Bir yolculuk hikâyesi: Lena Chamamyan

Merve Aydın, anlamadığı bir dilde söylediği şarkısının büyüsüne kapıldığı Lena Chamamyan’ın sihrini yazdı.

MERVE AYDIN

Suriyeli Ermeni şarkıcı Lena Chamamyan hayattaki en güzel karşılaşmalarımdan biriydi. Bir gün anlamadığım bir dilde söylediği bir şarkısını duymamla, benim bambaşka bir dünyaya olan yolculuğum başladı. O an, hâlihazırda var olan bir güzelliği keşfetme hissi bu aslında. Bir gezinti hali, hoş bir uzaklaşma hali. Farklı bir coğrafyada, ılık ılık esen rüzgârın getirdiği güzel kokular gibi Lena Chamamyan şarkıları. O rüzgârın yolcuğundan bahsedeceğim biraz.

Savaşın coğrafyasında hüzünleri dile getiren, Ermenice şarkılar yorumlayan Lena Chamamyan’ın yolculuğu da o daha 5 yaşındayken başlar. Trampet ve saksafon çalıp, Louis Armstrong ve Frank Sinatra dinleyen bir baba figürü vardır hayatında. Klasik Doğu Müziği eğitimi alır, caz ve Ermeni müziği çalışır. Lena Chamamyan’ı kendine has kılan da zaten klasik müziği, caz ve Ermeni müziği ile birleştirmesidir. Gerçi bu durum Lena’dan önce var olmaya başlamış, melodileri ve sözlerin orijinalliğini koruyup modern bir tarz ile aranje edilmesi ve Arap dünyasının dışında bu sözlerin duyulmasını sağlama projesidir.

Sözlerinde neler olup bittiğine baktığımızda ise insanları ve onların ülkelerini görürüz. Suriye’de artan nefrete ve kavgaya karşı duyduğu üzüntüleri dile getirir. Ermenilerin Soykırım sonrası duydukları hüznü ve acıları müzikle dile getirmeleri, köklerine sadık kalırken tekrar hayatlar inşa etmeleri sürecinde çok etkili olduğunu belirtir Lena ve bu kültürü kendi müziğinde de barındırır. Ülkeler ve insanlardır kısaca. Halk kültürü öğeleri buluruz şarkılarında.

2012’de verdiği bir röportajda, Paris’e taşınmıştır ve yalnız başına oradaki müzisyenlerle çalışmaya başlamıştır. Suriye’de çoğu erkeklerden oluşan müzik dünyası içinde her şeyin aslında kolay ve bir kadar da zor olduğundan bahseder. Yapamadığı herhangi bir şeyde, ‘Merak etme, biz yaparız, sen şarkını söyle’ gibi bir destek aldığından, destek olumsuz anlamda burada işin aslı, Avrupa’da tek başına kalınca özgürleştiğinden, kendisindeki eksikleri keşfedip, kendisini geliştirmenin hazzından bahseder. Biraz oryantalist ve fakat sonuçta doğru bir yakınması vardır.

İlk 2006 yılında Hal Asmar Ellon çıkardığı albümü, 2007 yılında çıkardığı Shamat albümü izler. Son albümü 2013’de çıkardığı ‘‘Ghazl El Banat’’ için ‘‘Bende yaptığı gibi hüzünlü bir kalbe bir ışık yakmasını umarak, karanlığın kalbinden hayat’ı dile getirdim.’’ der. Son iki buçuk yıldaki yaşadığı kayıp, yalnızlık ve bir başınalığının üstesinden bu albümle geldiğini söyler.

Kendisiyle tanışmama vesile olan şarkısını da sizlerle paylaşmak isterim:

Kategoriler

Şapgir