ARA

DOSYA Üç Remziye

Yazar Hulusi Üstün bir aile hikâyesi anlatıyor. 1915’lere dayanan, Erzurum’a uzanan bir hikâye. Ermeni yetim bir kızın, Remziye’nin çarpıcı, iç burkan hikâyesi bu. Fazla söze gerek yok, sizi Hulusi Üstün’ün satırlarıyla baş başa bırakıyoruz.
Seçimlere giderken - iktidar kanadının vaziyeti

Aday açıklamaları iki büyük partiyi yani AKP ve CHP’yi sarsmaya devam ediyor. İktidarın durumu daha iyi değil ama, AKP’nin şahıs partisi olması sayesinde, çıkması beklendiği kadar patırtı çıkmıyor şimdilik; Yeniden Refah Partisinin (YRP) rekabeti dışında. Tabii, Tek Adam Erdoğan artan ve artacak iç ve dış sorunlar karşısında tek adamlığını ne kadar sürdürür, bekleyeceğiz. Şu anda her şey ve herkes ayakta.
İliç faciası ne anlatıyor?

Bilhassa AKP dönemine damga vuran bir olgu var. Çevreyi tahrip edecek her türlü faaliyet yürütülüyor. Sivil toplum kuruluşlarının, uzmanların uyarılarına kulak asılmıyor, bölge halkı bu projelere itiraz ederse, hele de yürüyüş yaparsa eylemciler çok sert müdahalelerle gözaltına alınıyor, iktidar sonra da çıkıp “En çevreci biziz” diyor.
GÜNCEL “Önceden teyzeydim, ablaydım, evlattım, artık hiçbiri değilim”

6 Şubat depremini herkes aynı yaşamadı. Kimi evsiz kaldı kimi kimsesiz. Evini yurdunu kaybeden de oldu, uzuvlarını, ailesini akrabasını arkadaşlarını da. Hep kendimi ve yaşananları kendi gözümden anlatmaya çalıştım ama biraz da kalanların hikayesini aktarmayı kendime görev sayıyorum artık. Öğretmen arkadaşım Gülçin Aktuğ, annesi, babası, kız kardeşi, eniştesi ve iki yeğeninin cenazesini aynı binanın enkazından günler sonra alabildi. Yaşadıkları sonrasında “Artık kendimi kimsenin hiçbir şeyi değilmiş gibi hissediyorum. Önceden teyzeydim, ablaydım, evlattım ama artık hiçbiri değilim…” diyor.