Çocuklarımız ne olacak?

Böyle devam ederse, çocuklar, dünyanın tüm çocukları, çocuklarımız ne olacak? Onlara miras olarak nasıl bir gelecek bırakacağız? Acaba daha ne kadar kötülük bekliyor onları? Her yerden fışkırıyor, yağıyor, sarıyor, kuşatıyor, dönüştürüyor... Belki de bir gün bambaşka yaratıklara dönüşecek her biri. Öyle çok bileniyorlar ve öyle kolay kanıyorlar ki, nasıl engel olacağımızı bilemiyoruz artık, kendi yetiştirdiğimiz çocuğun bir canavara dönüşmesine. Kendi çocuğumuz, gözümüzün önünde, bizim ruhumuz bile duymadan, birdenbire kişilik değiştiriyor. O kendini patlatan kızın ailesinin söylediklerini duydunuz mu? Hani o kapkara çarşaflara bürünmüş, başını sıkı sıkı sarıp sarmalamış, aşırı din fanatiği görünen kız vardı ya, o kız, bir ay öncesine kadar, dinle, dindarlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, epey marjinal bir tipmiş. Nasıl olmuş da ailesini bile şaşkına çeviren bir süratle değişim geçirmiş, kapanmış, ciddi bir fanatik kesilmiş ve din adına kendini feda edecek hale gelmiş? Nasıl? Nasıl? Kimler tarafından, neye, nasıl inandırılmış? En çok bu kendini patlatma meselesi çileden çıkarıyor beni.

Hangi çocuğun annesi babası, onu dünyaya getirirken, geleceği için güzel şeyler düşlememiştir? Büyüyünce neler olacak o, neler başaracak... Öyle bir reklam var bu aralar televizyonda, büyük bir keşif yapacak, dünyayı kurtaracak falan filan diye. O sırada bir kehanette bulunup desen ki “Terörist olacak, katil olacak, canavar olacak”, inanır mı? Sokaklarda sersefil büyüyen çocukların anne babaları belki gelecek endişesi duyarlar doğal olarak ama ılımlı, uyumlu, yaşıtlarıyla iyi ilişkiler kuran, okuyan, başarılı ve mutlu görünen bir çocuğun, bir gün büyük bir değişim geçirip korkunç bir yaratık olacağına ihtimal verebilirler mi? Ah, nasıl bir duygudur kim bilir bir anne için, çocuğunun yüzlerce kişiyi öldürmüş olduğunu, ya da bir tecavüzcü, sadist bir işkenceci olduğunu bilmek.

Bugün Öğretmenler Günü. Birçok eski öğrencim beni arıyor, mesaj atıyor, beni hatırlıyor. Ben anne değilim. Ama çok alışkınım başkasının çocuğunu kendiminmiş gibi hissetmeye, hem özel hayatımdan hem mesleğimden dolayı. Yüzlerce çocuğum oldu benim. Şimdi iş güç, aile ve kariyer sahibi birçok çocuğum var. Aralarından bir tekini bile o halde düşünemiyorum. Bir de insanın kendi doğurduğu çocuk olsa...

Çocuklarımız tehlikede dostlar, gelecek tehlikede. Siz evinizde saçma sapan, beyin uyuşturan dizilere, bitmez tükenmez evlilik programlarına, acı biber yiyerek, hoplayıp zıplayarak arabalar kazandıran yarışmalara, çirkin çirkef moda kavgalarına, obeziteye inat zengin yemek programlarına dalmışken, onlar ellerindeki ileri teknoloji ürünü aletlerle nelere ve kimlere ulaşıyorlar, hatta kimler onlara ulaşıyor... Hem de ne küçük yaşlarda, daha düz yolda yürümeyi bilmeden, ne çetrefilli yollar öğreniyorlar hayatla ilgili. Kanıyorlar, kapılıyorlar, kandırılıyorlar.

Amerika’da bir araştırma yapmışlar, daha doğrusu bir sosyal sorumluluk, bir bilinçlendirme projesi. Ailenin rızasını alarak, sahte bir kimlikle, 12-13 yaşlarında kızlarla iletişim kuruyorlar ve bir süre internet muhabbinden sonra, kızların nasıl kolayca kandırıldıklarını ailelerine gösteriyorlar. Gecenin bir saatinde, anne babası evde yokken, kızın, internette doğan bu sahte ilişkisinden gelen teklife güvenerek, kapıda bekleyen arabaya binmeye nasıl razı geldiğini kanıtlayacaklar. Projeye katılan anne baba da arabada tabii. Büyük bir güvenle “Benim kızım gelmez” deyip duruyorlar; insan kendi çocuğundan ummaz. Kısa bir süre sonra kız süslenip püslenip çıkıyor ve hiç tanımadığı bu insanın arabasına dalıveriyor. Anne baba dehşet içinde kalıyor. Bu kadar kolay işte. Ve bu daha en basiti belki de, ama başlangıç olarak düşünülürse sonu nerelere varabilir... Zenginleştirin hayal gücünüzle; tecavüz, uyuşturucu, pazarlanma, beyin yıkanması... Sonra arkasına istediğiniz pisliği ekleyin ve terörizme, vahşete vardırın. Ha, bir de tabii, bunların örgütlenerek kitleler halinde yapıldığını düşünün. Bu kadar kötüleşti çıkarcılar ve bu kadar kolay harcıyorlar çocukları, çocuklarımızı. İyice karardı gelecek. İyi ki genç değilim ve iyi ki çocuğum yok. Ah, keşke bir de anaç tarafımı törpüleyip, her çocuğu kendimin hissetmeyebilseydim. Kendi kabuğumda, olan bitene kulağımı tıkayıp, gözümü yumup, yaşar giderdim. Benden sonra batsın bu dünya. İnsanlık bu teknolojiyi sindirmeden, ki böyle giderse bir gün iflas edeceği kesin, şu anda var olanlara mukayyet olsa da başka çocuk yapmasa mı acaba?