ARA

TOPLUM Vakıfköylü Ermenilerin mülkleri, AYM kararına rağmen iade edilmiyor

Hatay Samandağ Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı, bölgedeki Ermeni toplumuna ait olduğu kayıtlarda belirlenen ve zaman içinde Hazine ve şahıslara geçen 36 mülkün Vakfa iadesi için yasal süreç başlatmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin 2022’de verdiği ‘mülkiyet hakkının ihlali’ kararına rağmen mülkler iade edilmedi. Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi, geçen yılın Kasım ayında toplanarak, vakfın mülklerinin iadesi konusunu değerlendirdi. Meclis, vakfın 1936 yılında beyanname vermediğini gerekçe gösterdi ve AYM kararını uygulamadı. Vakıf yönetimi, meclis üyeleri hakkında şikayette ve suç duyurusunda bulundu. Hatay bilindiği gibi 1939 yılında Türkiye toprakları içinde yer almıştı.
Zor zamanlardan zor zamanlara

Kitabı okuyan biri bu dönem boyunca Ermeniler üzerindeki baskının büyüklüğünü, havanın ağırlığını kavrayabiliyor. O kadar ki, ayrıntılarını kitapta bulacağınız Manuel Yergatyan ve Hrant Güzelyan’ın (Küçükgüzelyan olarak da kullanılıyor) davalarında görüldüğü gibi, soykırım sonrasında Anadolu’da kalmış bir avuç Ermeni’nin çocuklarının İstanbul’a getirilip okullara kaydedilmesi bile suçmuş gibi muamele görüyor. Yalnız o da değil, çeşitli ülkelerdeki çeşitli Ermeni kurumları arasında bağlantı ve yardımlaşma olması da başlı başına bir suçmuş gibi gösteriliyor.
GENEL AB Ermenistan'daki sınır misyonunun görevini uzattı

Brüksel’deki AB büyükelçileri Ermenistan’da görev yapan AB sivil misyonunun görev süresinin uzatılmasına ilişkin kararı onayladı. Avrupalı ​​gözlemciler 19 Şubat 2027’ye kadar iki yıl daha Ermenistan sınır bölgelerinde kalacak.
Hep açık kalmasından fayda umulan bir dosya: Gezi

Tüm bunlardan sonra, yani Kavala, Mater, Kahraman, Özerden, Atalay haksız olduğu ayan beyan ortada olan bir suçlamayla hapiste tutulurken bir de Ayşe Barım’ın tutuklanması, iktidarın hiç de demokratikleşme gibi bir niyetinin olmadığını kanıtlıyor. Kanıtlamak için daha ne yapması lazım, onu da bilmiyorum. Her gün bir belediyeye kayyım atanıyor, bir ya da birkaç gazeteci gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Bu tablo içinde, Kürt meselesinde, adı ‘süreç’ olmayan, ne diyelim, hamleler yürütülüyor.
GÜNCEL Kavala: Anlaşılan hâlâ komplo teorilerine ihtiyaç duyuluyor

Sivil toplum alanında çalışmalarıyla bilinen iş insanı Osman Kavala, 1 Kasım 2017’den bu yana Silivri Cezaevi’nde. Bu yedi yılı aşkın süreçte, akla, hukuka, vicdana aykırı yargısal ve toplumsal bir sürecin aktörü haline getirildi. Yeri geldi isnat edilen suçlamalardan beraat etti, yeri geldi tahliye edildiği dosyadan bir kez daha tutuklandı. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı ihlal kararlarına rağmen halen özgürlüğüne kavuşamadı. Hukuk fakültelerinde ders niyetine okutulası bu Kafkaesk dava süreci, eşi Prof. Ayşe Buğra ve Anadolu Kültür Direktörü Asena Günal tarafından “Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala'nın Yedi Yılı” (İletişim Yayınları, Ocak 2025) ismiyle kitaplaştırıldı.
TOPLUM Honazlı Rum komşumuzun torunu ile duygusal bir buluşma

Kiryaki Çorumoğlu 1912 yılında Denizli Honaz’da doğmuş. Annesinin adı Atena imiş. Evleri günümüzde Hisar Mahallesi Camii olan eski kilisenin karşısındaymış. Kiraz bahçeleri su değirmenin üst tarafında imiş. 1920 yılında mecburi sürgüne gönderilmişler. Kiryaki 8 yaşın iken annesi Atena ile birlikte Honaz’dan ayrılmış. Eğirdir, Kayseri, Mersin, Atina, Selanik, Drama yolunu takip ederek Mikropolis köyünde iskân edilmişler.
İşçilerin yüz yılına bakmak

19. yüzyılda farklı sektörlerde, zanaatlerde, tarımda, derken sanayi alanında ücretli emek ilişkisi yaygınlaşmaya başladıkça her imparatorluk gibi sınıflı bir toplumun üzerinde yükselen Osmanlı'da sermaye de, işçi sınıfı da çok cemaatli, çok dinli ve çok dilli bir yapı arz ediyordu. Burada anılması şart bir kopuş var Çetinkaya'ya göre: “ulus-devlet inşası, uluslaştırma süreci ve etnik temizlikler, soykırımlar ve mübadele gibi yöntemlerle farklı cemaatlerin çeşitli yollarla imhası”. Bu siyasal proje işçi sınıfından, işçi sınıfı hareketinden önemli unsurlarını koparmak, sosyalist ve Marksist akımların önünü kesmek anlamına da geliyordu.