ARA

DİASPORA / ERMENİSTAN Profesör Dadrian’ın mirası kendi halkına aittir

Ermenistan Zoryan Enstitüsü Uluslararası Araştırma ve Geliştirme Vakfı Başkanı Mari Hovhannisyan, Prof. Dr. Taner Akçam'ın 20 Ağustos 2022'de Agos gazetesinde ve internet sitesinde yayınlanan ve Prof. Dr. Vahakn Dadrian'ın mezarına Ermenistan'da gerekli ilginin gösterilmediğini konu edinen yazısına yanıt olarak gazetemize bir mektup göndermiştir. Mektup aşağıdaki gibidir.
Peki, halk neden ilgisiz?

İnsanların vakıf yöneticisi olma konusunda gösterdikleri ilgisizliğin önemli bir sebebi de bunun tamamen gönüllü olarak yapılan bir iş, hani neredeyse bir angarya olması. “Hamaynki hamar” (cemaat için), demek insanları motive etmeye yeterli olmuyor. İnsanlar, zaman ve emeklerini sadece manevi amaçlar için harcamak istemiyorlar. Bu da ayıp değil. Dolayısıyla, vakıf yöneticiliğinin profesyonel bir iş, hatta bir kariyer olmasını mümkün kılacak bir sisteme geçmek gerekiyor.
67 yıl önce İzmir’de yaşadığım gece

Alsancak zaten Gayrimüslim mahallesidir, idi, ne kadar Gayrimüslim komşu varsa bizim eve doluşmuşlar. Çünkü mahalleli için babam yaşlı, çok ciddi, çok sert, eski bir CHP milletvekili. Kapımızda da kocaman “Avukat Ekrem Oran” yazıyor. Zangır zangır titriyor içerde hepsi. Dışarıda evleri yıkılıyor, yağmalanıyor, kalabalığın gulgulesi bize doğru santim santim yaklaşıyor. Sonunda dayandılar bizim kapıya da.
Mihail Gorbaçov: ‘Yukarıdan devrimci’ bir Sovyet liderinin çelişkilerle dolu mirası

1985 yılında, partinin en yüksek kademesi olan genel sekreterliğe getirilir getirilmez, alelacele hazırlanmış, karmakarışık bir reform programı başlattı. Programın merkezinde iki fikir vardı: ‘Perestroyka’ (siyasi ve iktisadi sistemin yeniden yapılandırılması) ve glasnost (sansüre son verilmesi, ifade ve basın özgürlüğünün getirilmesi). Fakat işin daha en başında, iktisadi reformların hatalı olduğu ortaya çıktı. SSCB’nin en büyük döviz kaynağı olan petrolün dünya fiyatının düşmesi, Ermenistan’da büyük bir yıkım yaratan deprem, Çernobil’de yaşanan nükleer facia gibi devasa sorunlar, ülkenin yoksullaşmasına ve Gorbaçov’un ülke genelindeki popülerliğinin düşmesine neden oldu.
GÜNCEL

6-7 Eylül Pogromu’nun üzerinden 67 yıl geçti. İstanbul’da başta Rumlar olmak üzere tüm gayrimüslim azınlığı hedef alan pogrom sonucunda resmî verilere göre 73 kilise, sekiz ayazma, iki manastır, 3584’ü Rumlara ait olmak üzere 5538 ev ve işyeri yakılıp, yıkıldı ve yağmalandı. Türkiye toplumunun 6-7 Eylül’le neden yüzleşemediğini ve olası bir yüzleşmenin nasıl sağlanabileceği sorularını araştırmacı-yazar Foti Benlisoy'a yönelttik.
GÜNCEL İHD'den 6-7 Eylül açıklaması

İHD (İnsan Hakları Derneği) Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, 6-7 Eylül 1955'teki pogrom nedeniyle bir açıklama yayınladı. Komisyon, "Resmi tarihi sorgularken devletin suç işlediği, suçunu kabul etmediği, üzerini örttüğü, hesabını vermediği, Rum toplumunun ağır kayıplarını tazmin etmediği, bir özür bile dilemediği gerçeğinin altını çiziyoruz. Ama altı yeterince çizilmeyen bir gerçek, halkın katılımıdır. Suçun bir avuç yönetici tarafından işIendiği içimizi rahatlatır, halkın katılımını konuşmak rahatsız edicidir" dedi.