ARA

Ortaköy’den haber var

Mevcut yönetim özel bir mali denetim firmasına vakfın geçmiş iş ve işlemleri hakkında böyle bir inceleme yaptırmış, Peki, bu raporun sonucu ne? Gene maalesef, bu raporun VGM’ye verilmesinin üzerinden yaklaşık bir sene gibi uzun bir süre geçmesine ve VGM’nin de bir müfettiş atamasına rağmen bir gelişme olmamış. Tuhaf bir durum. Ortaköy’den gelen haberler bununla sınırlı değil ve maalesef pek hoş da değil. Anlaşılan o ki yönetim kurulu içinde yönetim tarzıyla ve ilkeleriyle ilgili birtakım anlaşmazlıklar var. Bunu söylerken doğrusu sıkılıyorum ve üzülüyorum ama iş, geçen Şubat’ta bir yönetim kurulu üyesinin diğer bir üyeye hakaretine ve “Ben ülkücü camia içindeyim, akıllı olun” tarzı laflarla fiziksel saldırısına kadar varmış.
“Turistler evine!” dedirten vahşi turizm

Aşırı turizmin bir diğer hasarı da ekonomik düzeyde. Türkiye'nin turizmle temas eden noktalarında tecrübesi olanlar bilecektir ki bu, hizmet sektöründen sağlığa tüm fiyatları yukarı çeken bir faktör; turizmle geçici olarak şişen yerel ekonomi yılın kalanını bunun hasarıyla geçiriyor. Bu kadar insanın barınması ayrı bir sorun yelpazesi açıyor: Türlü formda turistlere kiralanan konutlar yüzünden genel olarak kira fiyatları yükseliyor. Bu artış kent sakinlerini “turizmsiz” başka bölgelere göç etmeye mecbur bırakan seviyeye ulaşabiliyor. Kitle turizmi, dönemsel olarak o bölgedekiler için bir istihdam alanı gibi görünse de sektör ucuz emek gücünün de ulusal düzeyde “turizmine”, transferine dayandığından aslında yöre sakinlerine çok yansımıyor. Turizm endüstrisi tüm dünyada emek sömürüsüyle, işçi haklarını hatta kimi zaman insan haysiyetini hiçe sayan koşullarla dönüyor
Bu ortamda Irak’a vizeyi niye kaldırdık?

Irak topraklarının yaklaşık 100 km içinde, 2015’te Başika bölgesinde kurulmuş bir Gedu üssü var Türkiye’nin. Bu üs, 15 Ağustos anlaşmasıyla Irak’a ‘devredilecek’ ve ‘Türkiye ile Irak’ın ortak askerî eğitim üssü’ diye anılacak artık. Böylece Türkiye’nin buradaki askerî varlığı ‘yasal zemin’ kazanmış olacak. Yani, Gedu üssünün Türk kuvvetlerine ait olması durumunu hiç değiştirmeyecek bu makyaj operasyonu karşılığında Irak’a verilen bir ‘hediye’, bu vize serbestisi.
DOSYA Lice’den Kadıköy Aramyan Okulu’na bir tarih: Hatun Mayrig’in ardından

Anadolu ve Mezopotamya Ermenilerinin İstanbul’a göçü bilhassa 1960’larda ve 70’lerde hızlanmıştı. Bunda yaşam koşullarının zorlaşması, toplumsal baskı gibi birçok etmen vardı. Bu etmenlerden biri de 1966 Varto Depremi’ydi. Deprem Ermenilerin tarihsel yurdunda büyük bir yıkıntıya yol açmış, bölgede yaşayan pek çok Ermeni İstanbul’un yolunu tutmuştu. Bu insanların büyük şehirde hayata tutunması hiç de kolay olmamıştır. Gazetemizin kurucularından Sarkis Seropyan’ın da 1960’larda emek verdiği ‘Kağdaganatz Hantznahump’ bu anlamda çok önemli bir işlev gördü, İstanbul’a sığınanlara yardım etti. Sevan Ataoğlu, Hatun Saraçoğlu’nun ardından kaleme aldığı bu yazıda sadece Lice’den İstanbul’a bir göç hikayesi anlatmıyor, Anadolu ve Mezopotamya Ermenilerinin yakın tarihine de not düşüyor.