ARA
Seçim şokundaki Rejim inadına sertleşiyor
Otuz günlük Nisan haberlerinden seçtiğim “Kötüye gidiş alametleri” dosyam 4,5 sayfa tuttu. “İyiye gidiş alametleri” ise, RTÜK’ün TRT haberlerinin tek taraflı oluşunu inceleme kararı aldığına ilişkin 1 haberle sınırlı kaldı. Ve o haberden de şu âna kadar sıfır sonuç çıktı. Taksim’in 1 Mayıs’a yine kapatılması rezaleti zaten her şeyin özü ve özeti, ama onu sona bırakalım ve konulara ayırarak Nisan’ı gözden geçirelim
Gençler barış umudu için bir arada
Fransa merkezli ‘Une Terre Culturelle’ [Bir Kültür Ülkesi] derneğinin Alman, Ermeni ve Türk ortaklarıyla işbirliği içinde yürüttüğü projenin ikinci aşaması 20-27 Nisan arasında Diyarbakır’da yapılıyor. Dört ülkeden gençleri bir araya getiren proje, Fransız-Alman Gençlik Ofisi OFAJ/DFJW ve Erasmus+ Fransız ajansının desteği sayesinde hayata geçiyor.
Tahir Elçi davası: Savcılık üç sanık polis için beraat talep etti
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin 28 Kasım 2015’te Suriçi'nde öldürülmesine dair davada savcı sanıkların beraati yönünde mütalaa verdi.
Muharebe / lensler konuşabilseydi
Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'Lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.
Üç İstanbul
İki yıldır zorunlu ikametgâhım Bakırköy Kadın Cezaevi’nde, haliyle okumaktan başka, pek bir şeyim yok. Arka arkaya sekiz sezon dizi izler gibi, arka arkaya durmadan okuyabiliyor insan. Kendince sıralamalar yapıyor, bazen de hayat sürprizler yapıp kendi sıralamalarını yaratıyor, geçen hafta da böyle oldu. Hayat kendi sıralamasını yaptı. Önümde üç kitap, üçünü de Aras basmış, üçünün de sırtında “anı” yazıyor. Biri Zabel Yesayan’ın ‘Silahtar Bahçeleri’, biri Hraç Kırmızıyan’ın ‘Nereden Nereye’si, sonuncusu da Michael Asderis’in ‘Dersaadet’i.
Lilit Pipoyan ile Ermeni müziğinin ruhuna yolculuk
Hilal Seven, Ermeni müziğinin günümüzdeki en önemli seslerinden Lilit Pipoyan ile Londra'da bir söyleşi gerçekleştirdi. Müzikal yolculuğu hakkında kapsamlı bilgiler veren Pipoyan'ın aynı zamanda Ermeni mimarlık tarihi dersleri veren bir akademisyen olduğunu da bu söyleşi vesilesiyle öğrendik.
"Yeter ki bundan sonra hiçbir çocuğa böyle bir şey olmasın"
Sevag Balıkçı, Ermeni Soykırımı’nın 96.yıldönümünde, 24 Nisan 2011 tarihinde Batman’ın Kozluk ilçesinde zorunlu askerliğini yaptığı sırada aynı birlikteki arkadaşı Kıvanç Ağaoğlu'nun silahından çıkan kurşunla öldürüldü. Birileri Ermenilere, yüz yıllık soykırım hafızasını, Hrant Dink’in katlinden dört yıl sonra yeniden hatırlatıyordu. Nor Zartonk olarak on yıl süren yargılama boyunca, çeşitli kurumlar, aydınlar ve milletvekilleri ile birlikte İstanbul ve davanın görüldüğü Diyarbakır’da basın açıklamaları, yürüyüşler, basın toplantıları ve anma etkinlikleri düzenledik. Gün geldi küçücük mahkeme salonunda Sevag’ın katili ile yanyana oturmak durumunda kaldık, gün geldi savcının uyuklamasına şahit olduk. Bu süreçte Balıkçı ailesi bizim ailemiz oldu. Onların adalet feryatlarını duyurmak ve Sevag’ı unutturmamak için birçok etkinlik ve röportaj gerçekleştirdik. İşte bu röportaj da Kasım 2013’de henüz dava sürecinin başlarında Balıkçı ailesi ile gerçekleştirdiğim röportajın bir bölümüdür.
Ermenistan-Azerbaycan arasında yeni sınır taşları; protestolar sürüyor
Azerbaycan ve Ermenistan arasında sınır belirleme çalışmaları devam ediyor. Anlaşma nedeniyle Ermenistan'da Başbakan Paşinyan'a yönelik protestolar
da sürüyor.
23,5 Nisan’ı birlikte hayal ettik
23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı açılışının beşinci yılına da denk gelen 20-27 Nisan haftası boyunca, Hrant Dink’in “23,5 Nisan” başlıklı köşe yazısındaki anlatılara farklı etkinliklerle değinildi. 20 Nisan'daki ilk etkinlikte çocuklar biraraya geldi.
'1920-21 ruhu ve toplumsal mutabakatı' mı, Hrant’ın 23,5 cumhuriyeti mi?
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları 23 Nisan vesilesiyle Meclis'te bir konuşma yapmış ve şu önemli cümleyi sarf etmiş: “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında krizlerden çıkışın yolu 1920 ruhuyla 1921’de yapılan toplumsal mutabakatın güncellenmesinden geçmektedir.” Sayın Hatimoğulları’nın niyetini anlıyorum. İyi niyetli bir girişim diyelim ama dananın kuyruğu öyle değil. Tarih bize 1920 ve 1921 ‘Ruhu ve Toplumsal Mutabakatı’ konusunda başka bilgiler veriyor.