YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Sona eren savaşa dair notlar

Binlerce cana mal olan İkinci Karabağ Savaşı bitti. Rusya’nın girişimiyle varılan anlaşma Azerbaycan ve Türkiye’yi memnun ederken Ermenistan’da ağır bir mağlubiyet duygusu yarattı. Başbakan Paşinyan’a yönelik tepkiler artarak sürüyor. Bu yazı yazılırken protesto gösterileri ve Paşinyan’ın istifa etmesine yönelik talepler devam ediyordu. 

Ermenistan, Türkiye-Azerbaycan ve Suriye’den getirilen cihatçılarla savaşmak zorunda kaldı. Ve yalnızdı. 44 gün boyunca kendi imkânlarıyla direnmeyi denedi ama uzun vadede başarılı olamayacağı aslında belliydi. Azerbaycan gerek nüfus, gerek ekonomik imkân açısından Ermenistan’dan daha güçlüydü. Ve arkasında hem askerî hem de siyasi olarak Türkiye vardı. Ermenistan ise kendi coğrafyasına sıkışmış hâldeydi.

Beri yandan şunu da vurgulamak gerekir ki Ermenistan’ın bazı bölgeleri Azerbaycan’a iade etmesi zaten beklenen ve gereken bir durumdu. 20 yılı aşkın süredir müzakereler bunun için yapılıyordu. Yani Ermenistan aslında bu 20 yılı aşkın süreyi daha iyi değerlendirebilir ve iş savaşa kalmayabilirdi.

Böyle olmadı. Savaş başladığında artık geç kalınmıştı. O aşamada taviz vermek muhtemelen iktidara mal olacaktı. Ama bu sefer daha kötüsü oldu. Bini aşkın  kayıp yaşayarak, çözüm masasında vereceği tavizlerden daha fazlasını verdi Ermenistan ve Karabağ.

Karabağ artık iyice kuşatılmış hâlde. Rusya’ya bağlı birliklerin, barış gücü olarak bölgede konuşlandırılması belki bu elde kalan bölge için bir koruma olabilir, ancak çok zayıf bir denge bu. 

Üstelik Azerbaycan’da artık Türkiye askeri olacak. Ve üstelik Nahçıvan ile Azerbaycan arasında bir ulaşım hattı kuruluyor. Bu hat Rus askerinin gözetiminde olacaksa da, Ermenistan için kendi topraklarında yepyeni bir durum oluşuyor. 

Bu mağlubiyetin ve siyasi öngörüsüzlüğün tüm faturasının Paşinyan’a kesilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Evet, mevcut tablodan başbakan olarak sorumludur, ancak geçmiş iktidarların da bu tabloda payı olduğu besbellidir.
Fakat tek mesele Ermenistan’daki bu mağlubiyet duygusu değil. Paşinyan karşıtı gösteriler sürüyor ve şu aşamada sürecin nereye gideceğin öngörmek mümkün değil. Bir ihtimal, belki de Paşinyan istifa etmek zorunda kalacak. Ya da belki, bu baskılara dayanamayarak erken seçim ilan eder; bu da bir anlamda istifa manasına gelir. Seçimde ne olacağı bilinemez çünkü. Ancak en azından seçime gitme gerekliliği de kendini ortaya koyuyor. 

Peki, yerine kim ya da hangi anlayış gelecek? Paşinyan uzun süren mücadelesini oligarklara, mafyayla ortaklaşmış siyasetçilere karşı verdi ve temiz sayılabilecek bir seçimle işbaşına geldi. Şimdi savaşa dair tabloya ilave olarak tüm bu kazanımların kaybedilmesi de söz konusu.

Dolayısıyla Ermenistan’ın işi hiç kolay değil. Hem Türkiye tarafından bir kez daha kuşatıldıklarını düşünüyor/hissediyorlar, hem Karabağ’da yeni bir etnik ve kültürel ‘temizlik’le karşı karşıya kalmaktan korkuyorlar, hem de mevcut siyasi dengenin darmadağın olması, hiç istenmese de iç savaşa varacak bir hesaplaşmanın baş göstermesi tehlikesiyle karşı karşıyalar. 

Anlaşmanın genel olarak olumlu yanlarından biri, bölgede yerlerinden edilen Azeriler ve Ermenilerin topraklarına dönecek olması. Adilane bir çözüm için, bazı bölgelerin geri verilmesinin yanı sıra bu da gerekliydi.

Savaşın Türkiye’deki yansımalarına bakacak olursak; Ermenistan nefreti ve düşmanlığı ile başlayan savaş öyle de sona erdi. Türkiye bu savaşta kazanan tarafta olduğunu düşünüyor. Hem içeriye “Ermenistan teslim oldu” diyerek sunabileceği bir tablo oluştu, hem Kafkasya ve Azerbaycan topraklarına daha fazla yerleşti, hem de doğrudan Azerbaycan’a ulaşabileceği bir hat elde etti. 

Bu, zaten yükseltilmiş milliyetçi atmosferin ve Ermenistan/Ermeni düşmanlığının daha da fazla zemin bulacağının göstergesi. Bu tablonun iç siyasette de kullanılacağına şüphe yok. 

Savaş, bu tablonun da bir sonucu olarak bu topraklarda Ermeni meselesiyle yüzleşme açısından milim milim gelinen aşamayı da berhava etmiş gibi görünüyor. Bu konu üzerinde galiba daha sonra ayrıca durmak gerekecek. Belki tek kazanım, artık gencecik askerlerin cephede ölmeyecek olmasıdır. En azından bununla avunabiliriz.

Diğer yandan, anlaşmalar tüm taraflarca kabul edilebilir bir temel üzerine kurulmalıdır. 1994 sonrası dönem, Azerbaycan için kabul edilebilir olmadı. Eğer Ermenistan’da da bu mevcut hissiyat devam ederse, bizi zor günler bekliyor demektir.