politikalara karşı ayaktalar ve demokratik, laik, adil bir geleceği birlikte kuracağız diyorlar, direniyorlar. Direnişlerine damgasını vuran anlayış, savunmacı pozisyon almak değil aksine talep etmek ve taleplerini yüksek sesle haykırmak. İşte bu önemli gelişme hepimize önemli fırsatlar sunuyor. Tek adam rejimini mümkün kılan paradigmayı tartışmadan demokratik, çoğulcu, laik, adil, eşitlikçi ve kimseyi dışarıda bırakmayan kapsayıcı bir geleceği nasıl inşa edebiliriz? Bu yazımı bir davetle bitirmek istiyorum. Gelin hep birlikte bu soruları ve elbette daha fazlasını soralım ve geleceğimizi tahayyül edeceğimiz, tartışacağımız bir platform oluşturalım. Peki bu nasıl bir platform olabilir?