OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

Bu millet AKP’ye oy veriyor, buradan başlamak lazım

Bunca haksızlık hukuksuzluğa, bunca zulme, ekonomik sıkıntıya rağmen AKP’nin nasıl hâlâ birinci parti olduğu, Erdoğan’ın nasıl hâlâ %49 oy aldığı, ciddi bir akademik araştırma konusudur. Elimizde somut veriler olmadan bunu sadece hile ve manipülasyonla açıklarsak kendi kendimizi yanıltmış oluruz.

Seçimler bitti, cumhurbaşkanlığı için ikinci tura gidilecek. Söylenecek çok şey var. Seçimden evvel Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakmanın doğru olmadığını, seçimin zor geçeceğini, çünkü toplumda, muhalefeti kastederek “Kıyma yemem, yeter ki bu donsuzlar başa gelmesin” diyen bir kesim olduğunu ve bu kesimin büyüklüğünden seçimden evvel kesin bir şekilde emin olmanın mümkün olmadığın söylemiştim. Öyle anlaşılıyor ki bu kesim beklentilerin ötesinde büyükmüş.

Tam olarak nereden başlamanın en doğrusu olduğunu kestiremesem de, seçim gecesi de konuşulan ama özellikle bu yazının yazıldığı Salı günü ortalığın epey hareketlenmesine yol açan, seçimlerde hile veya manipülasyon meselesinden başlayayım.

İstinasız her seçimde iktidarın birtakım hileler veya manipülasyonlar yaptığına ve bunları yapma şekline dair birçok iddia ortaya atılıyor ve kamuoyu belli bir süre bunlarla meşgul oluyor; hatta fazlaca meşgul oluyor. Lafı hiç dolandırmadan şunu söylemek lazım: Bu tür hileleri veya manipülasyonları araştırması ve ortaya çıkarması gereken, başta ana muhalefet partisi olmak üzere, muhalefet partileridir. Sizin, benim, oturduğumuz yerden “Hile olmuştur” veya “Olmamıştır” diye hüküm vermemiz mümkün de değil, anlamlı da. Gel gelelim, muhalefet partileri bu kafa karışıklığını ortadan kaldırma konusunda maalesef kötü bir performans ortaya koyuyorlar. Hatta, CHP yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla hile ve manipülasyon iddiaları konusundaki kafa karışıklığını güçlendiriyor. Bunun ne kadarı kasıt, ne kadarı beceriksizlik, söylemek zor. Bu iddiaları böyle belirsiz bırakarak dikkatleri seçim sonuçlarına dair sorumluluklarının tartışılmasından başka bir noktaya mı çekmek istiyorlar? Son kertede kamuya yapılacak net, somut ve doğrudan açıklamalarla, hile ve manipülasyon konusunda belirsizliğe son vermesi gereken muhalefet partileridir. Eğer seçim sonuçlarını etkileyecek düzeyde sistematik bir manipülasyon yoksa bunu da kamuoyuna açıklayıp bu iddiaları gündemden düşürmeliler, zira enerjiyi yanlış yere yönlendirerek asıl tartışılması gereken hususların tartışılmasını engelliyor.  

Öte yandan, hile ve manipülasyon konusunda HDP/YSP’ye dair ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Onlar bu konuda, YSK temsilcileri Mehmet Rüştü Tiryaki’nin ağzından Salı günü nispeten daha doyurucu bir açıklama yaptılar. Bu açıklamalara göre, hepsinde YSP’nin oyu yüksek olmamakla birlikte, 1000’in üzerinde sandığın verileri sisteme yanlış girilmiş ve onların itirazı sonucu bu yanlış girişlerin tamamı düzeltilmiş fakat bunun neticesinde vekil dağılımında herhangi bir değişiklik olmamış ama en azından meselenin takipçisi olmuşlar.

Sonuç olarak muhalefet partilerinden somut verilere dayalı açıklamalar gelmediği sürece hile iddialarıyla fazla vakit kaybetmemek gerekiyor, zira bu iddialar abartılı ve zeminsiz bir hâle geldiğinde AKP için öteden beri söylenen “Makarna kömürle seçim kazanıyorlar” yanılsaması gibi bir yanılsama oluşmasına yol açıyor. Onun yerine, halkın genişçe bir kesiminin Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye bilinçli bir tercih olarak oy verdiğini kabul edip, bunun neden ve nasıl olduğunu tartışmak daha hayırlı. Seçimden evvel dediğim gibi, bunca haksızlık hukuksuzluğa, bunca zulme, ekonomik sıkıntıya rağmen AKP’nin nasıl hâlâ birinci parti olduğu, Erdoğan’ın nasıl hâlâ %49 oy aldığı, ciddi bir akademik araştırma konusudur. Elimizde somut veriler olmadan bunu sadece hile ve manipülasyonla açıklarsak kendi kendimizi yanıltmış oluruz. 

Seçim sonucunda ortaya çıkan oy dağılımına dair birçok şey söylenebilir hâliyle. Hem Erdoğan, hem Cumhur İttifakı %49,50 oy aldı. Peki, böylece senelerdir her geçen gün artan baskılar, hukuksuzluklar, hak ihlalleri meşrulaşmış mı oldu? Hayır! Alınan bu oy oranları tüm bunların olmadığı veya kabul edilebilir olduğu manasına gelmiyor; ne acıdır ki ülkenin yarısının bu haksızlıkları umursamadığı, hatta desteklediği manasına geliyor. Bu %50, kendi temsilcisi olarak gördüğü iktidarın, hasım olarak gördüğü kesimleri kendi adına her türlü yolla ezmesinden şikâyetçi olmamanın ötesinde, bunu istiyor. Bu durum, bir ülkenin iç barışı, huzuru ve yaşanabilirliği açısından büyük bir sorun, çünkü birilerinin başka birilerini devamlı ‘dövdüğü’ bir ülkede yalnız dövülen için değil, döven için de daimi huzur yoktur. Bunun tüm vatandaşlara bir şekilde anlatılabilmesi lazım.