PAKRAT ESTUKYAN

Pakrat Estukyan

Մենք ու մերոնք - BİZ VE BİZİMKİLER

'Dikkat kapılar kapanıyor'

 

Yervanlı’lar için son derece sıradan, o yüzden de çoğu kez fark edilmeyen bu anons, kamusal alanda Ermenice duymaya alışkın olmayan biz diaspora Ermenileri için çok sempatik bir duyumdur. Metronun her istasyonunda, hareketten hemen önce tekrarlanır, “Dikkat kapılar kapanıyor, gelecek istasyon...”. ama ne yazık ki bu anonsu hatırlamam yol açan olay bu denli sempatik değil, tam tersine, öfkelendirici.

Karadon maden ocağında yönetim bir süreden beri mesai başladıktan sonra kapıların kuyuya inen madencilerin üzerine kilitlenmesi gibi bir uygulama gerçekleştiriyor. Yerin yüzlerce metre altında çalışan işçiler, bir de kilit altında olmak duygusundan, doğal olarak tedirginler. Ancak bu yöndeki itirazları sonuçsuz kalır ve idare kararından geri adım atmaz. Haberler kuşağının son notları arasında sunulan ise, işçilerin mesai saati bitiminde madenden çıkmayı reddedip direnişe başvurdukları haberi oldu. Bu arada bir sonraki vardiya için gelen işçiler, kuyudaki arkadaşlarının eylemini destekleyince, işveren sendika ile müzakereye oturmuş, sonunda da kapıları kilitleme uygulamasından vaz geçilmişti. Ekranda işçilerin büyük bir coşkuyla bu kararı alkışladıkları an, içime bir kaygı düştü. Bu direniş karşısında geri adım atmak zorunda kalan işveren, birkaç gün sonra eyleme katılanları işten atar mı acaba? THY’deki uygulama henüz unutulmadı. Üstelik basın sık sık sendika örgütlemeye çalışırken işten atılanların haberleriyle dolu.

Olay bu haliyle küresel kapitalizmin vahşi yüzünü bir kez daha düşünmemize yol açıyor. Globalizmin, yani sermayenin küreselleşmesinin ancak Sovyetler Birliğinin dağılması ile mümkün olabildiği bilinen bir gerçek. SSCB’nin dağılmasının etkilerinin neler olabileceği henüz tam da idrak edilmemişken, sermayenin akil adamları yeni dünya düzeninin kurallarını belirlemekle meşguldü. Serbest piyasa ekonomisi, bu dağılan birliğin bağımsız devletlerine gerekirse zorla kabul ettirilecekti. Bu ilkeyi benimseme konusunda tereddüt yaşayanlar veya alternatif seçenekleri gündeme getirenler her ne pahasına olursa olsun, imha edileceklerdi. Plan uluslar arası siyasetin araçları yardımı ile uygulanırken, çalışma yaşamında da emek cephesinin yıllar içinde elde ettiği kazanımlar hızla tırpanlandı. 1980’li yıllara kadar kıta Avrupa’sında toplumsal yaşamın en önemli dinamiklerinden sayılan işçi sendikaları, kısa bir sürede dişleri dökülmüş canavara dönüştürüldü. Yapay yollardan yaratılan işsizlik tehdidi altında, çalışanlar 8 saatlik iş günü yerine esnek çalışma şartlarına mahkûm edildiler. Emeklilik yaşı, ortalama insan ömrünün son yıllarına kadar dayandırıldı. İş kanunu ile güvence altına alınan işçi haklarını engellemek üzere önce “sözleşmeli işçi”, ardından da “taşeron işçi” uygulamaları yaşandı.

Karadon maden işçilerinin üzerlerine kilitlenen kapılara karşı direnişi çok değerli. Zira bir kez daha Yerevan metrosunun uyarı anonsunu anımsatıyor “Dikkat, kapılar kapanıyor, gelecek istasyon GENEL DİRENİŞ”