KÜLTÜR SANAT

KÜLTÜR SANAT Hikâyenin fotoğrafçısı

Manuel vizörden baktığında başkalarının hikâyelerini görürdü. Yahut da tam tersi onun baktığı yerde insanlar bir hikâye edinirlerdi. Her fotoğraf sanatçısına nasip olmayan bu özellik onun istisnasız her karesinde vardır.
FOTOĞRAF Peyro / lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'Lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.
FOTOĞRAF Çöl / lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'Lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.
KÜLTÜR SANAT Aram Haçaturyan İstanbul'da anıldı

Dünyaca ünlü besteci Aram Haçaturyan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü nezdinde Ermenistan Cumhuriyeti Daimi Temsilciliği’nin düzenlediği etkinlikle 120. doğum yılında İstanbul ​Pera Müzesi’nde anıldı.
RESİM İstanbul Resim ve Heykel Müzesi hafızasını arıyor

Yaz sezonunda çoğu sanat mekânında yeni sergi açılmadığı ve sıcaklarda bebekle dolaşmak zor olduğu için bir süredir sadece ulaşımı kolay olan, klimalı müzeleri ziyaret ediyorduk. Yıllarca Anadolu tarafında yaşadıktan sonra Avrupa yakasına taşınmanın en büyük avantajı sanat mekânlarına yakınlaşmak oldu. Avrupa yakasındaki bu bariz yoğunlaşmayı, sanatın merkezileşmesi, çoğu müzenin bu yakada bulunması ve yerli-yabancı turistler için bu yakanın daha güçlü bir çekim merkezi olmasıyla açıklanabilir. Bu yazıda, yıllarını ‘var ama yok’ olarak geçiren, ‘hafızasızlaştırma’ mağduru İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile, onu Dolmabahçe Sarayı’ndaki yerinden ederek açılan Millî Saraylar Resim Müzesi’nden bahsedeceğim.
KÜLTÜR SANAT Batı Ermenicesi konuşmanın alternatif yolu: ‘Haba Yete’

Anadilimi, yani Batı Ermenicesini evde, ailemin benimle bu dilde konuşmasıyla öğrendim. Baskın dil olan Türkçeyi ise, anaokulu eğitimimi almak üzere Ermeni okuluna gitmeye başladığım zaman öğrenmemin çelişkisini hâlen yaşıyorum. Günümüzde, Türkiye Ermeni toplumunda Batı Ermenicesine yönelik giderek artan bir olumsuzluk hâkim. Ancak bunun geçmişi yeni değil; çocukluğuma, yani yaklaşık 30 yıla dayanıyor. Artık Ermenice bir ‘fazlalık’ olarak görülürken, aileler, çocuklarının Ermenice yerine gündelik hayatta ‘işlerine yarayacak’ Fransızca, İspanyolca gibi diller öğrenmeleri gerektiğini savunuyor. Benden dört yaş büyük abimin döneminde matematik, fen bilgisi gibi dersler Ermenice işlenirken, benim dönemimde bu derslerin dili Türkçeye kaymaya başlamıştı.