Dink ailesi ve avukatları son gelişmeleri değerlendirdi

Dink ailesi ve avukatları düzenledikleri basın toplantısında Dink davasında yaşanan son gelişmeler ışığında taleplerini dile getirdiler. Skandal bir kararla sona eren cinayet davasının ardından yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda DDK raporu, MİT’in cinayetteki rolüne rağmen verilen takipsizlik kararı ve AİHM’in Türkiye’yi mahkum ettiği kararı ile bu kararın icrası öne çıkan başlıklar oldu.

 

 

Avukatlar, savcılardan MİT İstanbul ve Trabzon Bölge Başkanlıkları arşivlerinde konuyla ilgili araştırma yapmalarını ve sorumlular hakkında dava açmalarını talep etti.

MİT’e dava açılması istendi

Avukatlar, Trabzon’da ve özellikle Pelitli Beldesinde yaşayan birçok sivil şahsın dahi Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisine sahip olduğu bir ortamda herhangi bir istihbarat almadığını iddia eden MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü yetkili ve görevlilerinin doğru söylemedikleri ifade eden avukatlar, Emniyet ve Jandarma istihbaratının bilgi sahibi olduğu halde yasal zorunluluk olmasına rağmen MİT’e intikal ettirmedikleri hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini söyleyerek savcılardan MİT İstanbul ve Trabzon Bölge Başkanlıkları arşivlerinde konuyla ilgili araştırma yapmalarını ve sorumlular hakkında dava açmalarını talep etti.

AİHM kararının gereği yerine getirilmeli

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)in Türkiye’yi mahkum ettiği kararının ardından devletin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirten avukatlar devletin yapması gereken sorumlulukları sıraladı.  Avukatlar, AİHM kararı uyarınca savcıların cinayette sorumluluğu olan tüm kamu görevlilerini yargı önüne çıkartarak sanıklarla aralarındaki örgüt bağlantısını aydınlatması gerektiğinin altını çizdi.

Dink ailesi ve avukatları düzenledikleri basın toplantısında, Dink cinayeti davasında yaşanan son gelişmeler ışığında taleplerini dile getirdiler.  Skandal bir kararla sona eren cinayet davasının ardından yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda DDK raporu, MİT’in cinayetteki rolüne rağmen verilen takipsizlik kararı ve AİHM’in Türkiye’yi mahkûm ettiği kararı ve bu kararın icrası öne çıkan başlıklar oldu.

Basın toplantısında Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan rapordaki pek çok çarpıcı bilgi de basınla paylaşıldı. Çok önemli tespitlerin yer aldığı raporda kamu görevlilerinin cinayetteki rolü ve yeniden yargılanması gerektiği belirtilirken İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstanbul Valiliği’ne yönelik herhangi bir kusur bulunamaması avukatlar tarafından eleştirildi.  Avukatlar ayrıca raporda sanıkların örgüt bağlantısına ilişkin tespitlerin eksik olduğunu belirtti. 

TRABZON İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİ HAKKINDAKİ
İDDİALARLA İLGİLİ DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER

* Trabzon Emniyet görevlileri ile ilgili olarak; cinayetin nasıl işleneceğini bildikleri halde cinayet hazırlığı yapan grubu yeterince takip etmedikleri ve cinayete engel olmadıkları ve bu suretle memuriyet görevlerini gereği gibi yerine getirmedikleri hususunda elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde yeterli makul şüphe bulunduğu değerlendirilmektedir.

*Erhan Tuncel’in Trabzon İstihbarat ile görüşme yapmak istediği ancak istihbarat birimlerinin cevap vermediği yönündeki iddiası yeterince araştırılmamıştır. 

*Cinayet işleneceğine ilişkin istihbarat alınan Yasin Hayal’in fiziki takibinin yapılmaması yanında, başkaca bir önlem alınmadan ve başka bir Yardımcı İstihbarat Elemanı temin edilmeden, Erhan Tuncel’in YİE’likten çıkarılması hususları üzerinde durulması gereken şüpheli bir durum olarak görülmektedir.

* Erhan Tuncel’in YİE görevine son verilmesi Trabzon İstihbarat Amiri Ercan Demir’in, Tuncel’in çalışmasına muhalefet eden tavırlarıyla birlikte değerlendirilmelidir.  Ercan Demir’in yaklaşımları ile birlikte değerlendirilmelidir. Ercan Demir Reşat Altay geldikten sonra dahi görevindedir ve Trabzon Emniyetinin kurumsal hafızasıdır.

* Reşat Altay’a bilgi aktarılıp aktarılmadığı hususu önemlidir. Bu hususun açığa kavuşturulması gerekmektedir. Her iki durumda Trabzon Emniyetinden birilerinin sorumlu olacağı kuşkusuzdur.

*Elde edilen bilgiler ve istihbarat gerekli birimlerle, Trabzon Jandarma Komutanlığı ve Trabzon Valiliği ile paylaşılmamıştır.

* Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin sanıklara ait görüşme dökümlerini tam ve eksiz göndermedikleri bir takım hususları gizledikleri anlaşılmıştır. Trabzon Emniyet bilgisayarları incelendiğinde silinen kayıtlara ulaşılması mümkün olabilecektir.

TRABZON JANDARMA GÖREVLİLERİ HAKKINDAKİ İDDİALAR

* Trabzon jandarma komutanlığı İstihbarat arşivlerinin Dink cinayetinden sonra İstihbarat Şube Müdürlüğü personeli tarafından delilleri karartacak şekilde yeniden düzenlendiği hususun araştırılması gerekmektedir.

* Coşkun İğci’nin Trabzon il jandarma komutanlığı istihbarat şube müdürlüğünün kayıtlı haber elemanı olduğu hususunun ayrıntılı olarak incelenmesi gerekmektedir.

* Trabzon İl Jandarma bölük/merkez komutanlığı bir kısım personelinin şüphelilerle irtibat halinde olmasına rağmen Hrant Dink’in öldürülmesi öncesi önleyici nitelikte herhangi bir işlem yapmamış olmaları hususunu aydınlatacak bilgi belgelerin jandarma komutanlığı arşivlerinde araştırılmadığı değerlendirilmiştir.

* Cinayet sonrasında Pelitli beldesinde İl Jandarma Bölük Komutanlığı’nın “resmi kıyafetli olmayan kişiler haricinde hiç kimseye bilgi verilmemesi ve kesinlikle herhangi bir yere gidilmemesi önemle duyurulur şeklindeki anons metni ilgili kurumlarda olmasına ve bir örneği İçişleri Bakanlığı’nda bulunmasına rağmen herhangi bir işlem tesis edilmediği tespit edilmiştir.

* Yasin Hayal’in 2004 yılında Trabzon Havalimanına asılsız bomba ihbarında bulunmasının ardından Trabzon İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nca gerekli işlemlerin tesis edilmemesi Hayal’in jandarmayla ilişkilerinin de ortaya çıkarılamamasına nende olmuştur. 

* Trabzon İli Merkez Jandarma Karakol Komutanlığında görevli Asayiş Tim Komutanı Astsb.Çvş. Satılmış Şahin ile sanıkların ilişkileri aydınlatılamamıştır. Şahin’in cinayetten bir gün önce İstanbul’a mahkum götürmek gibi bir görevle geldiği hususu yeterince araştırılmamıştır.

* Ogün Samast’ın cinayette kullandığı silahın Ardeşen el yapımı olduğu bilgisinin yakalanmadan önce Trabzon İl Jandarma Komutanlığı tarafından ne zamandan beri bilindiği hususunun araştırılması ve soruşturulması gerekmektedir.

İSTANBUL VALİLİĞİ İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİ
HAKKINDAKİ İDDİALARLA İLGİLİ DEĞERLENDİREME VE ÖNERİLER

* 2004 yılının Şubat ayından başlamak üzere, Hrant Dink’e karşı Sdney’de bulunduğu sırada silahlı bir eylem yapılacağına ilişkin ihbar, valilikte Hrant Dink ile vali yardımcısı ve Mit görevlilerinin görüşmesi, Dink hakkında mahkemelerde davaların açılması, davarlın görüldüğü sırada fiziki ve sözlü saldırılara maruz kalması, Dink aleyhine gösteriler yapılması, ermeni cemaatine dönük tehdit ve saldırılar, bu olanın basında genişçe yer bulması, ermeni  patriği Mesrop Mutafyan’ın İstanbul valiliğine verdiği dilekçesi, bu dilekçe üzerinden İstanbul valiliği ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığının birimlerine gönderdiği yazı, Trabzon’dan  İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğüne gönderilen yazı birlikte değerlendirildiğinde, Hrant Dink’in hedef alındığı ve hayatının ciddi biçimde tehdit altında olduğu, ilgililerin bu durumu bildiği ve buna bağlı olarak Hrant Dink aleyhine yapılan eylemlerden haberlerinin olması gerektiği ve kendi ifadelerine göre de haberlerinin olduğu, Hrant Dink’in korunması için gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmaması ve bu suretle görevi ihmal edilmesinin kusuru bulunan AHİM kararı da dikkate alınarak soruşturulması gerektiği değerlendirilmiştir.

*  İstanbul İstihbarat Şube müdürlüğündeki görevlilerin Trabzon’dan gelen 17.2.2006 tarihli yazı üzerine İstihbarat gereklerini yerine getirmedikleri, Osman Hayal’in çalıştığı yerde araştırma yapmadıkları halde, yapılmış gibi gerçeğe aykırı tahkikat raporu düzenledikleri hususlarının yargısal sürece taşınmasında güçlükler olduğu düşünülmektedir.    

 İstanbul Valiliği’ne soruşturma gerekmez

* İstanbul Valiliğinde yapılan görüşmede Hrant Dink’in tehdit edildiğine ilişkin bir delile rastlanmadığından, bu görüşme MİT mensuplarının talebi üzerine ve görevi gereği düzenleyen İstanbul Vali Yardımcısı Ergün GÜNGÖR ve İstanbul Eski Valisi Muammer Güler hakkında sırf bu görüşme nedeniyle yapılacak bir işlem bulunmadığı yönündeki Başbakanlık Müfettişlerinin kanaatlerinin yerinde olduğu değerlendirildiğinden herhangi bir öneri getirilmemiştir.

 İstihbarat Daire Başkanlığı hakkında işlem yapılmamalı

*Trabzon Emniyet Müdürlüğünce bilgi için gönderilen ilk istihbarat bilgisinden sonra gerek Trabzon gerekse İstanbul Emniyet Müdürlüğünce planlı İstihbarat faaliyetlerine ilişkin yeni bir bilginin İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilmemiş olması karşısında koordinasyon yükümlülüğünün işletilmesine yönelik yeni bir durumun ortaya çıkmammış olması, Hrant Dink’in koruma altına alınması ile ilgili yükümlülüğün esas itibariyle İstanbul iline ait olması, ayrıca 12.10.2006 tarihli bir genelge ile tüm illerin Ermeni kökenli vatandaşımıza yönelik yapılacak eylemler konusunda uyarılmış olması ve dosyalar üzerinden yapılan incelemede yeni bir durum yaratacak ilave delillere ulaşılmaması, Yasin Hayal ve Grubuna yönelik Başkanlıkça resen bir operasyonun  yapılmasını gerektirecek koşulların oluşmadığı sebebiyle, daha önce verilmiş olan ve sonrasında herhangi bir yargı kararı ile ortadan kaldırılmamış bulunan İçişleri Bakanlığının İşleme Konulmama ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararların da dikkate alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü ( EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı personeli hakkında iddia olunan ihmal fiillerine dair yapılacak herhangi bir işlemin bulunmadığı anlaşılmıştır.

*İstanbul  Emniyet  Müdürlüğü tarafından gündeme getirilen EGM istihbarat daire başkanlığı Log kayıtlarının gerçek durumu yansıtmadığı iddiasını destekleyen Mülkiye Başmüfettişi Akif İkbal’in hazırlamış olduğu raporun, bilirkişilere İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğündeki bilgisayar üzerinde eksik inceleme yaptırılması ve İstihbarat Daire Başkanlığı Log kayıtlarında hiç inceleme yaptırılmaması nedeniyle eksik ve yetersiz bulunmuştur.

DDK raporunda ayrıca  bu rapordan sonra görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişleri Mustafa Üçkuyu  ve Mehmet Cananoğlu tarafından yapılan ön inceleme sırasında hem İstanbul emniyet müdürlüğü İstihbarat şube müdürlüğündeki bilgisayar hem de istihbarat daire başkanlığı log kayıtları bilirkişilerce incelettirildiğini belirterek İstihbarat daire başkanlığı bünyesinde DARA, IDP,ve İDEA veritabanı yapılarını barındıran disk sisteminde zaman aralarının değiştirildiği, log kayıtlarının silindiği ya da değiştirildiğine dair kesin bir bulgulara rastlanmadığını belirterek söz konusu iddiayla ilgili olarak başkaca bir işlem yapılmasının gerekli olmadığını belirtiyor.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞA İLETİLEN HUSUSLAR:

DDK incelemeler sırasında eksik ve şüpheli gördüğü bazı hususları savcılıkça araştırılması gerektiğini değerlendirerek bir kısım tespitleri savcılıkça araştırılması için görevlendirilmiştir.

*DİNLEME KAYITLARI İLE İLGİLİ HUSUSLAR:

*Yasin Hayal hakkında teknik takip yapılmasına ilişkin 1,5 yıl telefon dinlemesi yapıldığı ancak hayal’in cinayet planlaması ve keşif için İstanbul’da bulunduğu tarihler arasında dinleme yapılmadığı hususu

*Cinayet sanıklarından Mustafa Öztürk’e ait telefon kayıtlarının silinmesi hususu. Aynı anda mevcut olan 3 ayrı dinleme kararından ( Ankara 20-21.1.2007, Trabzon 22.1.2007, İstanbul 14.2.2007) sadece İstanbul’daki Soruşturma savcılarınca alınan 14.2.2007 tarihli karar uyarınca elde edilen bazı dinleme tapeleri mahkeme dosyasında mevcut bulunduğu görülmüştür.  Ayrıca  İstihbarat daire başkanlığından Mustafa Öztürk ile ilgili karar ve kayıtların soruşturma savcılarına ya da mahkemeye gönderildiğine dair bir belge dosya kapsamında yoktur.

* Çeşitli illerdeki cinayet sanıklarına ilişkin ses kayıtlarının kopyalanmadan İstanbul TEM’e gönderilmesi, TEM şubede görevli bir polis memuru tarafından bunların ayıklanarak dava dosyasına konması, bu ayıklama işleminin başka herhangi bir makam tarafından denetlenmemesi şüphelidir.

* Yasin Hayal’e ait 17 görüşmenin tamamının imha edildiğine dair Trabzon Emniyet Müdürlüğü tarafından ‘düzenlenen tutanak gerçeği yansıtmamaktadır. Bu görüşmeler imha edilmemiş ve hatta Trabzon emniyet müdürlüğünce bu kayıtlardan yararlanılarak 22.2.2007 tarihli tapeler hazırlanmıştır.

*İST. TEM tarafından (45+17) ye ilişkin kayıtlarının tapelenmesi 3.3.2007- 17.3.2007 tarihinde yapılmış ve tutanağa bağlanmıştır. Bu tape tutanaklarında görüşmelerin kimlerle yapıldığına dair bilgiler, tarih ve saatler yer almaktadır. Ancak, bu tarih itibariyle Trabzon TEM den tapelemeye ilişkin herhangi bir belge gelmemiş aksine Trabzon elindeki düzeltilmiş kayıtları 22.3.2007 tarihinde göndermiştir.Bu nedenle, İstanbul TEM tapelemeye ilişkin bilgileri nereden temin etmiştir?

*Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’ in ses kayıtları 2 ayrı DVD’ ye kopyalandığından, ilki Trabzon emniyetinde silinmiştir. Diğer iki DVD’in halen İstanbul emniyette için hazırlanmış olup, savcının beyanlarından silinmediği halen mevcut olduğu bellidir. Bu nedenle, 6250 adet kayıt halen savcılıkta ya da adli emanette olduğundan tekrar bir inceleme ya da değerlendirilme istenebilir.

*Aynı şekilde Erhan Tuncel ve Yasin hayale ait mesaj kayıtlarının kopyalandığı DVD’nin de silindiğine dair bir tutanak bulunmamaktadır.

*Yasin Hayal’in İstanbul’ a gittiği 3.8.2006- 27.9.2006 tarihleri arasında dinleme kararı alınmaması şüpheli bir durumdur.

* Erhan Tuncel ile Yasin Hayal arasında geçen konuşmaların tek taraflı olarak yazıldığı ve bazı konuşmaların ise boş bırakıldığı görülmüştür.  Bu durum teknik bir problemden kaynaklanmamaktadır.

*Trabzon Emniyet Müdürlüğünce İstanbul’a gönderilen görüşme tutanaklarından 8 sayfalık bölüm mahkeme dosyasına konmamıştır.

*CİNAYETLE İLGİLİ GÖRÜNTÜ KAYITLARINA İLİŞKİN HUSUSLAR

İstanbul TEM kamera kayıtlarını incelemeye göndermemiş

*Cinayet gününe ait kamera kayıtlarından PELİT PASTANESİ,A HAPPY, KAYMAKAMLIĞA ve SARAY KUMAŞ’a, ait  kamera kayıtları İstanbul TEM şubesince kriminal laboratuara incelemesi için gönderilmediği tespit edilmiştir.

*İstanbul TEM müdürlüğünce kriminal laboratuara gönderilen kamera görüntülerinde tespiti istenen şahıslardan, Çoşkun İğci, Erhan Sivil, Salih Hacısalihoğlu,Mesut Kadri, Muharrem Sait Kahvesi, Kaan Gerçek, Seyfi Yarımbaş, Tuncay Uzundal ve Turan Meral’in fotoğrafları kriminal laboratuara gönderilmemiştir.

AKBANK BANGALTI ŞUBESİ ATM KAYITLARI:

TEM görevlilerin, Akbank ATM görüntülerinin yer aldığı hard disk üzerindeki tüm görüntüleri, kendi bilgisayarına veya hard disklerine kaydettikleri, sonra bu görüntüler içerisinden cinayet günü saat 10.00-13.00 arasını ve daha eski günlere ait görüntüleri sildikleri şüphesi ortaya çıkmaktadır ki, bu iddianın da Akbank hard diski üzerinde değil, TEM Şube görevlilerinin görüntü kaydı yaptıkları bilgisayar ile taşınabilir hard diskler, DVD ve CD’ler üzerinde araştırılması gerekmektedir.

Ayrıca bazı şüphelilerin olay yerinde olup olmadığının tespiti çalışmalarında, Pelit pastaneleri, A Happy adlı iş yeri, Saray Kumaş, Kaymakamlık kamera görüntü kayıtlarının gönderilmemesi, bu çalışmada bazı şüphelilerinin tespitin istenmesine rağmen resimlerinin gönderilmemesi, Akbank’a ait olduğu söylenen hard diskin kaybolması gibi hususlarda göz önüne alındığında, konuyla ilgili tüm görüntü kayıtlarının ve bu kayıtların yer aldığı veya üzerinde çalışıldığı bilgisayar, hard disk, DVD ve CD’lerin yeniden ele alınarak incelenmesinde ve incelettirilmesinde yarar vardır.

* 2.2.2007 tarihinde AKBANK ATM kayıtları İstanbul TEM şubesinin elindedir. 3.2.2007 tarihinde İstanbul TEM tarafından, Kriminal Polis Laboratuarına gönderilen cd kayıtlarında AKBANK güvenlik kamerası görüntüleri yer almamaktadır. 

Şube müdürü Hamza Bülent İlke Han, cinayet günü  güvenlik kamera görüntülerini derhal  emniyet güçlerine verdiğini ifade etmiştir.21.1.2007 günü, çevrede toplanmış bütün kamera kayıtları bir cd ye kaydedilerek, içinde Ogün Samast’ın görüntü ve fotolarının yer aldığı DVD ile Kriminal Polis laboratuarına teslim edilmiş ve rapor hazırlandıktan sonra dvd 1.3.2007 tarihinde adli emanete teslim edilmiştir.TEM görevlilerinin 2.2.2007 tarihinde tutmuş oldukları tutanakta, ANBANK ATM, SARAY KUMAŞÇILIK, MODA KUMAŞ, SALCİNO ÇANTA isimli iş yerlerine ait görüntülerde saat 10.00 ile 17.00 tarihleri arasındaki görüntüler incelendiğinde,  görüntülerde Orhan Özbaş, Kaan Gerçek, Turan Meral ve Mesut Kadri isimli şahıslara ait bir görüntü tespit edilemediği belirtilmiştir.

*Avukatların  AKBANK ATM kayıtlarının izlenmesi talebine TEM şube yetkilileri bu görüntülerin ellerinde olmadığını belirterek cevap vermişlerdir.

*AKBANK Pangaltı şubesinden 19.1.2007 tarihinde TEM polislerine verildiği anlaşılmakla, bu görüntülerin hangi gün ve saatleri kapsadığı yönünde bir araştırma yapılmamıştır. Ayrıca  Akbank Pangaltı şubesinden alınan hard diskler üzerinde Emniyet İşlem Şube Müdürlüğü’nce yapılan araştırma sonunda olay gününe ilişkin bir görüntü tespit edilemediği ifade edilmiştir. Harddiskler üzerinde herhangi bir araştırma yapılmadan adli emanete teslim edilmiştir. Daha sonra bu harddisklerin bilirkişiye teslim edildiği görülmüştür. Ancak bilirkişiden harddisklerden sadece bir tanesi geri gelmiş diğeri geri dönmemiş, kaybolmuştur.

*İstanbul 14.ACM söz konusu 3 hard diski TUBİTAK’a göndererek, görüntülerin silinip silinmediğinin araştırılmasını istemiş, TUBİTAK silinmiş video dosyası tespit edememiştir.

ASLAN ASLAN İLE İLGİLİ ‘BİR ERMENİ VAR’ HRANT DİNK OPERASONUNUN ŞİFRELERİ
ADLI KİTABINDA VE 18.1.2011 TARİHLİ TARAF GAZETESİNDE YER ALAN BİLGİLER

DDK raporunun bu bölümünde Salih Hacısalihoğlu’nun aralarında bulunduğu cinayet sanıklarının Ali Öz ile olan ilişkileri,  Ali Öz’ün cinayetten önce Boztepe Tugayında Hrant Dink’e ilişkin bir CD’yi sanıklara izlettiği, Öz’ün Zirve katliamı sanığı Albay Mehmet Ülger’le olan ilişkisi ve Zirve katliamı sanıklarının Hacısalihoğlu’nun evinde iki üç ay kaldıklarına ilişkin iddialar yer alıyor

 Ayrıca Ercüment Ovalı’nın Metin Yıldız ve Ali Öz ile ortak bir medikal şirketinin bulunduğunu ve Olgün Akyüz’ün cinayette kullanılan silahın sahibi olduğuna ilişkin ifadeler yer alıyor.  Sanıkların sık sık daha önce beldede görülmeyen insanlar tarafından araçlarla alınıp götürüldüğü yine bu insanların sanıkları sıklıkla ziyaret ettiğine ilişkin beyanlarda yer alıyor.

Serdar Ergenç’in Trabzon TEM’e verdiği 27.1.2007 tarihli  ifadesinde ‘ Kurban Bayramından Sonra Erhan Tuncel’in evine takım elbiseli eli yüzü düzgün insanların gelip gittiğini birkaç kez gördüğünü ve hatta bu durumdan sokak sakinlerinin bile rahtsız olduğunu’ beyan etmiştir.

YASİN HAYAL VE GRUBUNUN COŞKUN İĞCİNİN JANDARMAYA, ERHAN TUNCEL’İN
EMNİYETE ÇALIŞTIĞINI BİLMELERİNE RAĞMEN, BU KİŞİLERLE İRTİBATLARINI SÜRDÜRMELERİ:

Yasin Hayal ve Grubu gerek Çoşkun iğcinin Jandarmaya, gerek Erhan Tuncel’in Emniyet çalıştığını bilmekteyken yine de bu kişilerle irtibatlarını sürdürmeleri ve bu kişiler aracılığıyla silah ve mermi temin etmeye çalışmalarının; ancak, Emniyet ve Jandarmanın kendilerine karşı bir operasyon yapmasına engel olabilecek bir gücün arkalarında olduğuna inanması veya inandırılması ile mümkün olabileceğine ilişkin kuşkuları güçlendirmektedir.

*Tuncay Uzundal’ın 12.3.2007 tarihli Soruşturma savcılarınca cezaevinde düzenlenen tespit tutağında ve 7.6.2007 tarihli mahkemeye göndermiş olduğu mektupta ‘ Yasin Hayal’in Erhan Tuncel’in Emniyete çalıştığını bildiğini ve hatta kendisinin söylediğini ancak yine de aralarının bozulmadığını ve iş birliği içinde olduklarını, Mahalle ayaklanmış kafiri vurmaya gidiyoruz dediğini bunun üzerine jandarmaya sığınmak istediğini ancak korktuğunu çünkü bu işin içinde emniyet ve jandarma dışında başka güçlerinde bulunabileceğini’ belirtmiştir.

*Engin Yılmaz’ın cezaevinde Başbakanlık müfettişlerine verdiği ifadesinde Çoşkun İğcinin muhbir olduğu ve jandarma ilişkileri olduğunu ve bu durumun Dink cinayetinden 1-1,5 yıl önceden bilindiğini belirtmiştir.

*Yasin Hayal’in Başbakanlık Müfettişlerine vermiş olduğu 10.4.2008 tarihli ifade de ‘ Dink cinayeti sürecinde Erhan Tuncel’in amacının polis muhbiri olarak kendisini, planladığı işlerden kurtarmaya ve aklamaya çalışmak olduğunu düşündüğünü’ beyan etmiştir.

 *YASİN HAYAL’İN POLİSİ BOMBALADIĞININ AYNI GÜN POLİS TARAFINDAN ÖĞRENİLDİĞİNİN
ANCAK ARAMALARIN HEMEN BAŞLATILMASINA RAĞMEN EVİNE 2 GÜN SONRA BAKILMASI:

Bu durum failin Trabzon TEM şubesince korunduğunun ve İstanbul’a kaçışına göz yumulduğunun göstergesidir.  Ayrıca, Yasin Hayal’in Babası Bahattin Hayal’in Yahya Öztürk ile ilgili olarak ‘ bu bayrak düştü, ya Yasin kaldıracak yada Erhan kaldırır, bu görev sizin, suçlu insanlar gezerken masum insanları bombaladınız, Müslümansız diyip şeriata söverler, Yasin bundan sonra daha iyi yaşayacak, Yasin kısa bir süre sonra işallah çıkar, az bir ceza alır, bizde raporlarımızı ona göre düzenleriz, kendisi de kurtulur’ dediği, şeklindeki beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde, bu iddia üzerinde durulması gereken makul bir kuşku haline gelmiştir.

* ERHAN TUNCEL’İN ZİGANAYA GÖTÜRÜLEREK TEHDİT EDİLDİĞİ VE BAŞKA
İSTİHBARAT BİRİMİNDEN KENDİSİNE BİRLİKTE ÇALIŞMA TEKLİF EDİLDİĞİ İDDİASI:

*7.6.2007 tarihli Tuncay Uzundal’ın mahkemeye göndermiş olduğu mektupta ‘ Erhan Tuncel’in kendisine ‘ Emniyet tarafından elleri ve gözleri bağlı bir şekilde Zigana’ya götürüldüğünü, Yasin’in Mc Donalds bombalamasından kesinleşen 4 yıllık cezayı yatmayacağını ve Dink’in vurulacağını söylediğini’ beyan etmiştir.

*Erhan Tuncel’in Başbakanlık Müfettişlerine vermiş olduğu 11.4.2008 tarihli ifadesinde ‘ Göksu restaurantta çalışırken kendisine bir telefon geldiğini, birilerinin ona isim ve kurum belirmeden kendisi ile görüşmek istediklerini, kendilerine çalışmasını istediklerini, senin kim olduğunu biliyoruz dediklerini, o kim olduklarını sorduğunda sen biliyorsundur dediklerini, daha sonra kendisin Muhittin Zenit’i aradığını ve telefonu araştırttığını ancak kayıt bulamadığını sadece Maçka tarafından arandığını’ belirtmiştir.

Bu ifadeler ışığında, Erhan Tuncel cinayet öncesi ikili çalışmaya ikna edilmeye çalışıldığı, sonra da tehditle devre dışı bırakıldığı şüphesine yol açmakta, aynı dönem YİE’likten çıkarılması ile devre dışı kalması da şüpheli bir tesadüf olarak görülmektedir. Nitekim bu dönem, Erhan Tuncel, Emniyet görevlilerini cinayetle ilgili edindiği istihbari bilgileri iletmemesi bu şüpheleri desteklemektedir. Bu nedenle, cinayetin arka planı araştırılırken, Erhan Tuncel’in devre dışı kalmasına ilişkin söz konusu şüpheli hususların da derinlemesine araştırılmasında yarar görülmektedir.

*SİLAHLA İLGİLİ İDDİALAR:

*Yasin Hayal’in 2006 yılı içinde 9 mm bir silah edindiği, bu silahı Erhan Tuncel’in bildiği ancak istihbarat görevlilerine haber vermediği, silahı bozduğunu iddia ettiği,

*Çoşkun İğci’nin önce bu 9 mm silahı tamir ettirerek muhafaza ettiği, sonra bu silahı sattığı, Yasin Hayal’in parasını istemesi üzerine sıkıştığı, aslında Yasin Hayal’in Coşkun İğci’den silahının parasını veya yerine silah istediği, Coşkun İğci’ye nakit para vermediği,

*Coşkun İğci’nin Jandarma görevlilerine giderek Yasin Hayal’i ihbar ettiği, ayrıca onlardan bir silah alarak Yasin Hayal’e vermek ve Yasin Hayal’i silahla yakalatmak suretiyle baskıdan kurtulmaya çalıştığı,

Jandarma istihbarat görevlilerini ikna edemeyince, onlarından uzaktan gözlediği bir ortamda 300 tl’yi  Yasin Hayal’e verdiği, bu buluşmadan tedirginlik duyduğu ( Yasin hayal’in fiziki saldırı yapabileceği söyleyerek jandarma görevlilerinden kendisini izlemelerini istemiştir.)

*OSMAN HAYAL’İN TELEFON KAYITLARINDAN,

Osman Hayal 3 defa Trabzon’dan İstanbul’a gitmiş, ancak bu gidişleri İstanbul ve Trabzon İstihbarat Şubesince takip edilmediği, fark edilmediği anlaşılmıştır. Ayrıca cinayet sonrası Yasin Hayal’in gözaltına alındığı bir süreçte Bolu Dörtdivan’a gidiş gelişi de şüpheli bulunmuştur.

25-26.09.2006 Tarihinde Muğla’dan İstanbul’a gitmiş, şişli civarında dolaşarak dönmüştür.

14-19.12.2006 tarihleri arasında ikinci kez İstanbul’a gitmiştir.

13-20.1.2007 tarihleri arasında 3. Kez İstanbul’a gitmiş, bu son gidişinde 13-18.01.2007 günlerinde çok sayıda telefon görüşmesi yaptığı, 19.1.2007 tarihinde sadece bir görüşme yapmıştır.

23.1.2007 tarihinde  günübirlik Bolu-Dörtdivan’a gidip Trabzon’a dönmüştür.

*CAVİT KILIÇ’IN İFADESİNDEN,

DDK raporunda Samast’ın cinayetten önce gittiği cinayet mahali yakınındaki internet kafenin sahibi polis memuru da araştırılması gereken hususlardan biri olarak yer alıyor. Raporda “Cavit Kılıç ve bağlantıları ile internet kafe üzerinde durulmasında ve Cavit Kılıç’ın ne zaman ve hangi nedenle Agos Gazetesine gittiği ile burada bulunan Ogün Samast’a Hrant Dink’in bina dışına çıktığının kimlerce haber verildiği gibi şüpheli hususların açıklığa kavuşturulmasında yarar görülmektedir” deniyor.

*BAZI JANDARMA GÖREVLİLERİ VE MUHBİRLERİ İLE İLGİLİ İDDİALAR:

Bu itibarla, bazı jandarma görevlileri ile sanıkların irtibatlarının araştırılmasında, pelitli bölgesinde mevcut diğer jandarma elemanlarından da cinayete ilişkin ihbar ve istihbarat edinilip edinilmediğinin jandarma arşivleri ve ilgilerinin beyanlarına başvurularak daha derinlemesine araştırılmasında yarar görülmektedir.

*Tuncay Uzundal ile Coşkun İğci’ nin Jandarma elemanı olarak kendilerinden yararlanılıp yararlanılmadığı hususunda Jandarma Arşivlerinde yapılan bir araştırmaya rastlanmamış, sadece ilgili kurumdan alınan yazılar ile yetinilmiştir.

*Satılmış Şahin ile Erhan Tuncel arasında, toplamda birçok görüşme yapıldığı, yine Satılmış Şahin ile Tuncay Uzundal’ın sıkı irtibatlarının bulunduğu telefon kayıtlarından anlaşılmıştır.

*Satılmış Şahin’in cinayetten bir gün önce İstanbul’da bulunduğu hususunda etkili bir araştırmaya rastlanılmamıştır.