BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Ortalamaya dönüş yasası

Bu aralar şu ‘ortalamaya dönüş yasası’ kavramına takmış bulunuyorum. Böyle oluyor bazen, hiç beklemediğim bir yerde bir söz çalınıyor kulağıma ve kalıyor. Beklemediğim bir şekilde yer ediyor zihnimde ve başka başka şeylere bağlanıyor. Bu söz de öyle olmayacak bir anda takıldı ki, düşündürdüğü şeylerle olan ilgisizliği hayret verici. İnsan beyni bir muamma. İnanmayacaksınız, bilmem kaçıncı kez, ‘Jurassic Park’ filmini izliyordum televizyonda. Bir ara, oradaki adamlardan biri, yaşamın milyonlarca yıldır sürekli geçiredurduğu evrimin de, zamanı geldiğinde ortalamaya dönüş yasasına uyum sağladığını söyledi. Ay, ben bu kavramı biliyordum. Hatta bu lafı edip, bu yasayı geliştiren Jacob Bernoulli’yi de duymuştum. “Bir nesneye ait bir olasılık, tekrarlanan denemeler sonunda ortalama şansına geri döner” gibi bir şeydi sanırım. O an öyle geldi geçti ve içimdeki çocukla birlikte dinozorların heyecanına daldım. Ertesi gün, durup dururken, pat diye düşüverdi beynimin orta yerine. 

Biraz araştırdım sonra, birkaç şey okudum falan... İstatistik manyağı olup, ilk kez bezelyelerin kalıtımsal özelliğini incelerken bu kavrama ulaşıp bunu insanların kalıtımsal özelliğine bağlayanın, Darwin’in yeğeni olan Francis Galton olduğunu öğrendim. Valla, dikkat etmiyoruz ama ilginç bir kavram. Örnekledikçe de ilginçleşiyor. Mesela uç noktadaki bedensel özellikler, kalıtımsal olarak nesilden nesile geçse de bir yerden sonra ortalamaya dönüş yasasına takılıp normalleşiyor. Bir beyazla bir siyahtan doğan çocuk siyah oluyor, o siyah çocukla bir beyazdan doğan da siyah oluyor belki ama eninde sonunda ortalamaya dönüyor. Çok uzun ya da çok kısa boylu bir ana-babanın çocuğu, belki ilkinde değil ama genel olarak toplumdaki ortalama boya sahip oluyor. Borsada yükselişler ya da düşüşler bir yerden sonra mutlaka ortalamayı buluyor. Çığ gibi büyüyen bir moda akımı bir yere kadar büyüyor, sonra düşüşe geçip ortalamayı buluyor. Ailede, toplumda, ülkede, dünyada, doğada, hatta evrende her şey mutlaka bu yasaya uyum sağlıyor. Olabilecek her şekilde, aşağı veya yukarı doğru normalden uzaklaşan ve çığırdan çıkan her şey ancak gidebileceği yere kadar gidiyor; sonrası, hop ortalamaya dönüş.

Topluma gelelim; düşündükçe, bir yerlerde “Bir toplumda, ortalama üstü veya altı olan şeyler, bir süre sonra değişime uğrayıp ortalama haline dönüyor” cümlesine rastladığımı hatırladım. Yanılmıyorsam bu da Özgecan cinayetinden sonraki günlerde internete düşen yazılardan birindeydi ve toplumda cereyan eden kötü bir olaydan sonra nasıl müthiş bir dayanışma içinde tek yumruk haline gelinip, zaman içinde, duygu hafifledikçe eski hale dönülmesinden söz ediliyordu. Olay tavsadıkça, insanlar, yavaşça kendi gailelerine, alıştıkları yaşam düzenine dönüyorlar. Eh, Gezi olaylarında da öyle olmadı mı?

Bu aralar siyasetle ilişkilendirilmiyor muydu bu ‘ortalamaya dönüş’ meselesi? Bir ‘ortalamaya dönüş çağrısı’ da söz konusuydu. Hımmm... Herhalde ondan çekmiştir ilgimi aniden. Buradaki amaç, sürüden ayrılanları geri çağırma gibi bir şey olmalı, zira her şeye rağmen o aykırı kitle yeterince güçlü ve sebatlı olursa o standart ortalamayı da değiştirebilir. Bu da siyasetçilerin pek işine gelmez herhalde. Düşünüyorum da, demek bu ortalamaya dönüş yasasının genel anlamda hem olumlu, hem olumsuz yanları var. Olumsuzu şöyle olmalı: Yönetici konumundaki insanlar, bu kaçınılmaz yasaya güvenerek, halkların beklentilerinin –sabır ve sebatlarıyla doğru orantılı olarak tabii– nasıl olsa bir gün ortalamaya döneceğine güvenerek, böyle bildiklerini okumaya devam ederler. Halklar siner, sorunlar biter. Ne yazık, ve de ne aşağılayıcı... Sürekli döverek acıya alıştırmak gibi...

Bu durumda, bu yasanın olumlu yanlarını düşünmek istiyor insan tabii, ve de umutlanmak. “Bundan daha kötüsü olamaz, nasılsa mecbur, ortalamaya dönecek her şey, geçecek bu kötü günler, bitecek bu kâbuslar” demek istiyor. Teknoloji bile gideceği yere kadar gidecek, sonra ortalamaya dönecek. Para pul işleri öyle, yaşam standartları öyle, hava şartları öyle, insan ilişkileri öyle, savaşlar öyle, e madem evrim bile öyle, elbet bir ortası gelecek bu olumsuzlukların. Fırtınalar bile yatışıyor, depremler bile bitiyor, koskoca tsunamiler bile duruluyor sonunda. Döneriz inşallah kısa zamanda ülke olarak, halkın lehine, olumlu bir ortalamaya.