Kediye karşı şiddeti yorumlamak

MURAT CANKARA

Kedi videosu paylaşmanın adeta bir mensubiyet anlamına geldiği bir çağda ‘Büyük Kedi Katliamı’ başlığı ne ifade eder, bilemiyorum. Kapağın yol gösterici olduğunu da söyleyemem. Daha ziyade kediler tarafından gerçekleştirilen bir katliama işaret ediyor sanki. Alt başlık da çok yardımcı değil: ‘Aydınlanma Fransa’sında Düşünceler, İnanışlar’. Kitabın yazarı Robert Darnton hem bir tarihçi hem de uzman kütüphaneci. 1984’te yayımlanan ve ona epey bir şöhret kazandıran bu metin, meşhur antropolog Clifford Geertz’le birlikte Princeton Üniversitesi’nde verdikleri bir derse dayanıyor. Tarihin nasıl yazılabileceği meselesini dert edinmiş; Aydınlanma düşüncesine ‘Voltaire ve eleştirel düşüncenin önemi’ düzeyinin ötesinde ilgi duyan; folklor ve sözlü kültür ürünlerinin anlam dünyası üzerine kafa yoran; matbaa, kitap, okuma ve yazma kültürünün ardındaki maddî süreçlere meraklı; romantik duyarlılığın ne menem bir şey olduğunu daha iyi anlamak isteyen; yüksek ve alçak kültürler arasındaki ilişki üzerine çalışan; tezi tarih ve antropolojinin sınırlarında gezindiği için –en azından Türkiye’de– kolay kolay akademik bir iş bulamayacağına inanan; örneğin Carlo Ginzburg’ün ‘Peynir ve Kurtlar’ından lezzet almış; Çizmeli kedinin ne ayak olduğunu merak eden herkesin, kendisini uzun süre meşgul edecek ayrıntılar bulacağı bir çalışma bu. Ve ne mutlu bize ki Koç Yayınları, içerdiği yüksek dozda teknik terim nedeniyle kolaylıkla okunmaz kılınabilecek, sadece bir bölümü memleketin kalburüstü yayınevlerini bile şarampole yuvarlamaya yetebilecek bu metnin altından epey iyi kalkmış.   

18. yüzyıl Fransa’sında zihniyet dünyası

‘Büyük Kedi Katliamı’, 18. yüzyıl Fransa’sında ‘geçen’ altı bağımsız bölümden oluşuyor. Ancak bölümleri bir arada tutan şey daha önemli. Geçmişi; bizden radikal bir biçimde uzak ya da farklı kültürleri; geriye yazılı belge bırakmamakla maruf, okuma yazma bilmeyen insanların (yayınevinin meşrebine göre, çeviride ‘dağdaki çoban’ karşılığı da tercih edilebilirdi) zihniyet dünyasını nasıl anlayabileceğimizi sorguluyor Darnton. Üstelik teorik bir tartışmanın çekiciliğine kapılıp gitmiyor; bilakis, her bölüm bir uygulama. Etkileyici bir malzemenin aralarına serpiştirilmiş ve her biri üzerine uzun uzun tartışmalara girilebilecek sorular ise, yalnızca bilgi edinmek için değil de yazarın malzemesine yaklaşım biçiminden feyz almak için de okuyan, onun bakışından yola çıkarak kendisi için sorular türetebilen aydınlanmışlar için son derece öğretici.  

Tam da tuhaf bulduğumuz, bize anlaşılmaz gelen noktadan yola çıkmamızı öneriyor Darnton ve kitaba adını veren ve ‘büyük kedi katliamı’nı anlattığı ikinci bölümde de bunu yapmayı deniyor. Matbaa işçisi Nicolas Contat’nın anılarından yola çıkarak, 18. yüzyıl Paris’inde bir grup matbaa çalışanının, içlerinde burjuva patronlarının gözdesi de bulunan kedileri öldürürken (bir kısmını önce yargılayıp sonra asıyorlar) niçin kahkahalarla güldüklerini anlamaya çalışıyor. İstatistikleri, tarihsel bağlamı (Hıristiyanlık ve cadı avları, dönemin üretim ilişkileri ve matbaa kültürü), modern kavramları (ritüel, karnaval) bir araya getirerek bu katliamı yorumlamayı deneyen Darnton’un çok katmanlı açıklamasına bakılırsa burada, kendilerinden daha iyi beslenen ve uykularını çalan kedileri cezalandırmaya çalışan işçilerin ayaklanmasını da görmek mümkün, hiyerarşilerin geçici bir süre için askıya alınarak tersine çevrildiği karnavallarda kahkahalar atan Hıristiyanları da.

Darısı Osmanlı’nın başına

Kitabın en çarpıcı yönlerinden biri, önemsiz gibi görünen ve bazıları –en azından kısmen– ‘uydurma’ olan metinlerin nasıl ‘yoğun bir biçimde betimlenerek’ (Geertz’e selam olsun) yorumlandığı ve anlamlandırıldığı. (Darısı pek sevdiğimiz Osmanlı’nın başına olsun mu?) Şöyle diyor Darnton: “Tüm yazım ve dilbilgisi hatalarına rağmen, Contat’ınki bu anlatılar arasında en zengin olanıdır. Ama gerçekte olanların izdüşümü olarak da görülemez. Olayların Contat’ın gözünden bir versiyonu, bir öykü anlatma girişimi olarak okunmalıdır. Anlatılan tüm öykülerde olduğu gibi, olayları bir referans çerçevesine oturtur Contat; dinleyicisinin belli bir çağrışım ve tepkiler repertuarına sahip olduğunu kabul eder ve deneyimin hammaddesine anlamlı bir biçim verir. Ama her şeyden önce anlama ulaşmaya çalıştığımız için, onun kurgusal tabiatı bizi itmemelidir. Tam tersine, anlatıya, kurgu ya da anlamlı bir ürün olarak muamele ederek, onu etnografik bir ‘explication de texte’ (metin çözümlemesi) için kullanabiliriz.”

Rahmetli Sarkis Torosyan’ı ve anılarını da bu vesileyle bir kez daha anmış olalım.

Büyük Kedi Katliamı
Robert Darnton
Çeviri: Mustafa Yılmazer
Koç Üniversitesi Yayınları
315 sayfa.