Bakü’de muhalifler eziliyor

Azerbaycan 14 Mayıs 2014’te Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı koltuğunu devraldı. Bu durum, basın özgürlüğü ve insan haklarıyla yakından ilgilenen, ülke içindeki ve dışındaki bir avuç insanı, az da olsa umutlandırmıştı. Bu umudun kendini doğrulatamayacağı, çok zaman geçmeden anlaşıldı.

ARZU GEYBULLAYEVA
arzu.geybulla@gmail.com

Azerbaycan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı  koltuğuna geçeli daha üç ay olmadan 14 vatandaş hapse atıldı. Başkanlık koltuğuna geçmeden hapsedilen insan sayısından hiç bahsetmiyoruz bile. Gittikçe uzayan siyasi mahkûm listesi ise devlet tarafından sürekli reddediliyor.

Ama içeriye atılan isimlere bakınca, bir şeylerin yanlış olduğu, taraflardan birinin doğruyu söylemediği çok belli. Örneğin yılların başarılı ve deneyimli gazetecisi Rauf Mirkadirov, –Bakü’deyken çalıştığı Ayna gazetesinin son dört senedir Ankara muhabirliğini yapıyordu– 19 Nisan’da oturma izni bir anda sona erdirilerek ve basın kartı iptal edilerek sınır dışı edildi. Bakü’ye vardığında ise hapse atıldı ve ömür boyu hapis cezası alma ihtimali var. Mirkadirov, 2008-2009 arasında Ermenistan’a gizli bilgiler sağladığı gerekçesiyle vatan hainliğiyle suçlanıyor.

Bir diğer gazeteci Parviz Haşimli ise silah kaçakçılığı suçlamasıyla 15 Mayıs’ta 8 yıl hapis cezası aldı. 13 Mayıs’ta sivil toplum aktivisti Emil Mammadov, gasp suçundan üç ay hapis cezasına mahkûm edildi.

Muhalif isimlere operasyon

14 Mayıs’ta Bakanlar Konseyi koltuğuna geçen Azerbaycan’da 26 Mayıs’ta Seçim İzleme ve Demokrasi Araştırmalar Merkezi’nin iki tanınmış simasından Anar Mammadlı 5 yıl 6 ay, Başır Suleymanlı ise 3 yıl 6 aya  mahkûm edildi. Mammadlı ve Suleymanlı, on senedir seçim şeffaflığı üzerine sayısız proje ve rapor hazırlamışlardı. Avrupa’daki pek çok kurum ve örgütün saygı duyup değer verdiği bu iki aktivist, vergi kaçakçılığı ve yasadışı faaliyetler içinde oldukları gerekçesiyle hapse atıldı.

Aralarında blogger’ların da bulunduğu mahkûm listesi, her geçen gün uzuyor. 27 Mayıs’ta Abdul Adiov’a uyuşturucu bulundurduğu gerekçesiyle 5 yıl ceza verildi,  Bir hafta sonra, bir başka blogger Omar Mammadov Adilov da benzer suçtan 5 yıl ceza verilerek hapse atıldı.

Öte yandan Azerbaycan’ın Gence kentinde yaşayan ve yıllardır gençlerle çalışan Hasan Huseynli’nin bir kişiye bıçakla saldırdığı gerekçesiyle tutuklanması herkesi epey şaşırttı. Huseynli, Azerbaycan’da özellikle gençler için yaptıklarıyla saygı duyulan ve sevilen şahıslardan biri. Halihazırda, Huseynli 6 yıl cezaevinde kalacak; bıçakladığı söylenen kişi ise ortalıkta yok. 

Huseynli’den sonra, ülkenin sivil toplum taraftarlarını birkaç ağır darbe daha bekliyordu. 30 Temmuz’da Leyla Yunus ve eşi Arif Yunus, Mirkadirov’un başına geldiği gibi vatan hainliği, vergi kaçakçılığı ve yasadışı faaliyetler içinde bulunma suçlamalarıyla hapse atıldılar. Leyla Yunus’u kimileri insan hakları savunucusu, kimileri Barış ve Demokrasi Enstitüsü Başkanı olarak tanır. Kendisi ayrıca, Ermenistan ve Azerbaycan arasında halk diplomasisi oluşturmak için uğraşan isimlerden. Onların ardından insan hakları ve demokrasi destekçisi Rasul Jafarov ve avukat İntigam Aliyev de hapse atıldı. Aliyev, yargılama öncesi üç ay hapsedilirken, Jafarov da 2 Ağustos’ta tutuklandı. Suçlamalar da farklı değil, vergi kaçakçılığı, yasadışı faaliyet vs…

Kimlerin dışarıda olduğuna bir göz atmakta da fayda var. Örneğin, kaçakçılık ve yolsuzluk suçlamalarının asıl muhatabı olması gereken bakanlar ve aileleri; rüşvetin ve hırsızlığın ustaları ve daha nice kahramanlar... Tüm bu yaşananlar, kendini dünyaya Avrupa değerlerine saygılı,  insan hakları ve basın özgürlüğünün önde gelen koruyucusu olarak gösteren Azerbaycan’ın, savunur gözüktüğü değerlerden ne kadar uzakta olduğunu ispatlıyor.