ARA

DOSYA 'Sahne Arkadaşlarım' ya da Melpomene’nin mabedi*

‘Sahne Arkadaşlarım’ın hikâyesi ‘Kulis’in bittiği noktada başlıyor. Bilindiği gibi, ‘Kulis’ 1996 yılında yayın hayatına son verdikten sonra büyük usta Ayvaz tiyatro ile ilgili yazılarına ‘Agos’ta devam etti. Aras Yayıncılık’ın seçkisinden de anlaşılacağı gibi bunlar daha rafine, ‘Kulis’tekilerin aksine aktüeli yakalamanın derdinde koşmayan, geleceğe bırakılacak mirasa odaklanmış yazılar. Belli bir kurgu içerisinde Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde kültürel bir varoluş ve ayakta kalma mücadelesi veren Ermeni toplumunun yürüdüğü yolları, içinden geçtiği dönemeçleri tiyatro bağlamında anlatıyor Ayvaz.
Bakışlarını kaçırmak

Hükümetler de, birçok insan gibi, gerçeklerle yüzleşmekte zorlanırlar. Geçmişle, ülkenin iç ve dış düşmanlarıyla ilgili masallar uydururlar. İnkârcılık ve kullanışlı hikâyeler yazmak, kişisel çıkarını düşünen siyasetçilerin iktidarını sürdürmesine yardımcı olur. Fakat hakikat önünde sonunda döner, kişiyi olgusal gerçeklere bakmak zorunda bırakır.
İsimler önemlidir

Ermeniler söz konusu olduğunda da Halide Edip’te farklı dönemlerde farklı yaklaşımlar ve uygulamalar görüyoruz. Kimi zaman Ermenilerin acılarını açıktan tanıyan ve hatta “mensup olduğu kavim adına” Ermenilerden özür dileyen bir Türk aydını olur.
Hazırlanın: Şeddeli ve sürekli OHAL geliyor

Teklifin 43 maddesinden sadece 6’sı kitle imha silahlarıyla ilgili. Bu silahların yayılmasını engellemek dışında her şey var teklifte. Özellikle de muhalif dernek ve vakıfları kanunen ve/veya fiilen kapatacak her şey. O kadar ki, gerçek adı “Dernekleri İmha Etmeye İlişkin Kanun Teklifi” olmalıydı
Hukuksuzluk

Peki niye? Kürt meselesinde savaşın şiddetli olduğu bir dönemde bile değiliz. Ki böyle olsa bile Kürt muhalefetinin parlamentoda temsili açısından yine bu, yani parti kapatma, kabul edilemez olurdu. Neden şimdi iş güç bırakıldı ve HDP ile uğraşılıyor? Öyle sanıyorum ki bu biraz 2023 seçimleri ya da muhtemel bir baskın seçimle ilgili.