ARA
‘Ermeni idaresinin akamete uğratılmasında 103 yıl sonra en dip noktadayız’
Talin Suciyan’ın ‘The Armenians in Modern Turkey: Post-Genocide Society, Politics and History’ adlı kitabı ‘Modern Türkiye’de Ermeniler: Soykırımsonrası Toplum, Siyaset ve Tarih’ başlığıyla ve Ayşe Günaysu’nun çevirisiyle Aras Yayınları’ndan çıktı. Kitap soykırım sonrasında Ermenilerin bir inkar siyasetinin hayli güçlü olduğu yıllarda yaşadıklarına ve bu inkar siyasetinin hangi temeller üzerine inşa edildiğine odaklanıyor. Ve bunun dönemin Ermenice ve Türkçe kaynaklardaki yansımalarını da izliyor. Halen Münih, Ludwig-Maximilian Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Suciyan ile kitabını ve 1915 sonrası Ermenilerin hayatını konuştuk.
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı
Akpınar ve Gezen hakkında dün savcılık tarafından soruşturma başlatılmıştı.
Dink cinayeti davasında iki jandarma görevlisi tahliye edildi
Hrant Dink Cinayeti Davası'nda eski Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve eski Astsubay Yavuz Karakaya tahliye edildi. Mahkeme, MİT personelinin tanık olarak dinlenilmesi talebini de reddetti.
'Bu işin arkasında bir Trabzonlu olabilir'
Dönemin Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, Dink cinayetini televizyondan İl Emniyet Müdürü Reşat Altay'la beraber duyduklarını ve Altay'ın kendisine ''Bu işin arkasında bir Trabzonlu olabilir'' dediğini söyledi.
Ana akım gazetecilik, aktivizm ve “Duvardaki Sinek”
Popülizm ve post-gerçeğin yükselişi insanlığı ve moderniteyi uyanışa çağırıyor: Bilgi üretimi ve gazeteciliğin (ve hayatın kendisinin) değer yargılarıyla dolu, dolayısıyla özünde siyasi olduğunu kabullenmemiz gerek. Gazetecilik ve aktivizm arasındaki ilişkiyi gözden geçirmeliyiz. 21. Yüzyılda gazeteciliği, demokrasiyi ve dünya barışını tehdit eden şeyin siyaset değil, siyaseti yok sayma ve kontrolsüz insan gücü olduğunu ayırt etmeliyiz.
Balkan Savaşı'nın Esir Ermeni Askerleri: Kurtlukayalı Manug Ohan'a ne oldu?
Bu hafta Azadamard gazetesinde yayınlanan Belgrad’taki esir Ermeni askerlere ait uzun bir listeyle devam ediyoruz. Listelerde yer alan asker adlarının bazılarının yanında onbaşı, çavuş, jandarma, subay gibi rütbelerinin de belirtildiği görülmektedir. Başta İstanbul Harbiye Okulu olmak üzere vilayetlerdeki askeri okullarda sayıları az da olsa Ermeni öğrenciler de eğitim görmekte ve subay olmaktaydılar. Askere gidenler ise zaman içinde onbaşı, çavuş gibi çeşitli rütbeler de almaktaydı. Jandarma ise Osmanlı ordusunda özel bir yer tutardı ve fazla sayıda Ermeni genç bu rütbeyle askerlik yapmaktaydı. Önümüzdeki haftalarda bu konuyu özel olarak ele alacağımızı belirtelim.
Yer adları konusunda Sevan Nişanyan’ın sözlüğünden bolca yararlanıyor, pek çok köyün günümüzdeki adını kroşe (köşeli parantez) içinde vermeye çalışıyoruz. Parantez içindeki soru işaretleri ise orijinal metinlerde yer almaktadır. Kroşe içindeki soru işaretleri ilgili yerleşimlerin günümüzdeki adı, yeri tespit edilemediği için tarafımızdan konul
Gazetecinin hedef gösterilmesi
Erdoğan ve AKP bu intikam siyaseti olmadan iktidarlarını sürdüremeyeceklerini düşünüyor olmalılar. Kendi başına bile tehlikeli olan bu siyasetin bizi getirdiği yer ise, anayasal bir hak olan ‘protesto’nun suç, AKP rejiminin destekçileri dışında kalanların ise sokağa çıktıkları anda şiddete maruz kalması meşru insanlar haline getirilmesidir. Yani aslında Portakal’ın şahsında tehdit edilen, AKP’li –ve MHP’li– olmayan herkestir.
Kaçmak cesaret ister
William Saroyan’ın ‘Ödlekler Cesurdur’ isimli hikâyesinde anlattığı gibi, etrafın baskısına, aşağılamalarına, hatta saldırılarına maruz kalmak, sürüye uymaktan daha zordur aslında. Hayatınızın normal akşını bozmak, daima kaçarak yaşamanın getirdiği zorluklar da cabası. Onun içindir ki korkanlar da cesurdur, hatta belki daha cesurdur.