Ermenice popun kralı hayatını kaybetti

Lübnanlı pop şarkıcısı Adiss Harmandian, 1 Eylül Pazar günü Kaliforniya’da hayatını kaybetti. Harmandian Ailesi’nden yapılan açıklamada ünlü şarkıcının 15 yıldır mücadele ettiği kansere yenik düştüğü ifade edildi. Ermenice pop denince akla gelen ilk isim olan Harmandian, 74 yaşındaydı. Berge Arabian Harmandian ile ilgili Beyrut ve Toronto'da geçen çocukluk anılarını anlattı.

Müzik kariyerine 1960’lı yıllarda Beyrut’ta başlayan Harmandian, pop tarzda Ermenice şarkı söyleyen ilk isimdi. ‘Nune’ ve ‘Karun Karun’, şarkıcının en bilinen eserleriydi. Özellikle ‘Karun Karun’ (İlkbahar İlkbahar) Türkiye’de de hemen herkesin ezbere bildiği ve Ertem Eğilmez’in aynı adlı filminde kullanılan ‘Mavi Boncuk’ şarkısının Ermenice versiyonuydu.
Lübnan’dan ABD’ye sahneye çıktığı her yerde biletleri tükenen Harmandian’ın bazı şarkıları, Türkçe aranjmanları ile Türkiyeli şarkıcılar tarafından da seslendirildi. Ajda Pekkan’ın ‘İçiyorum’ şarkısı, Harmandian’ın ‘Asa Yar Jan’ eserinden uyarlandı.
Kariyeri süresince 30’u aşkın albüm ve yaklaşık 400 şarkı yayınlayan Adiss Harmandian, birçok uluslararası ödüle değer görüldü.
‘Kral’ lakabıyla anılan Harmandian, Lübnan İç Savaşı sırasında ABD’ye göç etmişti.

‘Efsane’ Adiss
Agos’un fotoğrafçısı Berge Arabian, çocukluğunu geçirdiği Beyrut’ta, ünlü şarkıcıyla olan anılarını paylaştı.
Kamışlı’dan Beyrut’a taşındığımızda sekiz yaşındaydım. Adiss de sanırım bir-iki sene sonra zaten ünlü oldu. Aslında Beyrut’un Ermeni mahallesi olan Bourj Hammoud’da pastane işletiyordu. Özellikle gençler arasında çok popülerdi, ben de pop müziği, özellikle de Ermenice popu, ilk ondan dinledim. Büyükler, başlarda Adiss’i pek ciddiye almıyorlardı ama gençler ona hayrandı. Herkes şarkılarını ıslıkla çalıyordu. 
Beyrut’un bir başka Hıristiyan mahallesindeki Çatalbaşyan Okulu’nda okuyordum. Okulun hemen önünde Azadamard Derneği vardı, orada birçok tiyatro gösterisi, konserler ve etkinlikler düzenleniyordu. Adiss de orada bir konser verecekti. Çok yakın birkaç arkadaşımla, derneğin bekçisinden, saat kaçta prova yapılacağını öğrendik ve saatler önce kapının girişinde oturduk, Adiss’i beklemeye başladık. Konsere gidecek paramız olmadığı için provayı izlemek istedik. Adiss hep bir efsane olarak anlatılıyordu, prova için mekâna geldiğinde, kısa boylu bir adam görmüştük ama sakalı, bıyığıyla tip bir insandı. Perde veya kapı aralığından, üzerinden 50 sene geçtiği için tam hatırlayamıyorum, izliyorduk provayı. Sonra tabii görevliler gelip bizi oradan kovdular.
Bourj Hammoud’da ‘Studio Joe’ isimli bir fotoğrafçı vardı, ilk albümünün kapağı için orada fotoğraf çektirmiş. Stüdyonun sahibi de müziğe meraklı biriymiş, o günden sonra Adiss’le ahbap olmuşlar ve ikisi ya şarkı sözü yazmış ya da beste yapmışlar, bir süre beraber çalışmışlar.
13-14 yaşlarımda ailemle bu kez Toronto’ya, Kanada’ya göç etmiştik. Oradaki ilk yakın arkadaşım İstanbullu Hampar’dı. Hampar sayesinde Barış Manço, Cem Karaca, Neşe Karaböcek isimleriyle tanıştım ve onların bazı şarkılarını daha önce Adiss veya Maxim’den dinlediğimi fark ettim. O güne kadar Adiss Harmandian’ın, ondan sonra gelen Maxim Panossian’ın söyledikleri şarkıların hep Ermenice olduklarını düşünürdüm. O gün öyle olmadığını öğrendim. Artık kim kimden çaldı, bilmiyorum...


Kategoriler

Diaspora / Ermenistan