Nalbandyan’dan 2015’e bakış

Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan 2 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında, 2015 yılını özetleyerek gazetecilerin sorularını cevapladı. Nalbandyan AKPM’de geçen hafta oylanan raporları, Türkiye ile ilişkileri, Ortadoğu’daki çalkantıları yorumlarken, Soykırımın tanınması konusunda çalışmalara devam edileceğini söyledi.

Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan tüm yılı değerlendirdiği basın toplantısında muhabirlerden gelen sorulara kapsamlı yanıtlar verdi. Sorular, konu başlıkları ve Nalbandyan’ın yanıtları şöyle:

-AKPM’de oylanan Ermenistan karşıtı raporlar ve AGİT’in bu konunun AKPM’de ele alınmasıyla ilgili eleştirileri: AGİT ve uluslararası destek ile onun bünyesinde çalışan Minsk grubu, Karabağ sorununun başka platformlarda tartışılmasını ve ele alınmasını sadece faydasız değil aynı zamanda zararlı buluyor. Onların bu tip açıklamaları sanıyorum kimse için sürpriz değil.

Azerbaycan bu açıklamalardan memnun değil. Neden? Çünkü bu sözler bizzat Azerbaycan’a yapılan eleştiriler aslında. Bu sorunları AKPM’ye yollayan, orayı da bu konuya dahil eden Azerbaycan. Ermenistan, konunun ilk günden beri Minsk grubu tarafından çözümünü istiyor. Walter'in hazırladığı (ilk) raporun kabul edilmemesi ümit verici. Bu AKPM’nin de barışçıl çözüm istediğini gösteriyor.

Marković'in Sarsang Su Rezervuarı konusu aslında teknik bir konu, zaten bu yüzden sosyal sorunlar ile ilgilenen grup tarafından ele alınıp daha sonra siyasileştirilmeye çalışıldı. Sarsang raporunu teklif eden kişinin bizim sayısız davetimizi geri çevirmesi ve bölgeyi görmek istemeden böyle bir rapor hazırlama arzusunun eleştirisini biz değil o tasarıya evet oyu kullananlar yapmalıydı.

Bugüne kadar biz değil Azerbaycan, AKPM’nin kararlarının sadece kağıt parçaları olduğunu ve anlam taşımadığını bir çok kez dile getirdi. Biz tabii ki benzer söylemlerde bulunmayız ama bu tip tasarılarının gereğinden fazla da abartılmasına ve anlam yüklenmesine karşıyız. Bu tasarılara evet oyu kullananların bırakın Karabağ’ı ziyaret etmeyi, harita üzerinde yerini bile bulamayacağını çok iyi biliyoruz. Uluslararası platformlarda görevli, Azerbaycan’a hizmet etmeye çalışan insanlar bu sorunu ele almak istiyorlar. Bugün Azerbaycan Minsk’i güçsüzleştirmeye çalışıyor, bu amaçla da konuyu başka platformlara taşıma hevesinde. Minsk masasında Azerbaycan ne kadar güçsüz ve çaresiz olduğunun farkında. Minsk’in barışçıl çözüm önerileri ile kendilerinin tek taraflı planları uyuşmuyor.

-AKPM’de oylanan Ermenistan karşıtı raporların kabulünde Ermenistanlı diplomatlar suçlandı. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Türkiye Dışişleri Bakanı "Karabağ sorunu çözülmedikçe Ermenistan ile ilişkiler normalleşemez" dedi: Suçu diplomatlara atmak pek onurlu bir duruş değil. Bugüne kadar diplomatlarımız ellerinden geleni yaptılar. Karabağ sorunu için didindiler. Bugün bazı siyasi eleştiri yapanların bilimsel değil diplomatik davrandıklarını hep birlikte görüyoruz. 

Türkiye konusuna gelirsek, o taraftan pek yeni bir ses duyulmuyor. Tuhaf olan ilişkilerin normalleşmesi için Ermenistan’ın değil Soykırımı gerçekleştiren Osmanlı’nın devamı olan Türkiye’nin ön koşullar koyması. Tabii son dönemde sadece bu konuda değil genel olarak Türkiye dış politikasında mantık aramak pek mümkün değil. Başka ülkeler ile de normal ilişkiler kuramıyorlar.

-Avrasya Birliği’ne üyeliğin diğer ülkeler ile ilişkilerimizi kötü yönde etkileyeceğine dair yorumlar var: İlk günden bu yana Avrasya Birliği üyeliğimizin, diğer ilişkilerimizi olumsuz etkilemeyeceğini belirtmiştik, yineliyoruz.

2015 yılında Çin Halk Cumhuriyeti ile birçok ticari anlaşma imzalandı. Aynı yıl ABD ile ticaret ve yatırım konularında anlaşmalar yapıldı. 2015’de Ermenistan’a en büyük Amerikan yatırımı yapıldı. İran Dışişleri Bakanı bizim Avrasya Birliği üyeliğimiz sayesinde kendileri ile olan ilişkilerimizin yeni bir boyut kazanacağını açıkladı. Bu tip örnekleri biz çoğaltabiliriz ama bazı kesimlerdeki kötümserliğe anlam veremiyoruz. Ermenistan geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de kendisi ile işbirliği yapmak isteyen ülkelere açık olacaktır.

Geçen sene Soykırımın 100. Yıl anmaları oldukça geniş ve titizlikle ele alındı. Anmalar devam edecek mi?: Sanıyorum 100 yıl sonra Soykırım’ın artık dünyada daha bilinen bir gerçek olduğunu hatırlatmama gerek yok. Geçen sene yaşadıklarımız hala canlı hala akıllarımızda, dünyada artık Soykırım’ın hatırlanması ve anılması çok önemli. 50. yıldaki anmaları düşünelim, karanlıkta kalan tarihi gerçekleri sadece biz biliyorduk. Ortak çabalar sonunda artık Ermeni Soykırımı tüm dünyada anılıyor. Bu bir süreç ve 100. Yıldan önce de, sonra da devam edecek. Tanınma, kınama ve yeni soykırımları engelleme... Çalışmalar bunun için. Bu çalışmaları sadece Ermeni halkı yürütmüyor, uluslararası organizasyonlar ile ortaklaşa gayret gösteriliyor. Bu seneki anma programı üzerinde çalışılmaya başlandı, önümüzdeki senelerde devam edecek.

Ortadoğu’da yaşanan gerginlik tüm bölge için tehdit oluşturmakta, Ermenistan için ne gibi tehditler söz konusu?: Ermenistan Ortadoğu’daki terör faaliyetleri hakkında dünya kamuoyunun ilgisini çekmek için uğraşan ve terörü lanetleyen ilk ülkelerden oldu. Yıllar önce biz uluslararası platformlarda Kesab’a olan saldırılar, Der-Zor’daki kilisenin havaya uçurulması ve daha bir çok caniliği anlatırken, bunların sadece Ermeniler ve Hıristiyanlar ile sınırlı kalmayacağını belirtiyorduk. Diğer azınlıklar ve Yezidiler da aynı şeyleri yaşadılar. AGİT Bakanlar toplantısında bu konuları gündeme getirdiğimizde İŞİD ve El-Nusra’nın adının yüksek sesle söylenmesini teklif ettik. Bu ismin belgelerde girmesini teklif ettik. Bazı ülkeler bu toplantı sırasında bu fikre karşı çıktılar, bugün bu ülkelerin o terörist grupları desteklediklerini öğreniyoruz. 

Ortadoğu’daki Ermenilerin ve Ermeni kültürünün korunması bizim diplomatik gündemimizde. Ortadoğu Ermeni Soykırımı’ndan sonra Ermenilere kucak açan ve onlara iyilikle yaklaşılan bir yerdi ama bugün düşmanlık ve nefret söylemi dışında bir şeye rastlayamıyoruz. Bu bölgede terörle mücadele sadece güç kullanarak değil anlayışın değişmesi ve uluslararası önlemlerin alınması ile olacaktır. Ermenistan Ortadoğu’daki azınlıkların hakları ve durumu konularının tartışıldığı New York, Cenevre ve Paris’teki toplantılara katılmıştır ve katılmaya devam edecektir.

AKPM’deki oylama

26 Ocak’ta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Dağlık Karabağ’la ilgili ele iki rapor ele alınmıştı. İngiliz Milletvekili Robert Walter'in hazırladığı ''Dağlık Karabağ'da ve Azerbaycan'ın işgal edilmiş diğer topraklarında şiddetin artışı'' başlıklı rapor kabul edilmezken, Bosnalı delege Milica Marković'in hazırladığı ''Azerbaycan'ın sınır bölgelerinde yaşayanların su yoksunluğu'' başlıklı rapor 98 kabul oyuna karşılık 71 red oyu ile kabul edildi. 

AGİT Minsk Grubu AKPM'de yapılacak oylama hakkındaki açıklamasında “AKPM'nin yakında çatışma hakkında raporları tartışabileceğini anlıyoruz, o yüzden de Minsk Grubu'nun müzakere sürecinin tek legal muhatabı olmaya devam ettiğini AKPM'ye hatırlatmak istiyoruz'” demişti. AKPM'de Ermenistan temsilciliği tarafından yapılan açıklamada da ''Raporlar Dağlık Karabağ sorununu ve sorunun tarihini sulandırıyor ve barış sürecine müdahale ediyor'' denmişti.



Yazar Hakkında